DAEŞ ya da eski adıyla IŞİD ortaya çıktıktan sonra bir dizi garip olay yaşanmıştı. Örgütün niçin ve nasıl kurulduğu, kimlerden oluştuğu, hedeflerinin ne olduğu ile ilgili birbirinden değişik onlarca hikaye dinledik ve dinliyoruz da. Ama asıl önemlisi, başta yerleştiği coğrafyaların devlet güçleri olmak üzere sayısı 60'ı aşan devletin askerlerinden oluşan koalisyon gücünün DAEŞ'e karşı savaştığı şeklindeki hikaye.
Başını ABD'nin çektiği koalisyon güçlerinin sayısı birkaç on bini aşmayan bir örgüt karşısında neden başarılı olamadığı, önemli bir soru işareti. DAEŞ'le mücadelenin başladığı günden beri koalisyon güçleri bu örgütle savaştı mı, yoksa savaşıyor gibi mi yaptı sorusu, haklı ve yerinde bir soru.
Kobani kuşatması sırasında 10 civarında ülkenin güçlerinden oluşan koalisyon güçlerinin günlerce süren ağır bombardımanlarına rağmen, kuşatmanın kaldırılamayışı hatırlardadır.
O günlerde en çok tekrarlanan sözlerden birisi olan, Kobani kuşatmasına yönelik harekatta 250 bin dolarlık füzelerle 10 bin dolarlık ciplerin vurulduğu sözü de...
Kobani, Türkiye'nin katkısı ile ve ülkemiz üzerinden geçişleri sağlanan Peşmerge güçlerinin kasabaya müdahalesi sayesinde kurtarılabilmişti.
Tabii koalisyon güçlerinin aslında savaşmak yerine savaşıyormuş gibi yaptıkları da açığa çıkmıştı böylelikle.
Türkiye'nin sınırlarındaki terör oluşumlarını ortadan kaldırmak niyetiyle ÖSO'ya destek olmak suretiyle başlattığı ve kısa sürede önemli bir bölgeyi temizlediği Fırat Kalkanı harekatı, DAEŞ'le savaşmak yerine savaşıyormuş gibi yapıldığı konusunda hala şüphesi olanların da gözlerini açmış olmalı.
DAEŞ'le mücadele için oluşturulan koalisyonun şu anki üye sayısı 63.
Bu güç, şimdi de vaktiyle 50 bin Irak askerinin tek mermi sıkmaya gerek görmeden bin beş yüz DAEŞ mensubuna teslim ettiği Musul'u geri alabilmek için hazırlanıyor. ABD'li yetkililerin sözlerine inanmamız gerekirse, koalisyon güçlerini sevk ve idare Irak yöneticilerinin sorumluluğunda.
Irak'ın geleceğine ipotek...
Musul harekatında Türkiye'nin yer alıp almayacağı hala meçhul.
Anlaşılan ABD bizi o harekatta istemiyor ve bunu kendisi söylemek yerine, Iraklı yetkilileri söyletmeyi tercih ediyor. Iraklı yetkililer de, Irak'ın geleceğine ipotek koymak amacıyla orada bulunan 63 ülkenin askerlerini görmezden gelerek, Irak'ın bütünlüğünü savunan Türkiye üzerinden devletçilik oynuyorlar.
Vaktiyle Irak'ın en önemli bu şehrini tek mermi sıkmadan terk eden askerleri sevk ve idare edenlerin, şimdi gerçekten Musul'u kurtarmak isteyip istemedikleri, merak konusu. Çünkü 'mış gibi yapmak' yerine yapılması gereken her neyse onu yapan Türkiye'yi istemiyor oluşları kafa karıştırıyor.
ABD'nin ve emrindeki Iraklı yetkililerin Türkiye'ye hayır deyip, Irak'ın ve bölgenin geleceği konusunda kendisine has hesapları olan PKK/PYD/YPG'ye evet diyor olmaları da, işin en renkli tarafı. 63 ülkenin askerlerinden oluşan koalisyon güçlerinin bir terör örgütünün desteğine ihtiyaç hissetmelerinin değişik şekillerde izahı yapılabilir belki.
Ama bunun en açık izahı, PYD/ YPG'nin de aslında ABD'nin emir ve komutasında olduğu... Ortak hesaplarının ne olduğu ve olabileceği, ayrı bir husus...
Musul harekatı, başladı başlayacak...
Neler olacağını hep beraber göreceğiz.
Tabii Türkiye'nin herhalde birilerinin canını iyice sıkacak adımlarını da...