"Reyhanlı katliamından" sonra Cumhurbaşkanı, Başbakan ve İçişleri Bakanı'nın yaptığı açıklamalarda ortak bir nokta var:
"Provokasyon..."
Çünkü yakalanan 9 kişi her şeyi itiraf etti.
Azmettiricileri, eylemi kimlerin nasıl gerçekleştirdiğini, yardım ve yataklık yapanları, henüz yakalanmamış olanları...
Devlet, eylemi tamamen çözmek üzere.
Bu süreçte sadece bir noktanın altı çiziliyor:
"Provokasyona dikkat..."
* * *
Peki bu kadar büyük bir saldırıda nasıl bir provokasyon hedeflenmiş olabilir?
İki ihtimalden söz ediliyor:
Birincisi; Hatay'da zaman zaman sığınmacılarla yerel halk arasında meydana gelen küçük sürtüşmeleri kaşıyıp, tahrik ederek büyük çatışmalara dönüştürmek...
Böyle bir çatışma Esad yönetiminin işine gelir.
Dolayısıyla, El Muhaberat'ın Türkiye'de DHKP-C veya başka grupları kullanarak bu eylemi yaptırmış olma ihtimali yüksek görünüyor.
* * *
İkinci ihtimal; Bölücü terörü durdurma noktasına gelen Türkiye'nin güçlenecek olmasından rahatsız olan yabancı ülke örgütleri.
Şimdiye kadar PKK'yı el altından destekleyenlerin, bu kozu kaybettikleri için Türkiye'nin başını başka noktalarda belaya sokmak isteyebileceğine dikkat çekiliyor.
Suriye yönetimine kızıp tek başına bir askeri müdahaleye kalkışmak gibi...
* * *
Neyse ki, Türkiye serinkanlı davranıyor.
Olaydan sonra hiçbir yetkilinin ağzından "savaş çığlığı" duyulmadı.
Tam tersine önce "provokasyon" ihtimali dile getirildi.
Herkesin aynı noktaya dikkat çekmesi boşuna değil.
Yakalananların verdiği bilgi bu yönde.
Eylemi kimlerin hangi amaçla planladığı, nasıl gerçekleştirdiği, bombalı araçların nereden geldiği konusunda kısa sürede önemli açıklamalar yapılacak.
Polis kilit isimlerden birkaçını daha yakalamak üzere.
Reyhanlı katliamı, Türkiye'nin tarihinde en hızlı çözülen eylem olacak gibi görünüyor...
Bu süreçte vatandaşa tavsiye edilen şey, devlet için de geçerli:
Tahriklere kapılmamak...