ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 14 Mart 2014

Ana kuzusuydu, oysa!

Berkin'i uğurlama törenini izlerken "Acaba anacığı da oğlunun böyle bir törenle yolcu edileceğini hiç düşünmüş müydü" diye sordum kendime. Cevabı yüreğim verdi; anababalar ne şekilde olursa olsun bebeklerinin öleceklerine inanmazlar ki!
Genel kanı ise, Berkin gibi evlatların en fazla trafik kazalarında veya yüzmeğe gittikleri su kanalında hayatlarını kaybedebilecekleri yönünde. Anormal olan, ölümün kontrolünü yitirmiş bir polis eliyle olması. Şimdi bir kez daha elbirliğiyle tüm sorunları bu çocukların sırtına, fotoğraflarını da bağırlarımıza iliştirilip 'önümüzdeki maçlara bakabiliriz' artık. Adlarını da sadece dualarla yüceltmek yerine, polisle sokak sokak çatışıp tırmandırarak üstelik...
Ana kalbi ise şöyle diyecektir; "On binlerce insanın göğsünde Berkin'imin resmi olacağına, bir tek kuzucuğum kollarımda olsaydı keşke."

İyi ki de yarattınız!

Zamanında devlete-vatandaşa hizmette kusur eden muhalefet son günlerde şu sorunun peşine takıldı; "Başbakan Tayyip Erdoğan'ı kim yarattı?" "Bir bakıma siz Sosyal Demokratlar" diyeceğiz ama lafın devamını beklemeyip havaya girmelerinden korkarız.
Sosyal demokrat dediğin önce, 'halktan yanayım' deyip devletçi dille konuşan yegane varlıktır biliyorsunuz. Bu güne kadar vatandaş tarafından anlaşılamamasının nedeni de budur. Kağıt üstünde hayli şık ve etkili duran söylevleri üreteyim derken, ülkeye hizmet etmeye fırsatları kalmaz.
Nitekim, 'var olmayan bir lideri var etmek' yine onlara nasip olmuştur. Onlar sazla-sözle idare ededursun -belki de sadece İstanbul Belediye Başkanlığı ile yetinecek olan- Tayyip bey kendini bir anda ülkenin tepesinde buluvermiştir!
Nasıl bir ülkeyi devraldığını ve işin ne kadar zor olduğunu bile bile üstelik.
Devralınan ülkenin o dönemde simgesi kuşkusuz uzunlamasına giden benzin ve hastane kuyruklarıdır. Yukarı çıkan faizler, tepeleme çöp yığınları, vatan sathına yayılan açlık, işsizlik, geçim derdi ve geri geri giden ülke bütçesi, dış borçlar, sanayi, tarım, sağlık, eğitim vs...
O zaman da alın size yokuş aşağı inen bir Türkiye!
Biraz 'yönlerle' tarif ettik ama eskiyi anlatmanın başka yolu yok. İşte bu tablo sosyal demokratların eseriydi. Hatta öyle bir 'eser'di ki ülke ancak Kurtuluş Savaşı'nda görmüştü aynı yokluğu... Diğer yanda devletin işlettiği ticarethaneler iflasın eşiğine gelmiş, yükü de vergilerle vatandaşın sırtına binmişti. Şimdi AK Parti'yi suçluyorlar ya, kamu kurumlarına kadrolarını dolduran esas kendileriydi.
Kadrolar da sırtlarını 'yakinlerine' dayamış, banka çekiyle haybeye maaşlarla yan gelip yatarak çiftlik hayatı sürdürmüşlerdi...
Bir örnek; Artvin'deki bakır madeni... Tanıdığım bir ailenin oğlu çalışırdı oradan biliyorum. Eleman İstanbul'da bin TL'ye iş bulamazken burada 2-3 bin lira aylık alıyordu devletten.
Doğru dürüst işe gitmezdi ama muntazaman maaşını alır ve Rus kızlarla yerdi. Derken Ak Parti geldi, zarar ediyorsunuz diyerek madeni devretti. Bin kişinin yapacağı iş için bünyeye kalkıp da 4000 kişiyi alırsan nasıl zarar etmezsin ki ayrıca...
Tabii 'Türk halkı için hatırası olan bazı kamu mallarının' elden çıkarılmasına üzüldük ama böyle bir durumda 'babanın çiftliği' misali işletilen devlet kuruluşlarını özelleştirilmeyip de ne yapacaksınız.
Ez cümle arkadaşlara teşekkür borçluyuz; ülkeye yaptıkları en baba hizmet olarak Tayyip Erdoğan gibi bir lideri kazanmamıza vesile oldukları için.
Kamu spotu; Selahattin Demirtaş, "Fethiye kimsenin babasının malı değildir" demiş. Kendisine yürekten katılıyorum ama "Diyarbakır kimin malıdır" sorusuna bir cevap alayım hele.