Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 4 Kasım 2020

Engellemeyin yeter!..

İzmir'deki deprem, yüreklerimizi yine ağzımıza getirdi. Geçtiğimiz Cuma gününden beri gözlerimiz ve kulaklarımız televizyonlarda. Göçük altından çıkarılan her canlı insanla seviniyor, vefat edenle de üzülüyoruz.

Milletçe acımızı yaşar ve maruz kalanların bir an önce selamete kavuşması için dualar ederken, içlerindeki pisliği kusmaya meraklı birileri de boş durmuyor ve ortamı bulandırmaya çalışıyorlar.

Başta yine CHP'liler olmak üzere, sağlam kamu binalarının yıkıldığını iddia edenler, renk körlüğü(!) sebebiyle Kızılay'ın kırmızısını göremeyenler ve benzerleri yalanları ile yine sahnede.

Tıpkı deprem gibi, acıların ortak yaşanması gereken bir anda bile siyasi rant hesabı yapan ve üstelik bunun için utanmadan yalan söyleyenler de ülkemiz gerçeklerinden.

Ülkemizdeki fay hatlarının zaman zaman hareketleneceğinin farkındayız. Bilmediğimiz; bunun ne zaman, nerede ve ne kuvvette olacağı.

Tabii deprem olduğunda o bölgedeki binaların ne kadarının buna hazır olduğu, en önemli konul.

İzmir'de yıkılan binalardan bazıları ile ilgili çürük raporu alındığı ancak kat maliklerinden bazılarının binanın yenilenmesine karşı çıktıkları ve bunlardan bazılarının da inşaata uygun olmayan alanlarda inşa edildiği, medyada yer aldı.

Depremden çok binaların öldürdüğü ve ülkemizde 1999'dan önce yapılan binaların çoğunun bu açıdan yetersiz olduğu, malum. Fay hatlarının geçtiği bölgeler başta olmak üzere, eski binaların bir an evvel elden geçirilmesi ve birçoğunun yeniden inşa edilmesi gerekiyor…

Yenilenmesi gereken milyonlarca bina mevcut. Bütün mesele, bunun nasıl gerçekleştirileceği.

Sahip oldukları evlerin dayanıksız olduğuna inanmayanlar, imkanları yetersiz olanlar, bu işi devletin yapması gerektiğini düşünenler, kentsel dönüşümün rant kapısı olduğu kanaatiyle ayak direyenler… Say sayabildiğin kadar.

YENİLENMELİ, AMA NASIL...
Eski binalardan oluşan 300-500-700 konutluk sitelerin dönüşümünde devreye girerek, çeşitli şekillerde insanların kafasını karıştıranların kentsel dönüşüm projelerini geciktirmesi ve bazen de durmasına sebep olmaları, mesela İstanbul Bağcılar'da şahit olduğum hususlardan. Birçok yerde de aynı durumun yaşandığı söylenebilir.

Eski binaları yıkıp yerine yeni binalar yapılması ile ilgili olarak birilerinin rant suçlamasında bulunma alışkanlığı, klasik bir konu. Ancak, bütün müteahhitleri aynı kefeye koyarak hepsinin insanları kandırdığını söylemek, insafsızlık.

Çürük binaların yıkılıp yenilenmesi bölgesel olarak ciddi farklılıklar gösteriyor. Yoğun yapılaşmanın olduğu ve rezerv alanı olmayan yerlerde oldukça sıkıntılı bir iş. Müteahhitleri rantla suçlayanların, problemin nasıl çözülebileceğine değinmemeleri de bundan.

İzmir depremi vesilesiyle yine ortaya çıkan bu güruh, insanlara binalarını yenilemeleri konusunda işe yarar formüller önerseler, iyi niyetli oldukları söylenebilir. Ancak, rant suçlamasından başka bildikleri yok.

Şöyle veya böyle. Depremle ilgili son gelişmeler, Kentsel Dönüşümle ilgili çabaların daha da artırılması gereğine işaret ediyor. 2011'de başlatılan ve epey mesafe de alınan Kentsel Dönüşüm'le ilgili tecrübelerin bundan sonrası için ciddi manada işe yarayacağı aşikar.

Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere AK Parti iktidarının Kentsel Dönüşümle ilgili kararlılığı malum. Çeşitli sebeplerle Kentsel Dönüşüm çalışmalarını engellemeye çalışanların odaklandığı CHP de samimi davranabilirse, sıkıntıların kısa sürede giderilermesiyle sürecin hızlandırılması, mümkün.

Katkı sunmasalar bile engellemeseler yeter!..