Asıl önemlisi de, Suriye yönetimi başta olmak üzere, herkesin kendisine göre yaptığı Suriye'nin geleceği ile ilgili hesaplardan hangisinin tutabileceği...
Rejim, gücünü tahkim edebileceği hesapları yapıyordu mutlaka. Rusya ve İran daha fazla imtiyaz kazanabileceklerini düşünürlerken, AB D de fırsattan istifade ülkenin kuzeyinde bir terör koridoru oluşturmak ve böylelikle Türkiye'yi sınırlayıp, İsrail'i de rahatlatma hesapları yapıyordu muhtemelen.
Bütün bu hengamede ortalıkta pek gözükmeseler de bölgedeki haritaların yenilenmesi ile milyar dolarlar kazanabileceklerini düşünen küresel şirketlerin hesapları da vardı muhakkak.
Bütün bunlar, 'evde yapılan hesaplar' idi tabii ki...
Binlerce kilometre öteden gelen ABD gibi, sınırları olmadığı halde ülkedeki gelişmelere bir şekilde müdahil olan İran ve Rusya, bugünkü duruma bakarak gelecek için neler düşünüyorlardır acaba?..
İlk bakışta Rusya ve İran eskisine nazaran biraz daha iyi konumda gibi.
Ancak, Suriye artık o eski Suriye değil. AB D başta olmak üzere kabarmış başka emperyalist iştihalar da meseleye müdahil durumda ve işin sonunda, Rusya ve İran eskisine nazaran kaybedenler olması ihtimali büyük.
'Dimyat'a pirince giderken, evdeki bulgurdan da oldukları' söylenebilecek olan İran ve Rusya, vaktiyle Esed yönetimini gerekli şekilde uyarmış olsalardı, bugünkü duruma gelinmeyebilirdi belki de.
Suriye ile ilgili açık olan tek bir şey var.
O da Türkiye'nin bu ülkeyle ilgili hesap ve beklentileri. Mevcut sınırlarındaki bütün unsurların ihtiyaçlarına cevap verecek ve bu arada kendisine tehdit oluşturmayacak bir Suriye arzu ediyor Türkiye. Bütün gayretleri de bu yönde.
HEDEF 'YUMUŞAK GEÇİŞ' İDİ
Suriye'deki karışıklığın Türkiye'ye yaklaşık 4 milyon mülteci olarak yansıması, işin bir yönü. Sınırlarımızın hemen dibinde oluşturulmaya çalışılan terör koridoru da, başımızı ağrıtan en önemli meselelerden birisi.
Daha ortada bir problem yokken, nelerin yaklaştığını tahmin eden yöneticilerimizin Suriye yetkililerini uyardıklarını ve sıkıntılı bir gelecekle karşılaşmamaları için tedbirler almalarını sağlamaya çalıştıklarını biliyoruz.
Birileri bütün olup bitenlerden ülkemizi, daha doğrusu AK Parti iktidarını ve Cumhurbaşkanımızı sorumlu tutma konusunda ısrarlı. Oysa, ilişkilerin iyi olduğu zamanlarda yapılan bütün görüşmelerin, Suriye'de yumuşak bir geçiş sağlanmasını temine yönelikti.
Ortalığın henüz karışmadığı zamanlarda Suriye'de yaşayan her unsuru temsil edebilecek bir yapı oluşturma konusunda mütereddit davranmışlardı Beşşar Esed ve yanındakiler... Şimdi, artık yarısına bile hükmedemedikleri Suriye'nin geleceği konusunda ne düşündükleri ise en önemli soru...
Uyarıları dinleyip, ülkedeki yapıyı tecridi olarak demokratik bir hale dönüştürebilirlerdi. Böylelikle babası Hafız Esed'e nazaran daha sıcak bir yüz olan Beşşar'ın yönetiminde demokratik bir Suriye oluşabilir ve binlerce insanın hayatını kaybettiği, milyonlarcasının mülteci haline geldiği iç çatışmalar yaşanmayabilirdi...
Bütün mesele Beşşar Esed ve çevresindeki dinozorların Suriye'yi kendilerine ait bir çitlik gibi görmelerindeydi galiba. Azınlık bir unsura yaslanarak, Rusya ve İran'ın da destekleriyle ülkeyi canlarının istediği gibi yönetebileceklerine inandıkları için değişimi istemediler...
Suriye ile ilgili temenni ve duamız, bu ülkenin bütün insanıyla beraber birlik ve barış içerisinde sömürü hesaplarından uzak bir geleceğe kavuşması... Doğru ve gerekli olan bu...