Tarihi 2 Mart 2024

Bunlar insan değil

TÜRKİYE terör yuvalarına karşı Barış Pınarı harekatını başlatınca Almanya ve Fransa bize silah satışlarını askıya aldığını duyurdu. Hemen arkasından Hollanda, Finlandiya, Çekya ve Norveç çok sayıda Avrupa ülkesi bu karara katıldı. ABD zaten ambargo uyguluyordu.
Madalyonun bir de diğer yüzü var.
Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsünün verilerine göre, 2011-2020'de İsrail'in konvansiyonel silah tedarikinin yüzde 70,2'sini ABD sağladı. ABD'yi, yüzde 23,9 ile Almanya, yüzde 5,9 ile İtalya takip etti.
Almanya ve İngiltere, soykırımla yargılanan İsrail'e silah desteğini hala sürdürüyor. Tabii bunlar işin görünen yüzü. Bu soykırıma destek verip ortak olan barbar devletler aynı zamanda üçüncü ülkeler üzerinden de tonlarca silah gönderiyor. Ortada bir alçak-şerfsizler-vicdansızlar şeytan üçgeni var. İngiltere İsrail'e roket yağdırıyor. ABD binlerce uçak seferi düzenleyip, Tel Aviv'e indirdiği bombalar önünde siyasileriyle göbek atarak poz veriyor. Almanlar ise İsrail'e zırhlı araçlar ve askerler için koruyucu ve hassas tank mühimmatı yığıyor. Bir de kan emici Fransa var bu üçgene yama olmaya çalışan. Yoğun istihbarat paylaşımında bulunup, İsrail'e nereleri yerle bir edeceği konusunda bilgi yağdırıyor. Bu dört ülke de Batı'da en önemli liderlik savaşı veren devletler. Dördü de insan hakları, hukuk havarisi. Zırt pırt insan hakları raporları yayınlayıp, güya dünyaya insanlık dersi veriyorlar. Ancak tamamının insanlık dışı alçaklıkları diz boyu.
Bunu açılımına gelin hepsinin tapınağa çevirdiği Brüksel üzerinden gidelim. Brüksel kelime olarak "Tapınak batağı" anlamına geliyor. Bu batakta ABD'nin kurup lideri olduğu NATO genel merkezi bulunuyor.
Aynı şekilde bu tapınak batağı Avrupa Birliği'nin de başkenti. Alman Hanedanı Habsburg ile her daim ilişki içinde olup, kız alıp veren Fransız kökenli Burgonlar, Brüksel'de tarih boyunca etkin oldu.
Bu ilişki ABD ve Avrupa'yı, Belçika'nın başkenti Brüksel'i harekat merkezi seçmek konusunda yönlendirdi. O Belçika gitti, Ruanda'da insanları topladı. Uzun ince olanları ayırıp ayrıcalık verdi "Sen Tutsi"sin dedi. Kilolu ve kısa olanlara "Hutu" diyerek kimlik dağıtıp ülkeyi böldü. Hatta insanlıktan çıkarak öyle ileri gitti ki, 10 ineği olanları ve zenginleri Tutsi'ler olarak yeni bir ırkmış gibi piyasaya sundu. Ülke nüfusunun yüzde 9'una Tutsi kimliği verip, azınlıkla yüzde 91'i yönetti yıllarca. Fitne tohumları ekti. Azınlığı ülkenin zenginleri ve eğitimlileri yaparken, çoğunluğu okullara dahi sokmayarak kahve üretimi için tarlalara sokup kırbaçla çalıştırdı.
Bütün bunlar 20.yüzyılın ortalarında oldu. 1994'e gelindiğinde aynı Belçika bu defa ayaklanan çoğunluğu, yani kırbaçladığı Hutu'ları destekleyerek ayaklanma çıkarttı.
Fransa da Belçika'ya eşlik etti. Birlikte sokak milislerini eğittiler. Uçaklarla pala taşıdılar.
Mermi de verdiler ancak "Bu mermileri para verip acısız olarak ölmeye razı olanlara kullanın" dediler. Üç ayda 800 bin kişinin palalarla kesilmesine yol açtılar.
Ne zaman? Daha dün. 1994'te tam bir soykırıma imza attı bu alçaklar. Ruanda'da 800 bin kişi palalarla kesilirken, ABD ve Fransa BM'de soykırımın durdurulması için verilen önergeyi durdurarak "Kafa kesmeye" yol veren ülkeler olarak tarihe geçti. Şimdi o Fransa, Paris S. Germain futbol takımını kol sponsoru yapıp, formaların üzerine "Visit to Ruanda" yazdırarak şirin gözükmeye çalışacak kadar şerefsiz takılıyor. Katledilenlerin akrabaları ordu kurup Başkente girmek üzereyken, Fransa asker sokarak onları kovaladı ve 800 bin kişiyi kesenlerin hamisi oldu. Şimdi de ABD ile birlikte PKK terör örgütüne destek vererek Suriye'de yüzlerce kilometrelik tünel inşasına La Farge adlı çimento fabrikası ve mühendisleri ile katkıda bulunuyor.
O yüzden Başkan Erdoğan'ın önceki gün "Fransız Lafarge'ın Suriye'deki tüm barınaklarını gömdük" demesi önemlidir. Türk savaş uçakları ve SİHA'ları bu terör destekçisi Fransız istibaratının Suriye'deki şirketine laf olsun diye bomba yağdırmadı. Gık çıkmadı katiller sürüsünün Avrupa ayağı Fransa'dan.
Bizdeki "Batı hayranı" ittihatçı kafa ezikler, mösyö takılanlar ve "Batı'dan aferim" alacağız diye açık açık beyanda bulunan muhalefet, bu alçakların her daim insanlık suçu işleyen yüzünü asla konuşmazlar. Onların da bu konuda "Gık"ı çıkmaz. Batı'nın tamamı "Ay İsrail sivilleri vurarak yanlış yapıyor gibi" falan diyerek güya insanlık taşıyormuş postuna giren ayıya döner. Ardından giderler İsrail'in, gıda kuyruğunda bir ekmek alabilmek için bekleyen Filistinlilerin üzerine bomba yağdırdığı ve 80 kişiyi topluca katlettiği günde ne yaparlar biliyor musunuz? Avrupa Parlamentosu'nda "İsrail'e silah satışı durdurulsun" oylamasında ezici çoğunlukla karşı çıkarlar. "İsrail sivilleri çoluk çocuk demeden bizim bombalarımızla kalbura çevirsin" kararı alırlar. Bunlar böylesine iki yüzlü ve şerefsiz, haysiyetsiz soykırım ortağıdır. Unutmayın, Belçika, ABD, Fransa desteği ile birileri Ruanda'da 800 bin kişiyi keserken, o dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Mitterand "Ruanda gibi ülkelerde bir soykırım yaşanması o kadar da önemli bir şey değil" diyordu.
Bunlar insan değil!