Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 23 Eylül 2020

Hedef biziz!..

Fransızlar, Yunanlılar ve tabii Güney Kıbrıslı Rumlar ne yapmaya çalıştıklarının farkında. Avrupa Parlamentosu gibi bazı kurumlar da -uluslararası hukuka uygun olup olmadığına bakmadan-, onlara destek girişimleri ile meşgul.

AB Liderler Zirvesini yönlendirmek için uyduruk bir AB Üyesi Güney Avrupa Ülkeleri Zirvesi (Med7) düzenleyen, ancak beklediği verimi alamayan Macron'un provokasyonlarını diğer ülkeler üzerinde etkili olup olmayacağı, 1 Ekim'de başlayacak zirveden sonra anlaşılacak.

Fransa, Yunanistan ve Rumlar yapmaları gerektiğine inandıklarını yapıyorlar. Zihniyetlerini her ne kadar 'medeniyetin zirvesi' olarak pazarlamaya çalışsalar da, Avrupalıların paçalarından sömürü niyeti akıyor…

Esas mesele ise bağırıp çağırarak hakları elinden alınmaya çalışılan ülkemizin durumu ile ilgili. İnsanımızın büyük çoğunluğu neler olup bittiğinin farkında olsa da, at gözlüğü takmayı marifet addedenler birilerinin bize neleri kaybettirmeyi hedeflediğinin farkında bile değil.

Başta ana muhalefet olmak üzere, olup bitenin farkında değil gibi davrananlar var. Bunlar, bir yandan geri adımlar atılması gerektiğini söylerken bir yandan da taktik bazı girişimleri eleştirerek siyasi rant devşirmeye çabalıyor. Ve zerre kadar vatanseverlik içermeyen yorumları ile de ortamı zehirleyip, insanımızın kafasını karıştırıyorlar…

Türkiye'nin ve KKTC'nin Doğu Akdeniz'deki enerji haklarının gasp etmeyi hedefleyen girişimler, sadece AK Parti'nin değil hepimizin meselesi…

83 milyonu ilgilendiren hususları kendi meseleleri kabul etmeyenler, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere yöneticilerimizin sürdürdüğü faaliyetleri karalamayı muhalefet olarak takdim ediyorlar. Bu sebeple insanımızın bir kesimi işin ciddiyetinin farkında bile değil.

Hedef biziz oysa, hepimiz…

Ezberleri bozmalıyız!..

Başta ana muhalefet olmak üzere ağızlarını her açtıklarında diğer ülkelerle iyi geçinmekten ve problemleri diplomasi yolu ile halletmekten bahsedenler, ülkemizin ve KKTC'nin haklarını hedef alanların niyetlerinden bahsetmiyorlar...

İyi geçinmemiz ve dostane münasebetler kurmamız gerektiğini söyledikleri ülkelerin tamamının hiç de dostane davranmadıklarının farkındalar oysa.

Adeta takım tutar gibi davrananların mensup oldukları siyasi partinin lider ya da sözcülerinin anlattığı yalanlara inanmaları, işin en vahim tarafı.

Milletimizin bütün fertleri gibi ülkemizin menfaatlerini savunacakları kesin olanların bir kısmı, gerçekleri bilmediklerinden dış mihrakların tezlerini savunur hale geliyorlar.

Fransa'nın ve Yunanistan'ın Akdeniz'in doğusunda ne aradıkları, küçücük Meis Adası ve Kıbrıs Rum Kesimi bahanesiyle doğu Akdeniz'deki enerji yataklarına çökmeye çalışanların KKTC'yi nereye koydukları başta olmak üzere, bütün detayların insanımıza anlatılması gerek…

83 milyonu ilgilendiren milli bir meseleyle karşı karşıyayız. Muhalefet yapıyoruz deseler de, meselelere iktidara yönelik husumetleri ile yaklaşanlar sömürücülerin hedeflerine hizmet eden tavırlarında ısrar ediyorlar.

Durum zannettiğimizden daha ciddi ve hepimize iş düşüyor. Yanlış yönlendirilen kitle ile temas imkanı bulup, olup bitenleri bütün açıklığı ile onlara aktarmak, yapılması gerekenlerin belki de en önemlisi…

Akışı tersine çevirerek, bizi oyalamak ve güç kaybettirmek için algı operasyonları yapanlara olguları yani gerçekleri hatırlatmakla işe başlayabiliriz…

Kafamızı karıştırmak niyetiyle oluşturulan algıları tartışmak, faydasız… Ama bunlarla üzerimize gelenlerin ezberlerini bozabilirsek, herkes kazançlı çıkar…