Tarihi 21 Mayıs 2019

Renk değişikliği

OPERASYON konusunda uzman olanlar alırlar seni...
Götürürler bir yerlere... Nereye gittiğini anlayamazsın... Adamı köre çeviriler. Yüzünüzü boyarlar...
Fark edemezsiniz... Artık renginiz değişmiştir ama aynaya bakmaya da gerek yoktur. "Geçmiş olsun" durumlarındadır haliniz.
Demirel Cumhurbaşkanı olduğu dönemde 40 yıldır CIA'da çalışan bir Türk'ü köşkte ağırlıyor. Dert yanıyor.
Amerika'yı şikayet ediyor CIA ajanı Türk'e. Demirel'in danışmanı ve milletvekili Lütfü Akdoğan bu ilginç konuşmayı "Efsane Cengo" adlı kitabında aktarıyor bizlere.
Demirel Amerikalılar'la ittifaka gittiğimiz günden beri anlaşamadığımızı söylüyor. Aynı dili konuşuyor gibi olsak da icraatlarımızın benzemediğini söylüyor.
"Çok ciddi bir mesele daha var. Açıkça yalan söylüyorlar" diye ekliyor. "Bir devlet başkanı, başbakanı, devlet adamı yalan söyler mi yahu? Ağzından çıkan her kelime onu bağlar" diye şikayet ediyor CIA ajanına. "Şaşkınım" diyor Demirel.
ABD Başkanı'nın başka, Dışişleri Bakanı'nın başka, Savunma Bakanlığı'nın daha başka konuştuğunu söylüyor. "Biz bunun altından nasıl kalkacağız, nasıl güveneceğiz" diye soruyor.
Politikamızın daima Amerika'nın yanında, Batı'nın yanında olduğunu hatırlatıyor. Elli yıla yakın zamandır Washington'un Türkiye'yi Ruslar'ın, Almanlar'ın ve İngilizler'in kucağına ittiğini söylüyor. "Amerika'nın bunda ne mefaati var bana söyleyebilir misiniz" diye CIA ajanı Türk'e soruyor.
O dönemler Washington'dan gelen her isteğin "EMİR" telakki edildiği günler. "Başüstüne" denilip derhal "Hazırol"a geçilen zamanlar. İşte o CIA ajanı Demirel'e "Sayın Başkan üzüntüyle ifade edebilirim ki önümüzdeki onbeş yıl içinde ülkenizde hiç de hoşunuza gitmeyecek şeyler olacak. Türkiye'nin parçalanmasına kadar gidecek olaylarla karşılaşırsanız şaşırmayın" diyor.
PKK'nın o dönemde gizli hamisi ve besleyicisi olan Amerika şimdi hiçbirşeyi gizlemiyor. Açık açık PKK'nın komutanlığını yapıyor.
CIA ajanının Demirel köşkteyken söylediği sözlere bakınca, 15 Temmuz'u bugün yaşadığımız olayları daha iyi anlıyoruz. 15 Temmuz başarılı olsaydı PKK güneydoğu'da ABD'li komutanlar eşliğinde bağımsızlık ilan edecekti. İzmir tarafları başka birşey olacaktı.
İngilizler 50 bin asker indirdikleri Kıbrıs'tan Akdeniz kıyılarımıza "Burada İngiliz vatandaşlarımız yaşıyor" bahanesiyle dalacaktı. Darbe gecesi köprüyü kapattılar.
Çünkü Avrupa yakası başka bir devlet olarak ilan edilip İstanbul işgali için ilk kıvılcım başlatılmış olacaktı.
İçimizde devşirilmiş çok hain çıktı.
Eski Bakanlarımızdan Kamran İnan "Bu ülkede 200 bin hain var" diyordu. Demirel'in ağırladığı CIA ajanı da bakın ne diyordu;
"Biz Türkiye'de herşeyi çok iyi biliyoruz. Ordu'dan MİT'e Türkiye hakkında bilmediğimiz şey yok.
Tüm işadamlarınızın yurtiçinde ve yurtdışında kaç parası var kuruşuna kadar biliriz. Size üzüntüyle ifade edeyim ki şu an Türkiye'de CIA'ya hizmet eden 30 bin ajan vardır. Bebek'te satılan bir kilo etin kaç kuruş olduğu, soğan patatese kadar tüm fiyatlar CIA'ya gider."
Hiç yabancı gelmiyor bu söylemler bize... Soğan ve patates üzerinden çekilen operasyonlara kadar bu ülkede birileri birilerine hizmet ediyor. Tezgahları göremeyenler, anlayamayanlar da "Ben küskünüm", "Dargınım" vs. diyerek ya sandığa gitmiyor, ya da gittiğinde renk değiştiriyor.
Bebek'te satılan etin bile kaç lira olduğunun peşinde koşanlar, bu renk değişikliğine bayılıyor "Oh my God" diyor... Zil takıp oynuyor. Belki de birilerini oynatıyor! Kim bilir?