Lüksemburg'dan 2 milyon dolar yardım gelmişti.
Ulusça "Bayram" ettik.
70 cente muhtaçtık ne de olsa.
2 milyon dolar...
İyi paraydı.
Terörle boğuşuyorduk.
Birbirimizi boğazlıyorduk.
Sanayi durmuştu.
Zaten sanayii de var mıydı belli değildi.
Bizi bize kırdırıyorlardı.
Kardeşi kardeşe düşman ediyorlardı.
Arkamızdan gaz veriyorlardı.
"Vurun yiğitlerim" diyorlardı.
"Koman şahbazlarım" diyorlardı.
Vuruyorduk, komuyorduk.
Yiğitler şahbazlara vuruyordu.
Şahbazlar yiğitlere.
Tam yüz yıldır bizi içimizde yiyip bitiriyorlardı.
Düşmanı hep içeride üretiyorlardı.
Terörle durduruyorlardı.
Devekuşuna dönmüştük.
Kafamızı kuma gömmüşlerdi.
Çıkardığımız anda sopa geliyordu bir yerlerden.
Tam 30 yıl terör sopasını yedik.
Dışarıdan besliyorlardı.
İçeride zaten peynir peşinde olanlar vardı.
Onlar terör rantçısı kargalardı.
Ve dün...
Diyarbakır'da tarih yaşandı.
Türklerle Kürtler tıpkı geçmişte olduğu gibi kucaklaştı.
Şivan Perver ve de misafirperver olduk.
Tatlı sesler yükseldi semaya.
Ve elele yürüyecek artık bu millet.
Kimse duramayacak önünde.
Türkiye Kuzey Irak ile bütünleşiyor.
2300 yabancı firma orada.
Ve yarısı Türk Kuzey Irak'taki o firmaların.
2003'de bir milyar dolar bile değildi ihracat.
Burnumuzun dibine mal satamıyorduk.
Şu an da 12 milyar dolara doğru gidiyor.
Enerji işinde ortaklıklar sırada.
Rakamların 50 milyar dolarları bulması hayal değil.
50 bin Türk vatandaşı Erbil'de Süleymaniye'de, Musul'da, Kerkük'te iş yapıyor, para basıyor.
Yıllarca bırakın çiviyi raptiye çakılmayan yerdi Anadolumun doğusu.
Şimdi bölge patlayacak.
"Keyfi hoşe, mide boşe" dönemleri bitiyor.
Sınırlar da kalkacak pasaportlar da yakında orada.
Türkiye şaha kalkacak.
Türkler Habur'dan Basra'ya iniyor.
Tarih yeniden yazılıyor.
Yıllarca bizi "Mikro dalga fırın"a çevirdiler.
İngiliz'i, Avrupası, İsrail'i...
Küresel sermaye ile geldiler.
Medyayla darbeler yapıp devirdiler.
İnsanları sokaklara döktüler.
Gün artık başka bir gün.
Mikro Türkiye dönemi bitti.
Artık MAKRO Türkiye geliyor.
Dünyada sadece iki ülkeye gidemiyorduk.
Adlarını duyan yoktu bu ülkede.
Biri MİKRONEZYA'ydı.
Şimdi Mikronezya'ya da ihracat yapıyor Makro Türkler.
Okyanus'un ötesinde adını duymadığımız bir ülkeydi.
607 adadan oluşuyordu.
Orada Truk eyaleti vardı.
Konuşulan dillerden biri de TRUKÇA idi.
Şimdi orada bir Kayserili TÜRKÇE konuşuyor.
Mal satıyor.
Hem de bir kadın sanayici.
Helal olsun ablamıza.
192 ülkeden gitmediğimiz bir tek yer kalmış.
Enerji Bakanı Zafer Çağlayan "Vallahi kahrımdan ölürüm" diyor.
İşadamlarımızı dünyada gidilmeyen tek ülkeye ihracata çağırıyor.
Orda bir ülke var uzakta.
Pasifikte bir yerlerde.
Adı Nauru. Nüfusu on beş bin bile değil.
Resmi bir başkenti yok.
18 milletvekiliyle yönetiliyor.
"Nauru Partisi" var.
Bir de "Önce Nauru Partisi"
20 milyon dolarlık ithalat yapıyor.
30 km karayolu, 5 km demiryolu var.
Ve benden kahrından öleceğini söyleyen Ekonomi Bakanına bir müjde.
Sayın Bakan Nauru'ya da ihracat yapıyoruz.
Beyaz eşya satıyoruz.
Avustralya üzerinden gidiyor.
Rahat olun.
Nauru'da "NAMEVCUT" değiliz.
Artık her yerdeyiz.