Tarihi 20 Ekim 2010

Her su olan yerde kurbağa yoktur!

Gülben Ergen'in "Hülya Avşar, Sadettin Saran ile ayrılığı konusunda bana öyle şeyler anlattı ki" diye başlayan açıklamaları iki ünlü arasında gerilime yol açmıştı.
Hülya Avşar Goethe'den bir alıntı ile cevap vermiş Gülben'e... Diyor ki; "İnsanların ne kadar kötü olduklarını görmek beni hiç şaşırtmıyor, fakat bu yüzden hiç utanmadıklarını görünce çok şaşırıyorum"...
1700'lü yıllarda yaşayan ünlü Alman edebiyatçı Goethe de böylece iki Türk büyüğünün tartışmasına dahil oldu, hem de öldükten tam 300 yıl sonra...
Hayırlı olsun...
Alakasız olacak ama Goethe'nin aşk tarifi geldi aklıma birden. Diyor ki; "Aşkta taraflar birbirlerine sen benim her şeyimsin diyorsa o aşkta her şeye ulaşılmış demektir. Ve o aşk bitmiştir...
Ancak aşkta taraflar birbirlerine sen benim hiçbir şeyimsin diyorsa o aşkta ulaşılacak çok şey vardır... O aşk asla bitmez"...
Gülben
ve Hülya yıllarca ekranlarda birbirlerine saydırdılar...
Aradan seneler geçti, aşkla kolkola girip "Biz aslında kavga ediyor gibi görünüyorduk ama gerçekte çok iyi paslaştık.
Dostuz"
dediler... Bir muhabbet başladı aralarında sormayın...
Ve şimdi "Utanmazlık" suçlamalarıyla bitti bu aşk-ı muhabbet… Gülben ya kasıtlı yaptı ifşaatları veya düşünmeden… Acaba Goethe sağ olsaydı ne derdi?... "İnsan düşündüğü şeyi sonuna kadar düşünemediği için düşünür aslında" mı derdi 300 yıl önce dediği gibi?
Gülben'in özel konuşmayı açıklaması dikkatsizlik miydi yoksa...?
Goethe gerçek dikkatin özelliğini şöyle izah ediyor; "Bir anda hiçi her şeye dönüştürür"...
Yoksa Gülben, çok iyi tanıdığı Hülya'ya acı mı çektirmek istiyordu? Zira Goethe "İnsan yalnızca kendine acı çektireni tanır" diyordu...
Gülben'in Hülya ile yaptığını iddia ettiği özel konuşmayı açıklaması bir üfürme miydi yoksa öylesine bir konuşma mı? Goethe bu konuda da "Deli üfürür, bilgi konuşur" diyor...
Gülben'e Hülya tarafından inanılmayan dedikoduyu yapmak tatlı mı gelmişti acaba? Çünkü dedikodu tatlıdır Goethe'ye göre... Der ki; "Her dedikodu, orada olmayan biri hakkında yapılıyorsa, inanılmayacak kadar tatlı değil midir?"
Gülben
gibi bir sanatçı çok özel bir konuda niçin konuşma ihtiyacı hissetmişti gerçekten? Niçin sanatını kullanmamıştı? Zira Goethe'ye göre "Konuşmak bir ihtiyaçtır ama susmak sanattır"... İki sanatçı arasında yıllar sonra başlayan dostluk şimdi öldü mü, tekrar düşmanlığın karanlığına mı gömüldüler yani?
Goethe'nin ölürken son sözleri "Işık, daha fazla ışık" olmuştu zira...
Buradan hem Gülben'e hem de Hülya'ya diyorum ki; "Her su olan yerde kurbağa yoktur, ama kurbağa sesi olan yerde su vardır."
Ne demek istediğimi ben de anlamadım… Ancak bu söz de Goethe'nin...
Hoşuma gitti...