Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 2 Ekim 2019

Anlamamız gereken…

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın açıkladığı Yeni Ekonomi Programı, geçtiğimiz yıl kur atakları üzerinden başlatılan ekonomik saldırı sonrası dengelemenin tamamlandığını ve iyiye doğru değişimin başladığını müjdeliyor.

Birilerinin ellerini ovuşturarak bekledikleri ciddi bir durgunluk hatta gerileme yerine, 2019 sonunda küçülme yerine düşük bir oranda da olsa büyüme gerçekleşeceği ve sonraki yıllarda da büyümenin süreceği, müjdenin detaylarından.

"Değişim Başlıyor" ana temalı Yeni Ekonomi Programı'nda dikkat çeken hususların başında yüzde 15,9 olarak öngörülen 2019 enflasyonu ile ilgili yüzde 12 beklentisi geliyor. Daha da sevindirici olan ise 2020 için 9,8 olarak konulan enflasyon hedefinin yüzde 8,5'e çekilmesi ile 2021 yılı için yüzde 6 ve 2022 için de yüzde 4,9 hedefinin açıklanması.

Geçtiğimiz yıl bu vakitler, yaklaşık bir ay önce başlatılan ekonomiyi saldırının atlatılması ve açtığı yaraların hızlıca sarılması ile ilgili girişimlere şahit oluyorduk.

Ülkeyi yönetenler sadece ellerini değil vücutlarını taşın altına koymuş bir şekilde çabalarken, işlerin daha da kötüye gitmesini isteyenler de ters yöndeki faaliyetlerini sürdürüyorlardı.

Benzer durumların halen sürdürüldüğünü söylemeye ise gerek yok. Mesela CHP ve İP'lilerin gizlemeye çalıştıkları IMF heyeti ile görüşmelerinin, ülkemizi IMF ile işbirliğine zorlama çalışmaları cümlesinden olduğunu söylenebilir.

Dövizlerin, faizin ve tabii enflasyonun yükselmesinin memleket ve millet aleyhine olduğunu çok iyi bilseler de kar etmeyi esas alanların, ekonomik saldırıların ardındaki mihraklarla eşgüdüm içerisinde hareket etmeleri de işin şaşırtıcı gerçeklerinden.

Ekonomik darboğaza gireceği umulan ülkemizin eninde sonunda IMF'nin kapısını çalmaya mecbur kalması tarafların ortak beklentileri. IMF'nin ülkenin ekonomik gidişatında söz sahibi olması ile gelişmenin durması yanında gelir dağılımındaki dengenin rantiye lehine değişeceğini biliyor ve zaten bunun için çalışıyorlar.

ADETA SAVAŞ!..
Sürecin en ilgi çekici taraflarından birisi de, birilerinin arzu ettiklerinin gerçekleşmesi halinde büyük zararlar göreceği kesin olan kesimlerin de oluşturulan algı operasyonuna kanması.

Herhangi bir şekilde IMF'nin kapısının çalınmasının sadece işçi, memur, emekli, dul ve yetimlerin maaş ve ücretlerinde düşüş değil, aynı zamanda ülke genelindeki köylünün ve üreticinin ekonomiden alacağı payın küçülmesi manasına geldiğini, yaşayarak tecrübe etmiş bir ülkeyiz oysa…

Yaşananların arka planı tam olarak açıklanmıyor olsa da, 2018 Ağustos'tan itibaren ekonomi alanında adeta bir savaş verildiği ve ülkemizi altüst etmek isteyenlere karşı ciddi bir mücadele yürütüldüğü biliniyor.

TL'nin değerini yerle bir edebilmek ve dik durmakta kararlı ülkemizin inadını kırabilmek için birilerince yapılan operasyonların ve bunlara karşı ne gibi adımlar atıldığının detaylarını ileride öğreniriz elbet.

Birtakım finans mekanizmalarını kullanarak birçok defa ekonomimizi altüst etme operasyonuna girişen bazı yabancı bankaların, saldırılar olacağını tahmin eden ekonomi yönetiminin aldığı karşı tedbirler sebebi ile büyük miktarlarda zarar etmeleri, meselenin bam teli.

Konunun uzmanlarına göre, Türkiye'yi yöneten kadroya ve özellikle ekonomi yönetimine yönelik algı operasyonlarının arkasında da, ülkemizi köşeye sıkıştırmaya çalışırken büyük zararlarla karşılaşan bu bankalar var.

Hülasa: Ekonominin başında işini bilen güvenilir bir kadro var. Memleket için gerekeni yapıyorlar ve ve yapacaklar da inşallah...