DÜNYADAKİ Para-Güç-İktidar savaşları tüm hızıyla sürüyor.
Ülkeler arasındaki gerilimlerde görünen nedenler değil tamamen çıkarlar yer alıyor. Trump, Suudi Arabistan'a milyarlarca dolarlık silah sattı.
Ortadoğuda harcadığı trilyonlarca doların büyük bölümünü bu ülkeden çıkarmak için Suudileri sağmal inek durumuna soktu. Ancak bu da yetmedi. "Daha daha ver" dedi. Hatta Başkan Trump "Onları biz koruyoruz. Eğer daha vermezlerse iki haftalık ömürleri var" diye tehdit etti. Zavallı Prens Salman, ABD'nin gazıyla ülkesinde darbe yapıp, prensleri içeri attı. CIA desteğiyle milyarlarca dolarlık servetlerine el koydu. Sandı ki; "Arkamda Amerika var. Bana birşey olmaz"... Ancak bu operasyonlarla ABD'nin kucağına oturdu. Geçtiğimiz hafta Bloomberg tv'de Trump'ın "2 haftalık ömürleri var" tehdidi ve "Daha daha vermek zorunda" çağrısı soruldu Prens Salman'a... Şaşkındı. Önce "Vermeyiz" diye kükredi aslan gibi... Sonra "Bizim Amerika ile ilişkilerimiz iyi" gibi laflarla kuzuya döndü. Zavallı Suudi Prensi öyle kucağa oturtulmuş ki, saçma sapan sözler sarfetti. "Rusya 2 yıl içinde Çin 20 yılda dağılacak" dedi.
Belli ki, iş tuuttuğu, yüzlerce milyar dolar vererek ülkesini mandaya çevirdiği yetmezmiş gibi, bu abuk düşünceye de inandırılmıştı. Kendi ülkesinin 2 haftalık ömrü olduğu gerçeği Trump tarafından şamar gibi suratına çarpıldığında ne hissettiğini bilmiyorum. Demek ki ABD isterse 2 haftada bu dünyada Suudi Arabistan diye bir ülke kalmayacak.
İşte bu kadar zayıflar ve parçalanmaya adaylar. Bunu da CIA'nın kendisine yaptırdığı darbeye borçlu. Ülkeyi yöneten aşiretler, kendilerinden çıkan prenslerin tutuklanmasından dolayı burnundan soluyor. Bir CIA kıvılcımı bu sağmal ineği mezbahaya gönderecek kudrete sahip. Nitekim gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın da Suudi konsolosluğuna girdikten sonra kaybolmasına da böyle bakmak lazım. Prens Salman Amerika'da takım elbise giyip, kravat takıp "İşte yeni modern lider" diye takdim edildi. "Nasıl olsa arkamda Amerika var" diyerek gazeteciyi buharlaştırdılar. Hatta bu operasyondan CIA'nın dahi haberi vardı. Belgeler ve resmi açıklamalar ortalığa saçıldı. Yani Salman ABD'den de onay almıştı.
Ancak gelinen noktada tüm dünya medyasında "Haydut" suçlamaları havada uçuşuyor. İlk günlerde gıkını çıkarmayan Trump sonradan geç de olsa "Biz de Kaşıkçı soruşturmasına dahiliz" dedi. Yani ABD önce Salman'a "Kaşıkçı operasyonu" için yol verdi sonra bundan istifade yoluna gitti. Trump tüccar adam... Bu olay karşısında da "Acaba Suudlarda kaç yüz milyar dolar alırım"ın hesabını yapıyor.
Salman "Modern lider" algısından "Haydut" noktasına taşınmasının getirdiği imaj bozukluğunda, bir yerlerini kurtarmak için Trump'a bedel ödemek zorunda. Casus Brunson davasında Türk yargısı 3 yıl ceza vererek casusluğu tescillemiş, suçlu bulmuştur. Kaşıkçı operasyonunun da hemen bu mahkeme öncesine denk gelmesi tesadüf değildir.
Türkiye bölgenin en güçlü ülkelerinden biridir. Stratejik konumu nedeniyle dünyanın merkezi konumundadır. Bu nedenle istihbarat savaşlarının bu ülkede yaşanması boşuna değildir. Bu tür olaylarda adı geçen isimler birer eleman ve figürandır. Ardında ülkelerin çıkarları ve Para savaşları vardır. Brunson'ın cezasını doldurarak serbest kalması Kasım'da yapılacak seçimler öncesi Evanjelistler'den büyük oranda oy alan Trump'ın elini güçlendirecektir. Türk- Amerikan ilişkilerindeki gerginliğin bir bölümüne sünger çekecektir. Türk finansal yönetiminin önde gelenlerine uygulanması düşünülen yurtdışı seyahat yasağı yaptırımını rafa kaldıracaktır.
Ekonomimize yapılan saldırıları ve yenilerine set çekecektir. Türkiye, bölgede kartlarını çok iyi oynayan bir ülkedir. Kuveyt Meclis Başkanının "Türkiye muz Cumhuriyeti" değil sözleri, Genel Kurmay Başkanımızın bu ülkeyle savunma anlaşmaları imzalaması boşuna değildir. Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın dün "Komandolarımız Fırat'ın doğusunda da terör yuvası bırakmayacak" sözleri de... Sonuçta PKK da bir figürandır.