aHABER'DE Yaz-Boz'da bir görüntü yayınladık. Çok ilginç, bir o kadar da düşündürücüydü. Amerika'nın içinde bulunduğu durumu özetliyordu.
Tek Amerika yoktu. Birden fazlaydı.
O görüntüler bunun belgesiydi.
CIA'ya başkan seçilen Gina Haspel bir konferansta konuşma yapıyordu.
Salonda dinleyiciler arasında bulunan bir kişi yerinden fırlayıp, CIA Başkanının geçmişte nasıl işkence yaptığını haykırıyordu. "İşkenceci biri CIA'ya başkan olamaz" diye bağırıyordu.
Protestocuyu yerlerde süründürüyorlar, polis ellerine kelepçe vuruyordu. Yerlerde sürüklenen adam "Ben 27 yıl CIA'ya görev yaptım" diye feryat ediyordu.
Doğruydu. Onun adı Ray Macgovern'di.
CIA ajanıydı yılardır. Örgüte girdiğinde de ölene kadar çıkamıyordun. Ajan, başkanını kamerlar önünde suçlayacak kadar öfkeliydi. Askeri istihbarat NSA ajanı Wayne Madsen de geçtiğimiz yıl yine Yazboz'a "CIA içinde birbiriyle çatışan 7 ayrı kanat var" diyordu. Ray Mcgovern'in yerde sürüklenme görüntüleri bunu ispatlıyordu. Sadece CIA'da değil, bugün ABD'de tüm kurumlarda büyük çatışma yaşanıyor. Bürokrasi Beyazsara'ya direniyor, hükümet kapanıyordu. Devlet kurumlarında yılların getirdiği bir Paralel Yapılanma var. Senelerdir kim ABD Başkanı olursa olsun etrafına bir çember kuruluyordu. Başkanın ekibinde yer alanlar sürekli İsrail yanlısı lobilerden, thinkthank kurumlarından transfer ediliyor, Amerikan dış politikası Tel-Aviv ekseninde bir çemberden asla çıkartılmıyordu.
Bugün bu çemberi kırma savaşı hayal bile edemeyeceğiniz boyutta hızla büyüyor.
Katoliklerin ağır bastığı Pentagon ve Amerikan derin devleti, Washington'u Tel- Aviv'in ve arkasındaki küresel sermayenin kuklası yapan bu sistemi gördü ve dağıtmak için seferber oldu. Trump bu yolda kullanılması gereken bir araçtı.
Paralel Yapı da bunu farkedip ellerindeki tüm medya gücü ile Trump'ı devirmek için seçildiği günden beri saldırıyor. Bu suçlamalar ışığında Trump'ın ne Rus ajanlığı kaldı, ne de vatan hainliği. Hukuk yoluyla deviririz diye düşündüler ancak başaramadılar. Şu an Trump'ı öldürebilir miyiz diye planlar yapıyorlar. Bazılarına bu çok iddialı gelebilir ama durum aynen böyle. Hasher Celal Taheb... CIA'nın Ortadoğu'ya Amerika'yı yerleştirmek için kurduğu DEAŞ'ın bir üyesi... DEAŞ'ı Amerika kurdu diyen de malumunuz Trump'ın bizzat kendisi. Bir adam Amerika Başkanı oluyorsa, tüm istihbarat oyunlarının ve kurulan terör örgütlerinin soy kütüğünü mutlaka en iyi bilendir.
Dönelim tekrar Hasher Celal Taheb'e...
Georgia eyaletinde yaşıyor. Yüklü miktarda silah ve patlayıcı madde almaya başlıyor. FBI muhbiri ihbar ediyor. FBI peşine ajan takıp Celal Taheb ile arkadaş olmasını sağlıyor. Taheb, bir buluşmada arkadaş olduğu gizli FBI ajanına "Eğer başka bir ülkeye giderseniz sizin gibi olan bir sürü kişiden biri olursunuz ama Amerika'da kalırsanız daha fazla zarar verebilirsiniz" diyor.
FBI ajanı olduğunu bilmediği kişiye, kendisinin mümkün olan en ağır hasarı verecek bir saldırı yapıp şehit olmak istediğini anlatıyor. Bir başka buluşmada da FBI gizli ajanına Beyaz Saray'ın Batı kanadının detaylı planlarını gösteriyor.
"Beyazsaray'ı vuracağım" diyor.
Bu bir hikaye veya film senaryosu değil. Haberi bizzat Beyazsaray'ın resmi yayın organı dün yayınlıyor.
Taheb, FBI ajanına, Beyaz Saray'a arka kapısında yaklaşıp, kapıyı TANKSAVAR FÜZESİYLE havaya uçurup içeri girip mümkün olduğunca çok sayıda insana zarar vermeyi planladığını anlatıyor. Çarşamba günü arabasını yarı otomatik saldırı silahları, üç patlayıcı cihaz ve uzaktan kumanda ekipmanı ve bir tanksavar roketle takas ederken yakalanıyor. CIA'nın kurduğu DEAŞ, Beyazsaray'ı havaya uçurmaya hazırlanıyor. Münbiç'teki patlamaya da bu gözle bakmakta fayda var.
Amerika'nın Suriye'de kalmasını isteyen İsrail lobilerinden senatörlere kadar şimdi tamamı bu saldırıyı öne sürüyor.
"Suriye'de kalmalıyız" diye yangın yapıyor. Beyaz Saray'ı bile tanksavarla havaya uçurmak için maşaları kullanan Paralel yapı, neden Münbiç de de kendi askerlerini bombalamasın? Paralel yapıların özelliği bu değil mi?