Ana Muhalefet Lideri'nin, Gezi Olayları sırasında gösterilerini yakıp yıkma ve yağmalamaya çevirenleri 'sakin olun' diyerek kanunlara uygun davranmaya davet etmesini bekleyenler, yanıldılar.
'Haddinden fazla şiddet gayedeki hikmeti yok eder' sözünü Kemal Kılıçdaroğlu'nun da bildiğini düşünerek, en azından 'haksız duruma düşmeyin' niyetiyle böyle demesini bekliyorlardı oysa…
Üzerinden geçen yıllar boyunca da, Gezi'de o vandallıkları yapanlara 'gözlerinizden öperim' mesajları göndermeyi sürdürdü Kılıçdaroğlu. Bu durumda, 17-25 Aralık'ta 'gerektiğinde çöpe atılabilecek, gerektiğinde işleme konabilecek dosyalar' üzerinden darbe girişimine kalkışanlara alkış tutması da normaldi herhalde…
15 Temmuz'la alakalı hallerini izaha bile gerek yok. Atatürk Havaalanı'nda gerçek bir lider olma şansını teptikten sonra, o gece milletçe gerçekleştirdiğimiz muhteşem destanı itibarsızlaştırma çabalarına şahit olduk Kılıçdaroğlu'nun, olmaya da devam ediyoruz.
Hepimizin şahitliğinde gerçekleşen ve milletimizin tamamının şahlandığı bir sürecin hangi gerekçeyle gözden düşürülmeye çalışıldığı ile ilgili rivayetler muhtelif. Bunlardan en ayağı yere basanı da, bir kaset operasyonu neticesinde genel başkanlığa getirilen kişinin, benzer bir operasyonla gitme riskini en aza indirmek için çabaladığı…
Geçmişi bir kenara koysak bile, Kılıçdaroğlu ve çevresinin sebze ve meyve fiyatları konusunda da anlaşılmaz bir tavır izlemesi, kafalarda sorular oluşmasına sebebiyet veriyor.
Hangi sebeple olursa olsun, fiyatların ölçüsüz bir şekilde yükselmesi ana muhalefet partisini de yakından ilgilendiren bir konudur. Beklenen de, parti lideri ya da sözcülerinin pahalılığın gerçek sebepleri üzerine eğilmeleri, iktidarı tedbir konusunda uyarmaları ve eğer pahalılığı kasıtlı olarak çıkaranlar varsa, onları da mesela kınamaları…
Tuhaftır, ana muhalefet partisi lider ve sözcüleri fiyatları artıranlara ağızlarını bile açmadıkları halde, pahalılığa karşı tedbirler aldığı için İktidara yükleniyorlar…
Tanzime de karşı…
Türkiye'de soğan, patates, biber, domates, patlıcan üretim miktarlarında herhangi bir değişiklik yok iken, fiyatlarda müthiş yükselişler oldu. Yetkililer, önce çeşitli tedbirlerle fiyatları makulleştirmeye çalışsalar da, durumun biraz değişik bir mahiyet gösterdiğini anlayınca, yerinde bir tedbirle tanzim satışları başlattılar.
Ana Muhalefet Lideri ve ekibi, on binlerce ton soğan stoklayıp, piyasayı daraltanlarla mücadeleyi hedef aldılar önce. Vurgunculara yönelik mücadeleyi, akılları sıra üreticiyle yapılıyormuş gibi lanse etmeye çalıştılar.
Kendilerinden en fazla 1 TL'ye alınan soğanların, depolarda saklanarak tüketiciye 5-8 TL'ye ulaşmasına sebep olanları, üreticiler de şaşkınlıkla izliyorlardı… Stokçuların üreticilikle ilgileri olmadığını, herkes gibi CHP'liler de biliyordu tabii…
Fiyatları tırmandırmanın bir proje olduğunun anlaşılması üzerine başlatılan tanzim satışların market, manav ve pazarları hizaya getirdiği ve buralarda fiyatların ciddi şekilde düşmesini sağladığı da gözlendi…
Her şeye karşı olan CHP, bu sefer de tanzime yüklenmeye başladı. Saçma sapan gerekçelerle hem de…
Mesele anlaşıldığına göre, artık pahalılığa sebep olanlara yüklenmeleri gereken CHP'liler, iktidara çatmayı sürdürüyorlar…
Yaşananın, 'iktidar dünyanın en doğru işini yapsa dahi, takdir etmemizi beklemesin' anlayışının da ötesinde olduğunu, birileri CHP'lilere anlatmalı…
Sempatizanları bile, pahalılığın ardında CHP'nin olduğunu düşünmeye başlayacaklar yoksa…