İngiltere'yi yüzyıllardır Birleşik Krallık olarak tanıyoruz. Çıkarları için anasını bile satacak sistemlerle yönetildi asırlarca. Onun için parlamento binalarına "Ebedi düşmanlık yoktur, ebedi çıkarlar vardır" diye tabelayı çaktılar. Bir de Amerikan dizisi Game of Thrones var.
7 krallıktan oluşan Birleşik Krallık'daki taht kavgalarını anlatıyor. Dizide baştan sona gücü eline geçirmek, çıkarlarına tavan yaptırmak için ana oğlunu, oğul babayı, baba kızını, kızı anasını, anası dayısını, dayısı bacısını satıyor. Daha açığı çıkar için herkes birbirini satıyor. Satış yapmayana aptal gözüyle bakılıyor.
Çıkarlar için kızını, kız kardeşini pazarlayan Lordlar, Leydiler gırla gidiyor. Hatta "Tahta bizim soydan biri çıksın" diye kraliçe, kız kardeşi ile yatan Lordları bile seyirciye sunuyor dizi. İnanılmaz OYUNLAR, akıl almaz tezgahlar peşpeşe sıralanıyor. Yanyana gelmesi mümkün olmayanlar, birlikte kadeh kaldırıyor. İşte bugün nerede diye aradığımız teröristle bile nikah kıyan ÜST AKIL bu aslında. Bu diziyi izledikçe İngiliz parlamento binası girişinde beyinlere çakılan o "EBEDİ ÇIKARLAR" ve teröriste silah-para-asker yağdırırken "Kahrolsun terör" diye bağıran o Batılı devletler geliyor hep aklıma.
Dünyaya demokrasi dersleri verirken kendi değerlerini bile satan bu devletler, kim olduğuna bakmaksızın satın aldıkları ile de hedeflerine ulaşıyorlar. Satın alınanlardan kimi kendilerine empoze edilmiş bir hiç uğuruna ölüm tarlarında başkaları adına toprak altına gübre oluyor. Kimi de yurt dışlarında kapı kapı gezip ülkesini şikayet ediyor, terörist dağlarının arkasına saklanıyor. Kimi de Batı başkentlerinde yabancı savcılara "Bize lider bulun" diye yalvarıyor. DIŞARIDAN KUMANDA teröristin partisi barajı geçti diye, başka parti adına pilav dağıtanlar çıkıyor bu topraklarda.
Kimi Milliyetçi Parti MHP'yi yönetmeye talip olurken "Ben de Geziciydim, ailem de" diyerek hava atıyor, orada APO posterleri, DHKP-C, MLKP pankartları ile yanyana gelmişliğini kutsuyor adeta.
Okyanus ötesinden gelen Soros marka SERMAYENİN, Yalı SERMAYESİ ve terör örgütleri ile, "Kahrolsun sermayeburjuva, yaşasın proleter işçi sınıfı" diyenlerle buluştuğu aynı çatı altında "Ben de varım" diyerek gurur duyuyor. Oralara nasıl kimler tarafından getirildiklerini, ağaçtan Dolmabahçe'yi ele geçirmek üzere çatılarına, havaalanları ve köprülere nasıl taşındıklarını hala fark etmeksiniz hem de. Ülkemize yapılan saldırıları, terörle, teröristle, parayla, darbeyle gelenleri ne görebilen, ne de haklarında tek kelime edemeyenler var bu memlekette. Kişilerle, isimlerle işimiz yok. Ancak bu ülkede yaşayan aydın görünümlüler İngiliz medyasına "Avrupa Türkiye'ye sert müdahalede bulunsun" diye yalvararak çağrı yapıyor son bir hafta içinde. Game of Thrones "TAHT OYUNLARI" anlamına geliyor. Bugün ülkemizde yaşanan tüm tezgahlar, dönüşümler, devşirmeler, değişimler, kurtla kuzuyu ve hatta tilkileri yanyana getirenlerin kurguladığı "Game of Ankara" olarak karşımıza çıkıyor. Tam bir buçuk yıl önce bu sütunlarda Atatürk'ün kurduğu partinin, yeni bir "GAME" projesi çerçevesinde okyanus ötelerinde kurulan masalarda "HDPLEŞME" yoluna gireceğini yazmıştım. Bugün HDP mi CHP, yoksa CHP mi HDP anlamakta zorlanan bir noktaya getirildik. Canlarını ortaya koyarak terörle mücadele eden, her gün şehit veren askerlerimiz için soruşturma açılmasını isteyen bir CHP çıktı ortaya.
PARANIN FİRAVUNLARI şu günlerde Amerikan seçimlerini ve Avrupa'nın dağılışını organize ederken, çölden fışkıran Petro-dolara ulaşmak için tek KÖPRÜ Ankara'yı kayıtsız şartsız teslim almayı hedefliyor. ABD'de iktidar savaşında el altından tüm adaylara yatırım yapan "GAME" kuruculara karşı gibi görünen başkan adayı Trump dün okyanus ötesinden "İSRAİL'İ DAHA BÜYÜTMEYE
GELİYORUZ" diye haykırıyor. "GAME" kurucu PARADORLARIN kurduğu İsrail için "Yaşasın" diye haykırmayı büyük seçim kozu olarak görüyor. "Bizim için asla tehdit değil" diye İsrailli Bakan'ın resmi açıklama yaparak okşadığı DAEŞ, Türkiye'yi hedef aldığını ilan ediyor. Game içinde Game yaşandığı bir dönemde, gamsızların yanında bir de GAM içinde olanlar var. Ülke sevdalıları bunlar. Çok şükür tüm tezgahları sorguluyorlar... Ve çok şükür büyük çoğunluğu oluşturuyorlar.