Tarihi 30 Ocak 2011

Ortada korkunç bir durum var!

Ülke TV'de yayınlanan "En Sıradışı" programında gündeme getirilen hiç de yabana atılmayacak bir iddia gözlerden kaçtı. "Deniz Baykal'a düzenlenen kaset komplosunun sırrını çözdük"… "Çekenin ve çektirenlerin kim olduğunu biliyoruz"… "Paraya çok sıkışık olan biri, eve düzeneği kurup çekimini yaptı"… "Kaseti para karşılığında sattı"… "Kaseti satın alan kişi değil kişiler ve onlar şu anda CHP yönetiminde"…. "Kaseti satın alan CHP'li üst düzey isimler bunu internet ortamı konusunda bilgi sahibi birini kullanarak yaydılar"… Tüm bu iddiaları Deniz Baykal'a yakın bir isim geçtiğimiz hatfa programın sunucusu Turgay Güler'e telefonda söylüyor.
Turgay da canlı yayında isim vermeden yaptığı telefon konuşmasını açıkladı.
Tüm isimleri bildiğini söyledi.
Turgay böylesine müthiş bir iddiayı açıklıyorsa mutlaka bir bildiği vardır. Savcılık harekete geçse kendisine gelen telefon kayıtları da GSM şirketinde vardır.
Yani Turgay oturduğu yerden böyle bir iddiayı uyduramaz.
Yakında komplocuların kendi aralarında yaptıkları ses kayıtları da piyasaya çıkabilirmiş. "Kaseti çektin mi, aldın mı?" şeklindeki konuşmaları içeren kayıtlar.
Ortada korkunç, hatta korkunç ötesi bir durum var… Öncelikle Turgay Güler, kendisine bu bilgiyi veren kişinin Deniz Baykal'a çok yakın bir isim olduğunu ısrarla belirtiyor.
Eğer iddiası doğru ise o zaman bu isimleri Deniz Baykal da biliyor demektir.
Turgay'a söyleyen kişi, çok yakını olduğu Deniz Baykal'dan saklayacak değildir herhalde.
O zaman akla şu soru geliyor?...
Neden açıklamıyorlar komplocuların ismini?...
Turgay "Bunu ben de sordum" diyor… Kendisine gelen cevap daha korkunç; Telefon açan Baykal dostu diyor ki; "Eğer bunu şimdi açıklarsak milletvekili listeleri alt üst olur.
Seçimin kaybı da bize mal edilir?"
İlk bakışta haklı bir neden gibi görünüyor?..
Ancak biraz düşününce insanı buz kesen bir gerçek var ortada… Madem sır çözüldü, çirkin komploya imza atanlar belirlendi, olayı ertelemek ne kadar doğru?
Eğer milletvekili listelerini alt üst edecek bir noktaya gelecekse, şimdilik sessiz kalmak komplocuları meclise taşımak, ülke yönetimine gelmelerine imkan sağlamak olmaz mı?
Ve kaseti çekip para karşılığı sattığı bilinen adama hala elini kolunu sallayarak gezme hakkını tanımaz mı?
Suçluları bilmek ama "Sonra bakarız" demek suçlulara yardım olmaz mı?
Kaseti çeken ve internet ortamında yayanlar şimdi ya ülkeyi terkederse bunun sorumlusu kim olacak?
Bu soruları artırmak mümkün.
Cevabını verecek olan kişi Turgay'ı arayan Deniz Baykal'ın yakınıdır.
Ve bir iddia daha vardı Turgay Güler'in anlattıklarında… "Beni arayan kişi internet ortamında yayan ismi de söyledi" diyordu.
İnternet dünyasının tanıdığı bir isimmiş.
Tüm internet dünyası töhmet altında şu anda… Turgay'ın konuşmasından öyle hissettim.
Ben internet medyası sahibi olsam olayın üzerine giderim… Kim bu insanların yatak odalarına girme alçaklığını gösteren komplocular?...
Onları illa ki dokunulmazlık zırhının giyildiği milletvekilleri seçiminden sonra mı öğreneceğiz?
Satan, alan ve yayan kim?
Madem artık bilenler var… Konuşun kardeşim.
Susmak suçluları gizlemek değil mi?