Kuyruğu dik tutmak için renk vermiyor olsalar da, erken seçim kararı birilerinin canını halde fena sıktı. Kasım 2019'a kadar bol vakitleri olduğunu düşünerek, gerek cumhurbaşkanı adayı ve gerekse ittifak konusunda işi ağırdan alanlar, şimdi yoğun bir telaş içindeler.
Türkiye üzerine pek de hayra yorulamayacak rüyalar gördükleri bilinen birtakım dış mihrakların kapıldığı telaşın çok daha büyük olduğunu söylemek, hiç de mübalağa sayılmamalı.
Çok arzu ettikleri halde Türkiye'nin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçmesini engelleyemeyen bu mihraklar, '2019'da yapılacak seçimlere kadar ne yapar eder, Türkiye'yi tekrar eski elverişli haline getirmenin bir yolunu buluruz' diye düşünüyorlardı muhakkak.
Gerek çevremizde yaşanan kural dışı gelişmeler ve gerekse Türkiye ekonomisini hedef aldığı açık olan değişik girişimler, birilerinin pes etmediklerini ve etmeye niyetleri olmadığının da göstergesiydi.
İşin en vahim tarafı da, ülkemizi hedef alan çeşitli girişimlerin içeriden bulduğu destek. Olup bitenleri sağlıklı bir şekilde değerlendirip, gelişmeleri ülke ve milletimiz lehine çevirebilmek için çare ve çözümler düşünmeleri beklenenlerin, dışarıdan üflenen formülleri tekrarlamaları, hayra alamet değil çünkü.
Ülkemize yönelik olarak Suriye'nin kuzeyinde oluşturulan açık ve yakın tehdidin görmezden gelinmesini isteyebilecek kadar kendisine yabancılaşmış bir ana muhalefetin varlığı, sıkıntının büyüklüğünü görmek açısından kafi bir örnek.
Ülkemizin sadece huzur ve istikrarını değil, birlik ve beraberliğini de yakından ilgilendiren terör tehdidi, sadece iktidarın değil, bu ülkede yaşayan herkes açısından ciddi bir problem oysa.
KÜÇÜK VE BÜYÜK FOTOĞRAF...
Klasik sözlerdendir. Her seçim önemlidir, hatta hemen her seçim en önemli seçimdir... Ama hiç mübalağa etmeden söyleyebiliriz ki, 24 Haziran 2018'de yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimleri, hakikaten en önemli seçimlerdir...
24 Haziran'da, Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde durmaya devam edip etmeyeceği yanında, son 15 senedir yaşanan büyümeyi sürdürüp sürdürmeyeceğini, çevresinde oluşturulmaya çalışılan hayati tehlikelere karşı gereken adımları atıp atmayacağı ve benzeri birçok önemli hususu da oylayacağız...
İşin en güzel tarafı, erken seçim kararının 3 Kasım 2019'a yönelik sofistike hesaplar yapan iç ve dış çevreleri ters köşe yapmış olması herhalde...
Ancak, Türkiye'nin avuçlarının içinden kaydığını ve bir daha asla aynı hale getirilemeyeceğini çok iyi bilen dış ve iç mihrakların, 24 Haziran Seçimlerini de menfaatlerine uygun bir şekilde etkileyebilmek için ellerinden geleni artlarına koymayacaklarını da biliyoruz.
24 Haziran öncesi karşı karşıya bulunduğumuz tablonun kısa özeti şu:
Bir tarafta; Türkiye'nin içinde bulunduğu risklerin söyleyebilecekleri kadarını söyleyip erken seçim kararıyla tezgahları bozan iki liderin, Milletimizi düşünen ve ülkemizi bulunduğu yerden çok daha ileriye taşıma kararlılığındaki kadrolarla oluşturdukları Cumhur İttifakı...
Öbür yanda da; 7 Şubat 2012'de, Gezi Olaylarında, 17-25 Aralık'ta, MİT Tırları meselesinde Türkiye'yi köşeye sıkıştırmaya çalışan ve 15 Temmuz'da teslim almak için atak yapanlarla aynı paraleldekilerin Cumhur karşıtı ittifakı olacak...
Unutulmaması gereken en önemli hususlardan birisi de şu: 24 Haziran'da yapılacak oylamanın hayati taraflarından birisi de, o zamana kadar ne gibi çalışmalar yapacağımız...
24 Haziran'da vereceğimiz oylar önemli. Ancak kendi küçük fotoğraflarına takılıp büyük fotoğrafı görmeyenlere, kaybedilebilecek çok şey olduğunu hatırlatmak çok daha önemli...