Tarihi 8 Ekim 2021

Sebastian

WASHINGTON-ANKARA-MOSKOVA ekseninde Türkiye- Rusya yakınlaşmasının ağırlığı her geçen gün artıyor. Biz iç siyasete kilitlenip, dışarıda olanları, Türkiye'nin artan gücü ve nüfuzunu konuşamıyor, göremiyor, hissedemiyoruz.
Çünkü Türkiye'yi dışarıdan koparmak için çırpınan ve hemen her gün dikkat dağıtmak için yırtınan bir muhalefete sahip olmamız bizi acı bir körlüğe itiyor.
ABD kıtasına çekilme sürecine girdi. Afganistan'da Taliban'la anlaşarak ülkeyi onlara teslim etti. Ortadoğu'dan da çekilecek ama çıkarlarını koruma adına sürekli projeler geliştirerek kendine yol bulmak için çırpınıyor.
Bu uğurda da maalesef henüz akıllanmadı ve yanlış yollara saptı.
Kürt kartını kaşıyarak, PKK gibi bir terör örgütü ile ordu kurarak çıkarlarını korumaya çalışıyor. Türkiye'de de muhalefeti canhıraş destekleyerek PKK ile barışacak bir yönetimi inşa etmek uğruna amansız bir mücadele veriyor.
Muhalefetin hazırladığı yeni yönetim şeklinde belediyelere ve bölgelere özerklik verilmesine kadar giden yol burada hazırlanmış bir proje değil. Amerika komutasındaki PKK'nın siyasi kanadı HDP'nin Washington'dan aldığı talimatlar neticesinde içinde bulunduğu ittifaka dayattığı ve kabul ettirdiği bir özerklik projesi ile karşı karşıyayız.
Kemal Bey sürekli "Suriye'den, Libya'dan çıkacağız" diyor.
Birileri de Selahattin Demirtaş'ın eşini Amerikan kanalına çıkararak şirine hanım güzellemesi yapıyor.
Böylece Washington merkezli "Acaba bundan Başkan adayı olur mu?" yoklaması yapılıyor. Ya tutarsa misali… Bunları kimse tartışmıyor, açmıyor.
Suriye'den çıkmış Türkiye'nin, sınırının dibinde Akdeniz'e inen bir PKK koridorunu nasıl oluşturacağını, buna ABD'nin ne kadar sevineceğini kimse çıkıp da anlatmıyor. Bu aralar Libya'dan çıkmanın bizi Akdeniz'de ne durumlara düşüreceğini konuşan da pek yok.
Akılalmaz zamlarla fiyatlarla oynayan marketler zinciriyle seçimlere operasyon çekiliyor.
Muhalefet de buna balıklama atlayarak gündemi içeriye taşıyor. Dışarıda bizi yalnızlaştırmaya çalışıyor. Kim kimin projelerine alet olursa olsun bu millet bu tezgahlara asla gelmeyecek.
Çünkü burada defalarca yazdık. Uçak havalandı ve sınırları aştı.
Geri dönüşü olmayan bambaşka bir Türkiye var artık. Yeni Dünya Düzeni'nde İpek Yolu'ndan Ortadoğu'ya, Orta Asya'dan Akdeniz'e, Afrika'dan Kafkaslara ve Balkanlara uzanan bir Türk GÜCÜ ve NÜFUZU'nu bizim muhalefet görse bile üzerine örtmeye çalışsa da uçak yoluna devam ediyor. Avrupa ve Yeni NATO şekillenmesinde Türkiye'nin etkinliği küresel güce dönüşüyor.
Durdurulamıyor.
Hem gönül coğrafyamızda hem de Mavi Vatanımızda Türkiye takip edilen lider bir güç olarak haline geliyor. Yeni BM ve küresel barış tezlerimizi dünya konuşuyor. Her yerde artan bir ilgiyle çok daha geniş alanlarda küresel etki ve nüfuzumuzun değişim sonuçları görülüyor. Lehimizde yürüyen inanılmaz bir süreçten geçiyoruz ama farkında değiliz.
Bugün "Türkiye savunma sanayiinde büyük güç oldu" çığlıkları Batı'dan geliyor. "Afrika milletleri Türkler'den silah almak için sıraya girdi" manşetleri ve feryatlarını bu ülkede duymayan, konuşmayan, görmeyen, göstermeyen ve örtmek için kanter içinde kalan bir muhalefetimiz var.
Evet biz artık dünyada bir GÜCÜZ… Bu söylem Batı başkentlerinde ve medyasında sürekli atılırken, muhalefet sürekli "Bittik" edebiyatı yaparak görev icra ediyor.
Bakın Arnavutluk, Bosna-Hersek, Kosova, Karadağ, Kuzey Makedonya ve Sırbistan ile başlatılan AB'ye tam üyelik süreci toplantısında son olarak biri ne diyor?
Adamın adı Sebastian Kurz… O bir Türkiye düşmanı ve her fırsatta Başkan Erdoğan'a saldıran Avusturya Başbakanı.... "Eğer AB Balkanlara gerçek bir perspektif sunmazsa, Çin, Rusya veya Türkiye gibi başka SÜPER GÜÇLER, burada daha büyük bir rol oynayacak" diye nara attı dün AB liderlerinin gözünün içine bakarak.
Sebastian Türkiye'ye "SÜPER GÜÇ" diyor.
Peki bizim yerli Sebastianlar ne diyor?
Avusturyalı Sebastian ne demek istedi diye kafa yoruyor mu?
Bu arada konumuzla alakası yok ama dayanamadım ekşi sözlüğe baktım.
Sebastian'ın "hizmetli, itaatkar" anlamına geldiğini yazıyor. Ben de merak ettim işte.
Baktım. Ne yapayım?