Tarihi 3 Kasım 2010

Tüzük mü, zihniyet savaşı mı?

Başbakan, seçimden önce Anayasa'yı değiştirmek için kendisine çağrı yapan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na şu cevabı vermişti:
- Aylardır kendi tüzüğünü bile değiştiremeyen CHP, bu kadar kısa sürede Anayasa'yı nasıl değiştirecek?
Gerçekten de CHP uzun süredir tüzük tartışmaları ile meşgul.
Bu tüzük tartışmaları, eski Genel Başkan Deniz Baykal'ın başını bile yedi!
Baykal'ın internete düşen ve istifasına yol açan kasetleri görünürdeki sebepti. Aslında, Deniz Baykal'ın gidişinin ardında daha önce yapılan tüzük değişikliği vardı.
Baykal, çok uzun süre önce Genel Sekreter Önder Sav'a, "Bak Önder ikimiz de yaşlanıyoruz" demişti:
- Ben partiyi gençleştirmek istiyorum.
Bu sözlerin ne anlama geldiği açıktı.
Baykal, yıllarca birlikte çalıştığı Önder Sav'a "Buraya kadar" diyordu:
- Seni göndereceğim.
***

İlk iş olarak Önder Sav'ın elindeki yetkiler alındı. Yapılan tüzük değişikliği ile CHP'deki "Güçlü Genel Sekreterlik" makamı ortadan kaldırıldı. Genel Sekreterin yetkileri, Genel Bakan Yardımcılıklarına kaydırıldı.
Düzenlemenin uygulamaya konulması ile Baykal "tek güçlü adam" olacaktı. Buna karşılık evdeki hesap çarşıya uymadı.
Baykal'la ilgili olarak ortaya çıkan kaset, CHP'yi yangın yerine döndürdü. Deniz Baykal da CHP Genel Başkanlığı'ndan istifa etmek zorunda kaldı.
Baykal istifa etti etmesine de...
Yeniden Genel Başkanlığa dönüş için gerekli altyapıyı hazırlamaya başladı. Tam bu esnada Önder Sav devreye girdi.
Kemal Kılıçdaroğlu'na "arkandayım" deyip, CHP Genel Başkanlığı''na aday olmasını sağladı.
Eğer CHP'deki tüzük problemi olmasaydı... Eğer Önder Sav'ın yetkilerinin elinden alınması için Baykal tarafından bu adımlar atılmasaydı... Önder Sav, böyle bir çıkış yapmazdı!
Hiç şüphe yok ki, Deniz Baykal, yeniden CHP Genel Başkanlığı'na dönerdi. Kemal Kılıçdaroğlu da CHP Genel Başkanlığı'na aday olmaya dahi cesaret edemezdi.
CHP'deki tüzük tartışmaları, önce Baykal'ı koltuğundan etti. Ardından da Kılıçdaroğlu'nu getirip, CHP Genel Başkanlığı'na oturttu.
***

Kılıçdaroğlu'nun Genel Başkan seçildiği son kurultayda tüzük değişikliği ertelendi. Kılıçdaroğlu, Önder Sav'a borcunu ödedi. Sav da tam bir zafer kazandı.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan gelen "değişikliği erteleyemezsiniz" uyarısı, her şeyi alt üst etti. Kılıçdaroğlu, "tamam" dedi. CHP Parti Meclisi'ni toplayıp, gerekenleri yapacağını açıkladı.
Buna razı olmayan Önder Sav, hemen resti çekti:
- Olmaz öyle şey. Kurultayı toplayalım. Eski tüzüğe dönelim.
Önder Sav
, aslında Kılıçdaroğlu'na, "Genel Başkanlık koltuğuna seni ben oturttum" demek istedi:
- Sen ise, Baykal'ın yaptığını yapıyorsun.
Koltuğa oturup, yerini sağlamlaştıran ve artık Önder Sav'a ihtiyacı kalmadığını düşünen Kılıçdaroğlu ise, reste restle karşılık verdi:
- Kurultayı toplayacaksak, Parti Meclisi'ni de yeniden seçelim.
***

Sözün kısası:
CHP, bir yılı aşkın süredir tüzük tartışması yaşıyor. Bu tartışmanın arkasında da parti içindeki "güç mücadelesi" yatıyor.
Bu mücadele, ilk olarak Abant toplantısında ortaya çıktı. Önder Sav ve ekibi, orada Kılıçdaroğlu'na "Partinin sahibi de çimentosu da biziz" mesajı verdi. Kılıçdaroğlu ile birlikte CHP'ye giren ve bir kısmı yönetimde de yer alan bazı isimlerle ilgili sıkıntılar dile getirildi. Onların söylem ve davranışlarının CHP'nin geleneksel yapısını zedelediği açıkça ortaya konuldu.
Büyük bir güç mücadelesine dönen CHP'deki tüzük tartışmalarının arkasında ise, zihniyetlerin çarpışması yatıyor.