İlk sivil emeklilik sisteminin temellerini 15. yüzyılda attılar! Meğer dünyada kimsede yokken Osmanlı'da ilk kez...

Osmanlı İmparatorluğu'nun zengin tarihinde emeklilik kavramı özel bir öneme sahipti. Dünya genelinde sivil kamu görevlilerine yönelik emeklilik sistemlerinin İngiltere'de 17. yüzyılın sonlarında başladığına dair bilgiler bulunsa da Osmanlı İmparatorluğu'nda askerler ve kamu görevlileri için erken dönemlerden itibaren emeklilik uygulamaları mevcuttu.

Giriş Tarihi 25 Ekim 2023, 15:02 Güncelleme 25 Ekim 2023, 15:02
İlk sivil emeklilik sisteminin temellerini 15. yüzyılda attılar! Meğer dünyada kimsede yokken Osmanlı’da ilk kez...

İÇİNDEKİLER

Osmanlı İmparatorluğu'nda emeklilikle ilgili terim olarak "tekaüt" kullanılırdı. Bu kelime "kuud" kelimesinden türetilmiş olup "artık ilgilenmemek" anlamına gelir. Emeklilik hakkı elde eden kişilere ise "mütekait" denirdi. Mehmet İpşirli ve Abdullah Martal'ın araştırmaları, Osmanlı dönemindeki emeklilik sistemi hakkında önemli bilgilere ulaşmamıza yardımcı olmuştur.

Osmanlı memur ve bürokratları, başka bir göreve atanmadıkları veya yaşlılık ve hastalık gibi nedenlerle emekli olmadıkları sürece devlet dairelerinde çalışmaya devam ederlerdi.

16. yüzyılda 95 yaşında hala görevde olan bir memur örneği bu dönemin çalışma kültürünü gözler önüne serer. Bazı kişiler, yaşlılık veya hastalık gibi nedenlerle vazifelerini yerine getiremediklerinde, mevcut gelirlerinin bir kısmı kendilerine ihsan edilerek geçimlerini sağlama imkanına kavuşurlardı.

Emeklilik Hakları ve Ödenekler

Osmanlı İmparatorluğu'nda emeklilik hakkı kazanan üst düzey kamu görevlileri için ne kadar bir gelirle emekli olacaklarına dair kanunnameler bulunmaktaydı. 15. yüzyılın ikinci yarısına ait Fatih Kanunnamesi, bu konuda ilk kaynaklardan biri olarak önem taşır. Kanunnamelere göre, veziriazamlar yıllık 150 bin, beylerbeyiler 100 bin, defterdarlar 80 bin, sancakbeyleri ise 60 bin akçelik has ve zeametlerle emekli edilirdi.

Kanuni'nin veziriazamlarından Lütfi Paşa, "Asafname" isimli eserinde beylerbeyilerin günlük 150, kazaskerlerin 120, İstanbul kadısının 100, Edirne ve Bursa kadılarının 90'ar, diğer önemli şehirlerin kadılarının 80'er, vezirlerin 200'er, sancakbeylerinin 70'er akçe yevmiyeyle emekli olduklarını aktarır.

Emeklilik ödenekleri hazineden verilmek yerine diğer kaynaklardan tahsis edilirdi. Has tahsis ile emeklilik verilecekse, vezirlere 120 bin, beylerbeyilere 80 bin, defterdarlara 60 bin, sancakbeylerine ise 50 bin akçe hasların verilmesi kanunlarda yer almaktaydı.

İlmiye Mensupları ve Emeklilik

İlmiye mensuplarından emekli olanlara ise belirli bir miktar yevmiye (günlük maaş) veya daha yaygın olarak bir yerin geliri arpalık olarak tahsis edilirdi. Örneğin 16. yüzyılda şeyhülislamların günlük 200 akçe yevmiye ile emekli oldukları bilinmektedir. Tanzimat döneminden sonra ise şeyhülislamlara arpalık yerine maaş bağlanmıştır. Günlük maaşı 572 akçe olan Rumeli kazaskeri ve 562 akçe olan Anadolu kazaskeri ise günlük 250 akçe yevmiye ile emekli olurlardı.