Hemen söyleyeyim, bu konuyu -aynen bu görüşle üstelik- pek çok köşe yazarından okuyacaksınız.
Benim yazma amacım ise, sürekli 'etik'ten dem vurup, etik olmayan kararlara imza atan kurum ve kurumcularımıza bir tür isyan...
Evet Futbol Federasyonu şike konusunda sonunda 'beklenen' kararı verdi. Haktan hukuktan anlamaya gerek yok, gazetelerin spor sayfalarına şöyle yalapşap göz atan bir sade vatandaş bile bu sonucu bekliyordu zaten. Çünkü gizli olması gereken etik kurul kararı kaç günden beri o satırlardaydı. Hatta bazı köşe yazarları açık açık yazdılar "Ceza meza yok, hadi işinize bakın..." diye.
Ön hazırlık yapılmıştı. Hepimiz biliyorduk ki takımlar küme düşerse futbol ekonomisi çöker, hatta naklen yayın payları kesilirse bırakın Galatasaray'ı, en ücra Anadolu takımı bile bu işten etkilenir... Futbol ekonomisi için böyle bir karar felaket olur, falan filan... İşte bu yüzden, Federasyon 'ne şiş yansın ne kebap' kararını verdi. Olaya taraftar gözüyle bakarsanız bir kısım taraftar sevindi, diğer yarısı isyanda.
Yazarken sıkılıyorum ama formaları çıkarıp bir taraf olunacaksa, adaletin ve vicdanın taraftarı olmak gerekmez mi bu gibi durumlarda?
Federasyon başkanı Aydınlar diyor ki, "Soruşturmada gizlilik var, bize bütün kanıtlar ve dosyalar verilmedi!" Arkadaşım başından niye mızıklamadın da bu kadar bekledin o zaman? Bir de şu cümlesi var; "Savunma hakları olan insanların savunması yoktu, savunma almadan ceza veremeyiz!" Ay günaydınlar olsun... Sanki başından bilmiyordunuz bunu?
Vatandaşı en çok sinirlendiren tutum da bu işte; verilen karar ve söylemler hepsi insanı cahil yerine koyan safsatalar... Ama bunların içinde saç baş yolduracak olanı kuşkusuz başkanın; "Ya UEFA, Avrupa kupalarında sizin kararlarınızı göz ardı edip takımlara ceza verirse?" sorusuna verdiği cevap; "Bu bizim takımlarımızın sorunu...
Şike yapmış olan varsa, cezadan korkan varsa katılmasın Avrupa Kupası'na..."
Yani Fener veya Beşiktaş diyecekmiş ki, "Kusura bakmayın biz şike yaptıydık, maçlardan çekiliyoruz!" Sonra yandı gülüm keten helva. Beş yıl Türk Futbolu Avrupa'ya veda edecek... Ve biz dört beş sene kadar anamızın liginde oynarız artık... Ayrıca görürüz futbol ekonomisi neymiş?
Gelelim Tarkan'ın madalyonunun öbür yüzüne; Madem ki savcılık size eksik belge yolladı, madem ki suçlu suçsuz daha karar veremediniz, neden ve hangi hakla Aziz Yıldırım başta olmak üzere onca insanı Futbol Disiplin Kurulu'na sevk edilmesine karar verdiniz?
Belli ki bazı davalarda olduğu gibi burada da adli yargılama aylar sürecek ama biz önümüzdeki maçlara bakacağız...
Öte yanda ben hep merak edeceğim; "Bu federasyon ne işi yarar" diye.
* * *
PHOTOSHOP'LA UĞRAŞAMAZLARMIŞ!
Bilmem ne markası reklam yüzünü değiştirmiş! Ajda Pekkan yerine Seda Sayan olacakmış yeni yüzleri...
Gerekçelerine gelince, şöyle bir açıklama yapmış firma yetkilisi. Daha doğrusu yetkilinin nişanlısı hanım...
Çünkü yetkili, sık sık fikrini alırmış müstakbel zevcesinden. O da demiş ki bunun üzerine; "Hayatım, bu Ajda'nın fotoşop'luyla moto'şopuyla uğraşmayalım, doğal bir güzelliğe ve gençliğe sahip olan Seda'yı alalım reklamlarımıza!"
Sonra biraz daha açmış konuyu; "Bu bir çalışma stratejisidir. Esas olarak kadına hitap eden bir projede kadınların büyük bölümünün de sevgisini kazanmış olan 18'lik Seda Sayan'la çalışmak daha doğru bir tercihtir!"
18'liği ben uydurdum.
Ama 'gerekçeye' bakılırsa durum Seda açısından da öyle görünüyor.
Son olarak bir de Ajda Pekkan'ın nasıl bir tepki vereceği merak ediliyormuş! Ajda kibar kızdır, bu yüzden onun yerine cevabı ben vereyim; "Gökkuşağı da hayli eskidir ama neden renkleri hiç solmaz?"