Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 12 Ağustos 2020

Maksat bir, rivayet muhtelif…

'Haddinden fazla şiddet gayedeki hikmeti yok eder' sözünün, ulaşılması düşünülenlere giderken ölçülü olunması gereğine vurgu yaptığı söylenebilir.

İlgi çekici olan, bu sözün ne demek olduğunu iyi bilen ve aslında sıklıkla kullananların bile zaman zaman gayedeki hikmeti yok edecek şekilde şiddete başvurmaları…

İstanbul Sözleşmesi, 6284 sayılı kanun ve bunlarla doğrudan bağlantılı olmasa bile nafaka ve genç evlilik gibi konuların son zamanlarda ciddi şekilde tartışma ortamında olduğu malum.

Konulara olabildiği kadar suhuletle yaklaşıp, sözleşmenin ve ilgili kanunların doğurduğu mahzurları, örnekleri ile ortaya koyanlar, şüphesiz ki teşekkürü hak ediyorlar.

Netice olarak işe yarayacak çalışmaları yapan da bunlar…

Ancak sözleşmenin satır aralarına sıkıştırılmış bazı hususları ve bu arada kanunların uygulanması sırasında karşılaşılan olumsuzlukları mübalağalı bir şekilde gündeme getirenler için aynı şey söylenemez.

Mevzuya 'yandık, bittik, mahvolduk' havasında yaklaşan bu kesimin, işlerin düzeltilmesini mi istedikleri yoksa ortalığın karışmasını mı hedeflediklerini anlamak zor.

Evlilik sayılarında azalmanın ve boşanma sayısı ile beraber ebeveynlerden birisinin velayetine bırakılan çocuk sayısındaki artışın alarm zilleri çalmakta olduğu açık. Ancak, bunların sebebinin İstanbul Sözleşmesi ya da 6284 sayılı kanun olduğunu söylemek, mümkün değil.

Tartışmalar sebebiyle sözleşmenin ve kanunun adını duyan çok olsa da içeriklerini bilenlerin az sayıda olduğu hepimizin malumu. Hamdolsun ki ülkemizin kahir ekseriyeti karakol ve mahkeme bilmeyen dolayısıyla ilgili mevzuata işi düşmeyenlerden oluşuyor.

Karakol ve mahkemelere yolu düşenlerin çoğunun da gerek sözleşme ve gerekse 6284 sayılı kanun hakkında ciddi bir fikir sahibi olduklarını söylemek, mümkün değil.

Yani sözleşmeyi ve ilgili kanunu okuduktan sonra yuvasını bozmaya niyetlenenler olduğunu düşünmek, akla ziyan bir durum. Sıkıntı başladıktan sonra mevzuatı kendi lehine kullanmak isteyenler de her zaman olabilir.

Hedefe odaklanmak…

İstanbul Sözleşmesi'ndeki bazı hususların, daha çok da zorlama bir şekilde, sapkınlık olarak nitelenebilecek cereyanlarca kullanılmaya kalkışılması, şaşılacak bir durum değil.

Ancak zaten sınır tanımayan ve olanları da kanırtma eğiliminde bulunan bu kesimlerin iddialarını doğrular şekilde davrananlar, belki farkında olmadan kendi kalelerine gol atıyorlar.

Konuyla ilgili tartışmalar başladığında Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın söylediği 'İstanbul Sözleşmesi nas değildir' sözünün ne manaya geldiğini gösteren gelişmelerin yoğunlaştığı bir zamandayız.

Belli ki uzunca bir zamandır yürütülen bazı çalışmalarla gerek sözleşme ve gerekse kanundaki bazı hususlara çekilen dikkatler, şikayete konu hususlarda gerekenin yapılacağına işaret ediyor.

Tartışmaların geldiği durum için söylenebilecek olan ise 'maksat bir ama rivayet muhtelif' sözü. Çünkü dışarıdan gazel okuyanları saymazsak, konulara aslında birbirlerine benzer şekilde bakanlar arasında yanlış anlaşılmaların kol gezdiği görülüyor.

Bu ülkede aklı başında hiçbir kimsenin evliliklerin azalarak boşanmaların artmasını arzu ettiği, hele de sapkınlıkların normalleşmesini istediği söylenemez.

Dışarıdakilerin memnuniyetle izledikleri tartışmaları bir kenara bırakıp, hedeflerimize nasıl ulaşabileceğimize odaklanmak gerek… Tartışmaları bitirecek adımlar atılacağı günlerde olduğumuza dair emareler de gözüktü zaten.

Yapacak çok işimiz olduğuna göre de geriye kırgınlıklar kalmamalı…