2023 sonunda yakın Dünya yörüngesinden, kendi milli roketimizle Ay'a sert iniş. 2028'de ise aracımızı yakın yörüngeye de kendi milli roketlerimizle çıkararak, Ay'a yumuşak iniş gerçekleştirmek…
Bunlar ve Cumhurbaşkanımızın açıkladığı Türkiye Uzay Programındaki yer alan diğerleri, zor ama imkansız değil. Bir zamanlar hayalmiş gibi gözüken birçok şeyi gerçekleştiren bir ülkede yaşıyoruz çünkü.
Henüz gökyüzüne gönderme aşamasına gelemesek de, kendi uydularımızı yapabiliyoruz. Savunma sanayii alanında roketlerle ilgili ciddi çalışmalar var. Bu da yakın bir gelecekte kendi uydularımızı gönderir hala gelebilmemiz demek.
Türkiye'nin bir tarım ülkesi olduğu ve öyle kalması gerektiğine inandıkları ya da inandırıldıklarından sanayileşme girişimlerini engelleyenlerin torunları, Cumhurbaşkanımızın Uzay ile ilgili açıklamalarından pek memnun olmadılar.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan beri sanayileşmeyi savunan ve bu konuda birtakım adımlar atanların, 'istemezük' diyenler tarafından nasıl engellendiklerini çoğumuzun biliriz.
İlk dönemlerde kurulan uçak fabrikalarının nasıl kapanmaya zorlandığı, Türkiye'nin motorunu yapmayı kafaya koyan Erbakan Hoca'nın ne tür engellerle karşılaştığı, Devrim Otomobili'nin devamının gelmemesi için hangi atraksiyonların yapıldığı ve benzerleri…
Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde durmasına mani olmak için çalışan dış mihraklar ve uzantılarının bize kaybettirdiklerinin hesabı yapılabilse, dudaklarımız uçuklardı.
Ülke ve millet lehine her girişimi engelleyip, üstelik bunu vatan ve millet için yaptıklarını söyleyebilenlerin sesi eskisi gibi gür değil, hamdolsun…
Şimdilik uzayla ilgili heyecan verici açıklamaları itibarsızlaştırmaya çalışma aşamasındalar. Bu zihniyetin tepe isimlerinden Kılıçdaroğlu'nun, 'ne işimiz var uzayda' sorusunu duymamız da yakındır.
Cumhurbaşkanımızın aktardığı hedeflerin gerçekleşmeye başladığında da, aynı kişinin 'herkes uzayda, bir biz yokuz' dediğine şahit oluruz herhalde.
