Kameralar ona dönüyor...
İşte benim gençliğimin o en güzel kadını tüm zarafetiyle ekranlarda...
Biraz yaşlanmış tabii ama dimdik duruşu ve o gözleri hiç değişmemiş.
"Prendi questa mano, Zingara..." diyordu İva Zannicchi... 1969 yılıydı ve ben kim bilir yine kime aşıksam bu şarkıyı dinler Moda sokaklarına atardım kendimi.
İva da, şarkıyı Bobby Solo ile birlikte seslendirip Sanremo Müzik festivalinde almıştı soluğu. Tabii birinci olmuşlardı.
Sonra İva'ya Avrupa dar gelmiş, o muhteşem şarkılarıyla bu kez de Amerika'yı yıkıp geçirmişti...
Zingara şarkısının dünyayı salladığı yıllara İstanbul'a da gelmişti Zannicchi.
Milliyet'in ve Hey Dergisi'nin tıfıl muhabiri olan ben de onunla şehri dolaşmış, fotoğraflarını çekip hayatımın en mutlu günlerinden birini yaşamıştım. Malum Kapalıçarşı'ya gitmiştik önce... Sonra Topkapı Sarayı'nın koridorlarında elele olmasa bile yakın yakına durup gezinmiştik gün boyu... Ve nihayetinde bir yemek ısmarlamıştım ünlü Abdullah lokantasında... (Tabii patronum Ercüment Karacan'ın parasıyla.) 20'li yaşların ergenliği işte, o merdivenleri çıkarken ben de poposuna bakmıştım çaktırmadan. Söylemiş miydim, bir de yanımızda o dev gibi lanet kocası vardı.
İşin acı tarafı bu gün ne bir gazetenin, ne o büyük haber bültenlerinin ünlü anchormanlerinin benim fark ettiğim bu detayı hala görememiş olmaları...
Varsa yoksa "Berlusconi'nin kadın milletvekili programı terk etmedi" cümlesi.
Terk etmedi de, kadın herhangi biri değil ki; İva Zannicchi bu yahu... Hani bir zamanlar hepinizin Zingara'sı... Yani güzel 'çingenesi... Elinize böyle bir fırsat geçmişken neden dayamazsınız Zannicchi'nin en fıstık haliyle şarkı söylediği günleri ekrana. Kısacık bir San Remo görüntüsü harika olurdu.
Kusura bakma çatal karam, çingenem.
Bir daha sefere inşallah uyanır bizimkiler...