Bir çok tenis sever için ikinci haftanın ilk günü Wimbledon'un en güzel günüdür. Tabî yağmur bu umudu perişan etmediği sürece !
SÜRPRİZLER
Beklenmedik sürprizlere gebe değildir buradaki maçlar.
Ağır ağabeyler ve ablalar kendilerini hissettirir, aralara sızanlar ise kalıcı olacaklarını betimlerler. Sürprizler her zaman kabullenilir zira tüm tenisciler bunun bir gün kendi başlarına da gelebileceğini bilir ve ona göre hareket ederler. Başlarına gelince de tevekkülle karşılarlar. Zira yaptıkları işin adı spordur. Kazanmak gibi kaybetmek te işin bir parçasıdır.
EN ÇOK KAZAN O!
Kadınların tenisi sürprizlere erkeklerinkinden daha açıktır. Zaten kadın tenisindeki ilginçlikler saysanız bitmez. Örneğin başa oynayan raketlerin çoğu ABD ve bilhassa Florida'daki akademilerden çıkmadır. Ama nedense çoğu ABD'li değil, Rusya başta olmak üzere sair ülkelerin vatandaşlarıdır.
Sharapova ABD'ye 7 yaşında gelmiş.
Neredeyse tüm hayatını buradan kazanıyor.
Serveti de 25milyon ABD Doları civarında… Dünyanın en fazla kazanan kadın atleti.
Ama dün önce kendisi sonra da diğer favori Belçikalı Clisters elendi… Onları yenenlerin ikisi de Alman: Lisicki ve Kerber. Demek ki finalde kesin bir Alman tenisci var.
Umarız kızlar erkeklerine örnek olur. Becker'den bu yana o coğrafyadan erkek star çıkmıyor. Baksanıza Mesut Özil bile neredeyse Türk!
FEDERER FAZLA ZORLANMADI
Federer bir yandan sırtındaki rahatsızlıkla öbür yandan da Malisse ile mücadele etti. Fazla zorlanmadı açıkcası. Youzhny-
İstomin maçı ise tahmin ettiğim gibi çekişmenin doruklarını yaşattı. Youzhny kazandı: 63, 57, 64, 67, 75.
"ÖFKE İLE KORKU AKRABADIR"
Gazete baskıya girerken yağmur sürüyordu.
Biz de maç yerine size dünyanın en büyük koçlarından Brad Gilbert'in bir deyişini aktarıyoruz: "… Öfke bir müsabaka esnasında önemli bir güç olabilir. Ama unutmayın ki o korku ile yakın akrabadır."