Allah korusun, ama mesela iktidarda CHP olsa ve Boğaziçi'ne atadıkları rektörle alakalı protestolar tezgahlansaydı, neler olurdu?..
'İktidarda CHP olsaydı, atadığı rektöre karşı çıkanların yalanlar ve algılarla bugünkü gibi gösteriler tezgahlaması imkansızdı', diyorsunuz. Haklısınız.
Oldukça garip bir durum var ortada. 16 bin öğrencisi yüzlerce akademisyeni olan Üniversite adına başını CHP'nin çektiği bir güruhun gürültüsü çıkıyor sadece.
Başkaları adına konuşmaya 'demokrasi' demekten utanmamaları bir yana, mevcut kanunları da yok farz ederek, Rektörün istifa etmesi gerektiğini söylüyorlar.
'Bizim istediğimiz birisi rektör olarak atanmadığı için ortalığı karıştırmaya çalışıyoruz' diyemiyorlar. Bu sebeple, saçma olduğunu bile bile, 'Boğaziçi'nin özel bir durumu, teamülleri var, rektör istenmiyor o halde değişmeli' demek mecburiyetinde kalıyorlar.
Oysa, şimdilik yüz yüze eğitim öğretim yapılmayan okulda, mebzul miktarda öğrenci kuruluşu var ve bunlar konu ile ilgili farklı fikirlere sahipler.
Okulun 16 bin öğrencisinden sadece birkaç yüzü gösterilerde. Akademisyenlerden kaçının işin içinde olduğu, meçhul. Taşıma kıtalarla yürütülen protestolarda Gezi olaylarının aktif isimleri başı çekiyor.
Bazı siyasiler hariçten gelip ortalığı karıştıranlara 'bizim gençlerimiz' diye sahip çıkmaları göz yaşartıcı. Kamu düzenini hiçe sayan gençlerine, 'kanuni sınırları aşmayın' diyemiyorlar. O zaman ortalığı karıştırabilme imkanından mahrum kalırlar çünkü.
Gezi'nin vandallarını 'gözlerinden öpmesi' ile hatırladığımız Kılıçdaroğlu, yalan söyleme alışkanlığını Boğaziçi konusunda da gösterip, olup bitenlere değil işine yarayacak yalanlara ağırlık veriyor.
CHP'liler ve başını çektikleri güruh, iktidardaki AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan'ın, şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da hak ve yetkilerini başkalarına teslim etmeme kararlılığını, unutmamalı…
'Sözde' tabiri kullanma meraklısı CHP'lilerin, özde değil 'sözde demokrat' olduklarını, Boğaziçi'nde de görmüş olduk…