ARDA USKAN

ARDA USKAN

Tarihi 25 Ekim 2010

Uğur Dündar haklı...

Sizin telefon rehberleri nasıldır bilmem ama benimkinde bazı isimlerin başına kırmızı bir kalp çizerim.
Hani gerçek dostlarım bunlar demek için. Bu gün işte onlardan birini anlatacağım. O'nu tanıdığımda Turizm Bakanlığı'ndaki görevinden, 'ismi rüşvete karıştığı için el çektirilmiş' üst düzey ama eski bir bürokrattı. Daha sonra Yargıtay'da 1500 adet imzası bulunan dosyası incelenmiş ve tek bir 'hatası' bulunamamıştı. Peki koltuğuna döndü mü? Hayır, artık gönlü kırılmıştı bir kere...
***

Yargıtay'daki rüşvet skandalıyla ilgili Uğur Dündar geçen gece bir yorum yaptı ekranlarda ve bana, sözünü ettiğim bu dostun başına gelenleri hatırlattı. Dündar dedi ki özetle; "Bazen kurumların alt kademelerinde öyle 'alışverişler' olur ki, suçlanan üst düzeyin ruhu bile duymaz. Ama rüşveti alan 'başımızdaki adam istiyor' diye alır parayı. Bu yüzden bu olay çok yönlü incelenmeli.
Boş yere masum insanları töhmet altında bırakmayalım!"
Dedim ya, bizim dostun adı da yıllar önce bu şekilde karışmıştı rüşvete. Ama daha öncesinde kendisi bizzat yakalamıştı böyle bir rüşvet olayını. Bulunduğu mevkii itibarıyla 'ülkenin dört bir yanında açılacak trilyonluk turizm tesislerine 'olabilir-olmaz' imzasını atmaya yetkiliydi! Günlerden bir gün bir telefon aldı dürüst bir girişimciden. Adam ağlamaklı; "Sayın bürokratım, tatil köyü projemin en ufak bir eksiği yok, neden bekletiyorsunuz hala? diye soruyordu haklı olarak.
Hemen indi bir kat alta ve bu işlerde dosyaları düzenleyen, 'yardımcısının' masasını talan etti. Ve alttaki bir sepette 'bekletilen' dosyalar arasında buldu tüm o dokümanı...
***

Hayatında bir kez, Pamukkale travertenlerinde topuklu ayakkabısıyla dolaşan ve kendisine 'ne karışıyorsunuz bana, delinirse delinir' diyen bir turiste tokat atmıştı.
İkinci ve sonuncusu da 'yardımcısının' suratına indi.
Sonradan anlaşılmış ki bu görevli arkadaş, bütün girişimcilerle tek tek pazarlığa oturuyor ve "Bürokratım şu kadar istiyor projeyi geçirmek için, eh bana da ne verirseniz! Tabii kendisi bizzat alamaz, bana vereceksiniz parayı" diyor.
***

O yardımcı bu gün jiplerle geziyor. Dostum ise, geçen gün annesinin sıhhatini sormak için aradığımda belediye otobüsündeydi; "Şimdi konuşamıyorum, omzumda adamlar asılı eve gidince ben arayayım!"dedi. Adını söylemedim ama kendisi bir kadın. Daha doğrusu 'hanımefendi' sözcüğünün anlam karşılığı. 55 yaşlarında ve bekar. 35 yıllık hizmeti sırasında evliliğe fırsat bulamamış. Adını aile dostları İsmet İnönü koymuş.
Hala çocukluğundaki-kim bilir kaç kez yüzü değiştirilenberjerlerin üzerinde oturuyorlar. Tek bir evleri var Ankara'nın en uzak semtinde.
Onu da babadan kalan minik daireyi satıp almışlar ana-kız.
Antalyalı otel patronlarından bizzat kulaklarımla duyduğum hakkındaki sözler ise şöyle; "Değil tesislerimizde ailecek gelip kalmak, bir çayımızı bile içmemiştir. Bakanlığın en dürüst yöneticilerinden biriydi, yazık oldu!"
***

Geçen gece rüşvet konusunda bizi uyaran Uğur Dündar'dı ama bu dostumuzun hakkında soruşturma başlatılmasına neden olan da yine bir gazeteciydi. Bir kumarhane kralının defterinde, sadece onun baş harflerini anımsatan bir ibare ve yanında 30 mu 300 mü hatırlamıyorum cüzi bir miktar yazıyordu! Oysa o günlerde bu dostumun herhangi bir tesisin açılması için vereceği imza karşılığında, istese para valizle konabilirdi masasına. (İşinden el çektirme operasyonunun altında yatan ise öyle aldığı bir kutu çikolata filan değil elbette. Türkiye halk plajlarının bir tek elde toplanmasına yaptığı itiraz ve basit bir ayak kaydırma harekatı sadece.) Bu yüzden Dündar'a kulak verelim; bu işlerin gerçek suçluları sanılanın aksine başkaları olabilir ve belki de 'nedenler' çok daha farklıdır.