Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 3 Nisan 2022

Ramazan muhasebesi…

Ramazanlar hayatın belirli ölçüde yavaşlaması dolayısıyla insanların çeşitli değerlendirmeler yapma fırsatı bulduğu dönemlerdir. Bu vesileyle neredeydik, nereye geldik, nereye doğru gidiyoruz ve durumumuz nedir gibisinden bir muhasebe yapmayı deneyebiliriz.

Öncelikle, ülke olarak 20-30 yıl önce sırtına vurulup ağzından lokması alınan bir pozisyonda olduğumuzun altını çizmek gerek. Çeşitli kademelerdeki vesayet mekanizmalarınca, Türkiye'nin atmaması gerektiği düşünülen adımlara müsaade edilmez, aksi her durumda darbe ya da muhtıra kaçınılmaz olurdu…

İdeolojik kılıflı soygun da denilebilecek 28 Şubat süreci ile ekonomi duvara tosladıktan sonra işler değişti. 2002'de başlayan Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti dönemi ile ülkemiz hemen her sahada en az birkaç misli gelişti ve büyüdü. İşin sırrı, memleket imkanlarının milletimize hizmet için kullanılmasıydı.

2010'da, 80'lerden itibaren başımızın belası olan terörle mücadelede atılmaya çalışılan adımlar birilerini rahatsız etti. İş bununla da kalmadı ve ekonomide aldığımız mesafelerin de birileri açısından son derece rahatsız edici olduğu ortaya çıktı.

Ülke olarak fazla olmaya başladığımızı düşünenler ve içerideki uzantıları, MİT yöneticilerini ifadeye çağırmakla başladıkları saldırılarını Taksim Gezi olayları, 17-25 Aralık yargı ve emniyet üzerinden darbe girişimi ve çukurlu barikatlı özyönetim talepleri ile sürdürüp, 15 Temmuz'da nihai bir vuruş yapmayı denediler…

15 Temmuz 2016'daki benzersiz şahlanışın yavaşlattığı dış mihraklar saldırılarına bundan sonra da devam etti. En açık olanını da, 10 Ağustos 2018'de 'Türkiye'yi ekonomik olarak mahvedeceğim' mesajı ile dönemin ABD Başkanı Trump başlattı…

2022 Nisan Ayı'ndayız. Bu zamana kadar vermek zorunda kaldığımız mücadele sebebiyle birtakım kayıplarımız olduğunun farkındayız. Kovid-19 salgınının doğurduğu ve bütün dünya ülkeleri gibi ülkemizi de etkileyen zorluklar yanında ülkemize boyun eğdirmeye çalışan dış mihrakların içimizden bazılarınca desteklenen saldırılarına da maruz kalıyoruz…

Mevcut durumun en vahim yanı, ülkemize yönelik bütün saldırılara karşı tavır almaları gereken muhalefetin bırakın saldırılara karşı tavır almayı, saldırganlarla beraber hareket ediyor olması.

Arşivlere şöyle bir göz atmak, başını CHP'nin çektiği Zillet İttifakındaki partilerin yönetici ve sözcülerinin, ülkemize yönelik saldırılar konusunda ağızlarını bile açmadıklarını görmek açısından yeterli…

Ülke ve milletini sevmenin yanında, ne kadar zorlu olursa olsun şartların gerektirdiklerini yetkinlikle yerine getiren bir kadro tarafından yönetiliyor olmamız, sevinilecek bir durum.

Meydanı dış mihraklara ve onlarla beraber olan içimizdeki hainlere bırakmamak, önemli... Bunun için de neler olup bittiğini kavrayıp, insanlara anlatmamız ve kandırılmalarına mani olmamız gerek…