Tarihi 18 Şubat 2022

Güldür gümbür!

GÜLDÜR Güldür Şov'da muhalefetimiz hicvedilmişti son programlardan birinde.
Muhalefet partileri bir köye gelip vatandaşlarla konuşuyordu. Köylü vatandaşlarımız "İktidara gelirseniz sorunlarımıza hangi projelerle çözüm bulacaksınız" diye soruyordu.
Muhalefet liderlerinin hepsi "Her şey çok güzel olacak" gibi reklam ajansı menşeli sloganları savuruyordu her defasında. Köylü "Yahu tamam da projeniz ne?" diye ısrarla tekrarlıyor, hep yaldızlı sloganlarla karşılaşıp, tek bir çözüm önerisi duyamayınca çılgına dönüyordu.
Malum o reklam ajanslarının slogan siyasetçiliği projesi kapsamında Türkiye'de son zamanlarda bir "Helalleşme" furyası da başladı. Buna Fransa'nın Cumhurbaşkanı adaylarından Melenchon da katıldı. Yüzsüz adam "Abdullah Öcalan Türkiye'de 23 yıldır hapiste. Derhal barış için serbest bırakmak gerekir.
Bu adil değil." diyerek adeta "Helalleşme" çağrısı yaptı.
Seçim çalışmalarında bile işi gücü bırakıp Türkiye'deki terör unsurlarına destek çıkmak, hatta "Helalleşmemizi" isteyecek kadar ileri gitmek Fransa'da moda oldu. Bunun nedeni gayet basit. Çünkü Fransa terör sevicidir bundan beslenir.
Bir zamanlar Fransa basını "Türkler DEAŞ'a yardım ediyor" diyerek aylarca Türkiye'ye saldırmıştı. Bizim muhalefet de bu yalancı koroya eşlik etmişti. O DEAŞ üyelerinden binlercesini biz toprağa gömdüğümüzde, Fransa istihbaratının Suriye'de kendilerine ait çimento fabrikasıyla DEAŞ'a milyonlarca dolar yağdırdığı belgelerle ortaya çıktı. Paris'te göstermelik dava açıldı.
Fransız çimento fabrikasının yöneticileri "İstihbaratımızın onayıyla verdik paraları" dediler ve ellerini, kollarını sallayarak özgürce dolaşıyorlar.
Bu alçaklar APO'ya, Suriye'de çimento fabrikasıyla tüneller yaptıkları PKK'ya da sahip çıkarlar hem de Suriye'de PKK'yı doğrayan DEAŞ'a milyonlarca dolar yatırarak oynarlar. Çünkü terörün tamamına aşıktırlar.
Onlar için refah kaynağıdır terör. Afrika'ya da gittiler, sömürgeye çevirdikleri Mali'ye çöreklendiler. Birileri buna isyan edince Mali'de DEAŞ'ı hortlattılar, devlete saldırttılar.
Sonra binlerce Fransız askeri ile Mali'ye girip "Kurtarıcı" olarak yerleştiler. Önceki gün ABD'den ilginç bir analiz geldi. Beyaz Saray'ın resmi yayın organından yapılması, bu analizi daha da entersan hale getirdi.
Askerlerin Mali'de darbe yaptığını ve kimlerin güçlendiğini anlatıyordu o yazı. Mali'nin devrilen Başbakanının Fransa destekli bir lider olduğu hatırlatılıyordu. Yani aslında darbenin Fransa'ya karşı yapıldığına işaret ediliyordu.
Şimdi yönetim ele alan askerlerin, Mali'deki Fransız askerlerine "Ülkemden defol" çağrısı yaptığı vurgulanıyordu. Fransız elçi Joel Mayer'in derhal Mali'den kovulduğu aktarılıyordu.
Fransızların askerlerini başka ülkeye taşımak için yer aradığı, görüştüğü devletlerin "Hayır" dediği anlatılıyordu.
Yeni Başbakan Choguel Maiga'nın geçen hafta Fransa'yı hedef alarak, "Mali sizin vasalınız değil. Bizi köleye çeviremezsiniz. Artık bitti" şeklindeki sözlerine yer veriliyordu.
Vasal, Avrupa feodal sisteminde derebeyine hizmet karşılığında, kendisine toprak tahsis edilen köylü demekti.
Afrika'da köleleştirmeye, Batı derebeylerine, Mali'de ilk tokat atılmıştı.
Ve bitmedi... Sıkı durun...
O analizde "Mali'de yönetimi ele geçiren askerler, DEAŞ terörüne karşı Türk SİHA'ları ve 1000 kişilik Rus özel Wagner savaşçısıyla mücadele ediyor." deniyordu. Çok uzun bir Beyaz Saray analiziydi bu.
Burada yer vermeye kalksam sayfa yetmez. Ancak finalde "Mali'de Ruslar, Türkler ve Çinliler güçleniyor, Fransızlar kovuluyor" yorumu yapılıyordu. Yani bunu açacak olursak; Afrika'nın bir ülkesinden daha BATI defoluyordu. Son zamanlarda her kriz yaşanan ülkede olduğu gibi yine "Ruslar ve Türkler" geliyordu. Beyaz Saray böyle diyordu. E Fransız kıçıkırık, tabii ki böyle bir tabloda "Teröristbaşı ile hellalleşin" diyecekti.
Haydi birlikte düşünelim.
Şimdi böyle bir Türkiye'yi Batı'da kim ister? Onlar Batı'ya hizmet edecek liderler ister. Batı başkentlerinde ne söyleniyorsa aynı ağızla konuşacak, "Batı ile işbirliği yapmalıyız" diye haykıracak ittihatçılara ihtiyaçları var.
"Ne işimiz var başka ülkelerde" diye çığlık atacak yöneticiler lazım. Çünkü biz olmazsak, oralara Batı çöreklenecek ve köleleştirecek.
Derebeyine hizmet eden, donuna kadar veren köylüler olarak görecek... Dönelim tekrar Güldür Güldür Şov'a...
Ne diyordu köylü, muhalefet liderlerine devamlı? "Çözüm önerileriniz, projeleriniz ne? Ne?.. Ne?.." Cevap hep aynıydı; "Her şey çok güzel olacak..!" Cümlenin başına bir de "Batı için" diye iki kelime daha koysalardı "CUK" oturacak, gümbür gümbür anlam bulacaktı!