Tarihi 24 Eylül 2021

Öldürdüler, soydular

AVUSTRALYA Fransa'dan 90 milyar dolarlık nükleer denizaltılar ve teknolojisini satın alacaktı. Anlaşma imzalamışlardı.
Avustralya'nın patronu ve sahibi İngiltere'ydi.
Londra, Washington ile birlikte elele vererek o anlaşmayı iptal ettirdi, "Ne lazımsa bizden alacaksın. O parayı bize vereceksin" dedi.
Fransa'yı saf dışı ettiler.
Fransa Cumhurbaşkanı zavallı zübük Macron deliye döndüğü gibi rezil oldu.
Hemen "Asarız, keseriz" diye laflar edip ABD ve İngiltere'ye aklınca sopa gösterdi. Konuşmalarına bakınca Fransa İngiltere'ye saldıracak, ABD'yi yerle bir edecek zannetti Avrupalılar.
Ancak önceki gün ABD Başkanı Joe Biden ile bir telefon konuşması yaptılar.
Güya ABD, Fransa'dan özür diliyordu.
Ancak Beyazsaray o telefon görüşmesinin fotoğraflarını servis etti.
Biden "Özür dilerken" gülüyordu. Dünyaya gülerek gerçekleştirilen özrün aslında Macron ile kafa yapıldığı anlatılmak isteniyordu o mesajda.
Macron çok mutlu oldu, hemen geri çektiği Washington elçisini, tekrar gönderdi.
Beyazsaray bu ikilinin görüşmesiyle ilgili bir detayı da servis etmeyi unutmadı. Benim en çok o detay dikkatimi çekti. Biden Macron'a "Yavrucum biz Fransa'nın büyük yatırım yaptığı Afrika'nın Sahel bölgesindeki terörle mücadele çabalarına destek vermedik mi?
Niye büyütüyorsun Avustralya'daki 90 milyarı elinizden aldığımız için" diyordu o detayda. "Sus len" çekiyordu Biden.
İşte o "Sahel"in ne olduğunu anlamadan bu konuşmaların nereye vardığını bulamayız.
Fransa 2012'de Mali'ye kimseye danışmadan askerleri ile daldı.
Yaptığı yığınağı oradan Moritanya, Çad, Nijer, ve Burkina Faso'ya kaydırdı.
Bu bölgeye "Sahel" deniyordu. Fransız istihbaratının Suriye'de çimento üreten şirketi Lafarge aracılığı ile nasıl DEAŞ'a milyonlarca dolar nasıl yağdırdığına dair belgeler ortalığa saçılmıştı. DEAŞ'la işbirliği yapan, paraya boğan Fransa Afrika'da da bu kanlı örgüt ile işbirliği yapıyordu.
Önce DEAŞ saldırı düzenliyor, ardından Fransız askerleri dört ülkeyi kapsayan Sahel bölgesine "Terörü durduracağız" diye giriyordu. Sahel bölgesi maden kaynıyordu.
Toprağın altından boksit, uranyum, demir, altın ve petrol fışkırıyordu.
Binlerce insanı öldürerek bu toprakları yağmaladılar.
Milyonlarca insan yerlerinden edildi. Yer altı zenginliklerini sömürme uğruna tam bir soykırım yapıldı.
Biden, Macron'a işte bu Sahel bölgesi sömürüsü, katliamları ve soykırımı ile sopa gösteriyor, "Avustralya'da 90 milyar dolarına el koyduk tamam.
Ancak Sahel'deki kanlı sömürüne, kan dökerek kazandığın milyarlarca dolara biz yardım etmedik mi? Kapa çeneni oğlum. Oradan kan üzerinden kaç milyar dolar kaldırdığını bana söyletme şimdi" diyordu gülerek.
Macron da "Tamam abi haklısın. Unutmuşum" diyerek yelkenleri suya indiriyordu.
Bizdeki ittihatçı kafa Batı hayranları, onların refahını, nasıl para içinde yüzdüklerini yazarak "Ah" çekerler hep. Ancak o refahı ve parayı nasıl milyonlarca insanın cesedi üzerinden kazandıkları konusunda tek kelime etmezler.
Şimdi size bir adamın itiraflarını aktaracağım.
Bakın ne diyor o adam;
"Namibya'da binlerce insanı katlettik. Togo'da, Papua Yeni Gine'de Kamerun'da neler yaşattığımızın bilinmesini istemiyoruz. Ancak tarihimizle yüzleşmeliyiz."
Ve devam ediyordu; "Sömürge yöneticileri olarak biz de insanları baskı altında tuttuk, SÖMÜRDÜK, YAĞMALADIK ve ÖLDÜRDÜK" diyordu önceki gün. Bu cümleleri sarf eden öyle sıradan biri değildi. Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier'in ta kendisiydi.
Bu ülkede Batı adına provokasyonlara imza atıp, devletine saldıranlar, Batı'dan fonlanarak insanları sokaklara dökmek isteyenler, onların peşinden gidenler, "Batılı olacağız, refah getireceğiz" diyerek iktidara talip olanlar, o çok sevdiklerinin nasıl kan gölünden beslendiklerini bu Millete hiç anlatmadılar. Kaç milyon ceset üzerinde refah kurduklarından hiç bahsetmediler. Ülkelerin yer altı kaynaklarını su gibi içerek sömür sömür sömürdüklerini hiç gündeme getirmediler.
O yüzden "Önce Batı" değil, "Önce Türkiye" diyenlerin peşinden gitmek zorundayız.
Batılı karşısında hazırola geçenlerden bu ülkeye bir çivi dahi çakılmayacağını damarlarımızda hissedeceğiz. Herkes kimin ne dediğini, kimlerin "Hazırolcu" olduğunu biliyor. Her şey ortada. Anlatmama gerek yok.