Ekrem Kızıltaş

EKREM KIZILTAŞ

Tarihi 14 Aralık 2017

Madem öyle, o zaman böyle!..

Veto yetkisine sahip 5 daimi üyesinden birisi olup, İsrail aleyhine alınmış hemen bütün kararları veto etmesiyle bilinen ABD'nin şimdiki başkanı Trump, BM Güvenlik Konseyi'nin 1980 tarihinde aldığı 'hiçbir ülke Kudüs'te büyükelçilik bulunduramaz' kararını tanımamakla, hukuksuzluğu yeni bir aşamaya taşımış durumda.
ABD'nin, kuruluşundan beri terörist devlet tabirini fazlasıyla hak edecek şekilde davranan İsrail'in en önemli hamisi olduğu, malum. Ve başta Yahudi lobisi olmak üzere medya, finans ve başka sahalardaki etkin Yahudilerin desteğine muhtaç olan ABD başkanlarının, bu sebeple uluslararası kuralları hiçe sayar şekilde davrandıkları da biliniyor.
Ancak, önceden mümkün olduğu kadar makul gösterilmeye çalışılan bahanelerle takdim edilen hukuk dışı davranışların Trump döneminde pervasızlık boyutuna varması, özellikle de bu davranışların mağdur ettiği Filistinliler açısından bıçağın kemiği de delip geçmesi demekti.
Sadece BM Güvenlik Konseyi ve bunun yanında uluslararası hukuk kurullarına değil akla ve mantığa da aykırıydı Trump'un Kudüs'le ilgili kararı.
Cumhurbaşkanımızın tabiriyle, adeta bir emlak komisyoncusu gibi davrandı ABD Başkanı.
Bu gelişme üzerine Dönem Başkanı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla dün İstanbul'da toplanan İslam İşbirliği Teşkilatı Liderler Zirvesi'nde alınan kararlar da, bu akıl ve mantık dışı gidişata karşı yapılması gerekenin yapılmasıydı.
İİT Liderler Zirvesi sonuç bildirgesinde, Türkçemizde böylesi durumlarda sık kullanılan bir deyimle, gücünü fazla önemseyerek her durumda aklına eseni yapabileceğini zanneden ABD'ye 'madem öyle, o zaman böyle' denilmiş oldu ki, hak ettiği aslında belki de bundan da fazlasıydı.

AŞAĞI TÜKÜRSE SAKAL...
İslam İşbirliği Teşkilatı İstanbul liderler Zirvesi sonuç bildirgesinde yer alan Başkenti Doğu Kudüs olan egemen ve bağımsız bir Filistin Devleti'ni tanıma çağrısına İİT üyesi 56 ülkeden kaçının uyacağı şimdilik belirsiz. Bu çağrıya ABD'nin ve İsrail'in yaşattıkları sebebiyle gerçekten kızgın olan diğer ülkelerden de katılanlar olup olmayacağını da zamanla göreceğiz.
ABD'nin Kudüs'le ilgili kararı geri çekmemesi halinde konunun BM Genel Kurulu'na götürülmesi açıklaması, başka mekanizmaların da olduğunun göstergesi. BM Genel Kurulu'nda ABD aleyhine çıkacağı kesin olan kararın BM Güvenlik konseyi gündemine gelişinde ABD vetosuyla karşılaşacak olması da, BM ve Güvenlik Konseyi'nin yapısının ciddi manada tartışma ortamına gelmesi demek...
Trump'un, 22 yıldır ABD başkanlarınca ötelenen Kudüs'le ilgili kararı şimdi uygulamaya koymak istemesi, bir delinin kuyuya attığı taşı kırk akıllının çıkaramıyor oluşu gibi bir durumun ortaya çıkmasına sebep oldu.
İİT Liderler Zirvesinde alının kararlar sonrası yaşanacak gelişmelerin, ABD'yi 'aşağı tükürse sakal yukarı tükürse bıyık' durumuna getireceği de açık...
Kısa sürede uygulanamayacağı kesin olan Kudüs kararından dönülmesi, Trump'un artık başkanlık koltuğunda tutunamaması demek.
Dönülmemesi ise, dün İstanbul'da sergilenen kararlı tavır sebebiyle, ABD'nin işlerinin şimdiye kadar olduğundan çok daha zor olması manasına gelecek...
Karşılığının beklendiği gibi olup olmayacağı bir yana, dün İstanbul'da alınan karar üye ülkeler açısından psikolojik eşiğin aşılmasıydı öncelikle.
İslam İşbirliği Teşkilatı toplantısına katılan temsilcilerin tamamının, ilgili ilgisiz her şeye burnunu sokmasıyla meşhur olan ABD'ye, 'senin saçmalıklarına tahammül etmek zorunda değiliz' demiş olmanın keyfini yaşadıklarını düşünebiliriz...
Şükür ki Türkiye var ve şükür ki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan var...