Allah şifasını versin, Oktay Akbal hastaneye kaldırılmış.
Yürekte bir 'cızz' daha... Bu arada kader mi dersiniz ne dersiniz, tam da 'Lavinia aşk değil, intikam şiiridir' başlıklı bir yazı okumaktayım...
'Lavinia, Özdemir Asaf gibi Oktay Akbal'ın da aşkıydı' bölümünü yeni bitirmişim...
Hatta ona Hisya dermiş.
Aslında o aşkların yaşandığı dönemlerin kalıntılarına yetişebildim ben. Edebiyat ve sanat dünyasının bu müthiş isimlerini babam Adnan Benk'in sohbet masalarında tanıdım.
Lavinia ise doğrudan yengemdi.
Dayım Muhlis'in karısı yani.
Oktay Akbal'ın akrabası olduğunu da bilirdik ama pek sözü edilmezdi nedense. Adnan Benk de dalgasını geçerdi zaten, "Kız Mevhibe sen ne canlar yakmıştın, şimdi kala kala bizim Muhlis'e kaldın' diyerek.
O da kıkırdardı, Lavinia'nın yorgun gülüşüyle...
Şimdi hiç biri yok, hepsi göçüp gitti.
Mevhibe, Muhlis, İlhan Selçuk, Özdemir Asaf, Adnan, Simin...
Geriye bir tek Oktay Akbal kaldı...
Bu yüzden diyorum ya, "Nereye usta, nedir bu telaş? Nasıl olsa bekliyorlar seni oralarda bir yerlerde, acele etmene gerek yok" diye.
* * *
BAKKALLARDAN SONRA SIRA SEMT PAZARLARINDA!
O ne gross marketler zincirleriyse artık, şimdi gözlerini semt pazarlarına diktiler.
Yılbaşı üstüydü, çam süsleyecekler benden lamba almamı istedi evdekiler. Önce semt pazarına gittim. Üç lira - beş lira...
Daha sonra yanındaki üç katlı zincire uğradım, aynısı 12 lira. Şunu demeye çalışıyorum, kadınlarımız pazardan sadece sebze meyve almıyor. Kabak soyucusundan, oğlana fanila bile buralardan temin ediliyor. Hem de üç kuruşa.
Hele de o pazarın kurulduğu gün!
İnanın çevresindeki bütün marketler bomboş.
Çünkü oradan aldığın taze soğan ertesi gün Allah'ın rahmetine kavuşuyor, pazarınkini haftaya da ye...
Bu arada elbette sakıncaları da var semt pazarlarının.
Bir kere ürün denetimi zor. Sonra sokaklara öyle gelişigüzel kuruluyor ki, özellikle İstanbul'da, bazı yollarımız hala Fatih Sultan'ın şehri aldığı günkü gibi. Bir giren bir daha çıkamıyor.
İşte bu sakıncalar göz önüne alınarak şimdi hepsini yok ediyorlar. Daha doğrusu, bugüne kadar belediye başkanlarının uhdesine verilen 'pazaryeri açma ve kaldırma' yetkisi, 15 Mart'ta yürürlüğe girecek 'Pazar Yerleri Yönetmeliği' ile sivil toplum kuruluşlarının da bulunduğu komisyona devrediliyor.
Uygulama yaklaşık 330 bin pazarcıyı ve 3 bin 150 belediyeyi etkileyecekmiş. Bir de benim gibi oraları dolaşmaktan, o sesleri ve o kokuları içine çekmekten mest olanları tabii.
Şimdi tek seçeneğimiz gross marketler...
Morgu andıran soğuğunda dolaş dur artık.
Sahi kına da satılıyor muydu buralarda?