Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 23 Ocak 2019

O kadar da ‘serbest’ değil…

Serbest piyasa sözünden herkes kendisine göre bir şeyler anlıyor olmalı ki, bazı ürünleri stoklayarak kasalarını doldurmaya çalışanlara yönelik tedbirler birilerinin canını sıkıyor.

Garip olan bu tedbirlere kafayı takan ve bunun serbest piyasa kurallarına aykırı olduğunu söyleyenlerin, pahalılık konusunda en çok bağıranlar olması. Anlaşıldığı kadarıyla, pahalılık sürsün ve biz de bağırmaya devam edelim şeklinde düşünüyorlar.

Demokrasiden kendi dediklerinin olmasını anlamanın yanında, aynı tarafta oldukları kişilerin hak ve özgürlüklerini ihanet sınırlarının bile ötesine taşıyabilenlerin serbest piyasa anlayışları da çarpık yani.

Üreticiden ucuz fiyatlarla kapatılıp depolara hapsedilen ve talebi karşılayacak kadar arz etmek yerine kısıtlı bir şekilde ve pahalı olarak piyasaya sunulan bazı ürünler konusunu da kendilerine göre yorumluyorlar.

Pahalılık diye veryansın ederken, bu türden girişimleri önleyecek tedbirlere karşı çıkıyor olmaları, bunların bariz vasıflarından.

Son zamanların en dikkat çekici ürünlerinden birisi olan soğan konusundaki tutumları buna örnek. Üreticiden 60 ila 90 kuruş arasında fiyatlarla alınan soğanın depolarda stok edildiğini ve fiyat yükseltebilmek için de azar piyasaya sunulduğunu biliyorlar.

Bunun, geçen yıllarda 1-1.5 TL arasında market ve pazarlarda bulunabilen soğanın şu anda 5 ila 8 TL aralığında bulunabilmesinin temel sebebi olduğunun da farkındalar tabii...

Ülkemizde yıllık 2 milyon ton civarında üretildiği için aslında bolluk ve ucuzluğun sembollerinden olması gereken soğanın nerdeyse pahalılığın sembollerinden birisi haline gelmesinden rahatsızmış gibi gözüküyorlar. Ancak, yetkililerin on binlerce ton soğanı depolayıp piyasaya sunmamayı tercih edenlere yönelik müdahalelerini de, serbest piyasaya müdahale olarak yorumluyorlar.

Hedef Türkiye…

Soğanın üreticiden alınması, belli merkezlerde toplanıp sonra ihtiyaç bulunan yerlere aktarılması tabii ki ticari bir faaliyettir. Ancak üreticiden ucuza kapatılan soğanların depolarda saklanıp fiyat oyunlarına başvurulması, serbest ticaretten çok serbest soygun denilmeyi hak eden bir davranış.

On binlerce ton soğan depolayıp bekleterek vurgun vurmayı amaçlayanları kamuoyuna üretici diye lanse edip bunun üzerinden siyasi çıkar sağlamaya çalışmak ise, insanımızla alay etmektir. Ana muhalefet partisinin pahalılıktan şikayet ederken, pahalılığı doğuran sebeplerle mücadeleyi itibarsızlaştırmaya çalışması da, konuyu siyasi malzeme yapma arzusu ile ilgili.

Türkiye gerçeklerine kıyısından köşesinden yaklaştıkları için ülkemizin üretim kapasitesi konusunda bilgisiz olanların, birilerinin köşe dönme oyunlarına destek olma çabaları ile karşı karşıyayız. Bu tür faaliyetlerin yurt dışından desteklenip desteklenmediği sorusu da, akla gelen önemli hususlardan birisi.

Ülkemizin üretim, ihracat ve ithalat rakamlarını bilmeden, tarım ve hayvancılık konusunda kendi kendimize yetip yetmediğimizi sorgulamaya çalışan çok... Gerçekler yerine oluşturmaya çalıştıkları algılar üzerinden yorum yapan bu çevreler, fahiş karlar peşinde koşanların ekmeklerine yağ sürmekten de kaçınmıyorlar.

Soğan aktüel örneklerden birisi. Aynı şekilde mısır, buğday hatta saman üzerinden oluşturulmaya çalışılan algılar, görünürde iktidara ama aslında Türkiye'ye karşı oynanan oyunların malzemesi…

İhanet nasıl ki hak ve özgürlükler arasında değilse, serbest piyasa da birilerinin akıllarına estiği gibi fiyat belirleyebilecekleri bir alan değildir… Yani o kadar da serbest değil…