Sabah sohbetinin ana konusu terör, Güneydoğu'da özerklik talebi ve "iki dilli yaşam"dı. Çiçek söze şöyle başladı: "Tek devlet, tek millet, tek bayrak...
Bunlar bizim siyaseten amentümüzdür.
Bunlar 73 milyon insanın ortak paydasıdır.
Dil konusunda bazı şeyleri dünyadaki gelişmelerle birlikte tartışmak lazım. Gündelik yaşamda herkes ana dilini kullanabilir ama resmi dil Türkçedir."
Çiçek, "barış, demokrasi, özgürlük" diye yola çıkanların bölgede terör estirdiğini, esnafa kepenk kapattırdığını, mahkeme kurmaya çalıştıklarını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: "Kamyonlar dolusu patlayıcıyı Türkiye'ye sokuyorsunuz. Geçitkale'de 9 kişiyi şehit ediyorsunuz. Yollara bomba koyuyorsunuz.
Oysa özgürlüklerin teminatı C-4'ler değildir.
Adam öldürerek bir yere varamazlar. Başka ülkelerde İspanya'da, vesairede bunlar yok.
Bizde demokrasi kullanılıyor. Demokrasi diyor, adam öldürmekte hiçbir beis görmüyor. Katlettikleri insanların hak ve özgürlükleri ne olacak? Fotoğrafın tümüne bakmak lazım. Bu iş nereye gidiyor, ona bakmak lazım. Bu örgütün arkasındaki güçlere bakmak lazım."
BDP'nin dile getirdiği özerklik talebi için "Bunlar talimatlı gündemlerdir. Bu konular tartışılsın diye bilinçli olarak gündeme getiriliyor"diyen Başbakan Yardımcısı Çiçek, parti kapatmalar konusunda da önemli mesajlar verdi.
Çiçek, terör örgütünün bazen siyasi uzantısını kapattırmak istediğine dikkat çekerek şu değerlendirmeyi yaptı: "Parti kapatmalar hiçbir şekilde çözüm olmuyor.
Mazruf aynı kaldıktan sonra zarf değişmiş ne olur?
Ancak demokratik dünya cebir ve şiddeti yöntem olarak kabul etmiyor. Terör örgütü belli dönemlerde siyasi uzantısı olan partinin kapatılmasını istiyor. Dış dünyaya mesaj vermek için. Biz siyaset yapmak istiyoruz, buna izin vermiyorlar demek için..."
...Ve son olarak iki dilli yaşam:
"Türkiye'de artık herkes her şeyi açıkça konuşuyor. İki dili bile konuşuyor. Ama dikkatimi çeken bir şey var. Başka konularda konuşup bildiri yayınlayan üniversitelerimizden bu konuda hiç ses çıkmıyor. Acaba ne düşünüyorlar?"