Coşkun Sabah'ı sevemedim gitti...
Nedeni büyük ihtimal, monoton sesi ve şarkıları yorum-lama şeklidir. Bir de kişiliği tabii...
Geçen gün, işte o biteviyelik arz eden tavrıyla ekranlardaydı.
Bir ara buyurdu ki, "Ajda Pekkan 65 yaşında, neden hala gündemde?"
Anlatayım; Bir kere bu kadın her sabah 7'de kalkıp iki saat spor yapıyor. Siz zati aliniz kebapları lüpletirken o neredeyse kuru ekmeğe talim...
Sonra, kendini bildi bileli müzik konusunda 'nasıl daha iyisini yapabilirim, nasıl daha farklı şovlara imza atabilirim' diyerek adeta kendini paralıyor. Hani siz elinizde bir delik utla ekranlara çıkıp sadece "Anılaaaar, anılaaar' şeklinde hayatınızın tekrarına düşerken. '65 yaşında hala başarılı olabilmenin' ve bunun için ödenen diğer bedelleri saymıyorum bile. Siz bilirsiniz onu.
Bilmediğiniz; bu iş için sadece ses güzelliğinin yetmeyeceği... Bir diğer hatanız da, pop sanatçılarını popülerlik açısından Türk musikisinin ağır sesleriyle kıyaslamanız.
Evet icra ettiğiniz sanat dalına saygımız sonsuz ama bu ağırlığı taşıyabildiniz mi bence onu sorgulamalısınız önce. Mesela bir zamanlar Hülya Avşar'ın peşinden koşup, sonra da "Halkımdan özür diliyorum, Hülya gibi bir kadınla beraber olduğum için' ifşaatınızı hatırlayın. Biraz popvari değil miydi tavrınız ve beklentiniz?
Bu yüzden sessiz kalın ve sadece sanatınızı icra edin mümkünse. Çünkü kamu önünde, 'huysuz ve hazımsız yaşlanan ünlüler' sınıfına dahil olmak üzeresiniz.
Bir de lütfen Ferdi Özbeğen gibi bir sanatçıyla kendinizi bir tutmayın. "Halkın bize ilgisi çok ama medya bize kasıtlı olarak ilgi göstermiyor" demişsiniz ya o bakımdan söylüyorum.
* * *
SAHNELERDEN BİR FISTIK GEÇTİ
Daha önce gidemediğim Janine Jansen konserini bu sefer kaçırmak olmazdı. Ama biletler üç gün içinde tükendiğinden fıstık Jannie'yi izlemek yine başka bahara da kalabilirdi. Hemen 'Kültür Bakanım' Hıncal Uluç'u aradım. Meşguldü kendileri. Bunun üzerine Yaveri Yasemin'le görüştüm; "Acaba bana bir davetiye bulabilirler miydi?" Yasemin dedi ki, "Arda bey kendi adınızla açıp neden istemiyorsunuz?"
Sahi lan, niye kendim istemiyorum?
Derken İş Sanat merkezinin telefonları bulundu ve Gamze hanıma ulaşıldı. İki dakikada biletim hazırdı. Artık bu dünyaca ünlü kemancı Janine Jansen'ı, Academy of St.Martin In The Fields oda orkestrası eşliğinde dinleyebilir, daha çok da kızı izleyebilirdim.
Janine'nin ilk kez dikkatimi çekmesi, bir iki yıl önce Vivaldi Dört Mevsim albümü için verdiği o muhteşem kapak pozuyla olmuştu.
Tabii her Türk erkeği gibi önce kızın güzelliğine tav olmuştum. Sonradan öğrenmiştim, 'altı yaşında müzik eğitimine başladığını ve Utrecht Konservatuarı'ndan birincilikle mezun olduğunu...'
Ve o gece sadece İstanbulluların değil tüm ülkenin bu genç kızı izlemesini istedim. Orkestrayla mükemmel uyumunu, kusursuz yorumunu, heyecan verici tekniğini, sahne hakimiyetini, güzelliğiyle yarattığı büyüyü ve yüksek enerjisiyle nasıl dakikalarca ayakta alkışlandığını, hemen herkes görmeliydi.
Sonra da oturup düşünmeliydi kıskançlıkla;
Neden bizim devlet konservatuarlarımızdan da böyle yetenekli kızlarımız çıkmıyor acaba?
Yoksa yetenek var da, onu parlatacak prodüksiyonu yapmaktan mı aciziz?
Her neyse sonuçta bize bu güzelliği yaşatan İş Sanat'a fevkalade beğenilerimizi iletir, bu çeşitten konserlerin devamını rica eder, teşekkürlerimizi sunarız. Kabul buyursunlar efendim.