Akbelen'de 'devreye giren el'! Bir provokasyonun perde arkası: Berat Albayrak yıllar öncesinden bugünleri işaret etmişti

Muğla'nın Milas ilçesine bağlı İkizköy'de iki termik santral için hazırlıkları sürdürülen maden ocağını durdurmak isteyen provokatörler, yaptıkları eylemlerle güvenlik güçleriyle karşı karşıya gelmekten çekinmedi. Yerli ve milli enerjinin mihenk taşı olan madencilik faaliyetleri, Türkiye'de sözde çevrecilerin ve muhalefetin engelleme çabalarıyla karşı karşıya kalıyor. 'Tam bağımsız enerji' politikasına yönelik engelleme çabalarıyla ilgili Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör köşesinde çarpıcı bir değerlendirmede bulunarak 'bütün organizasyonun tesadüf olamayacağını' belirterek 'görünmez bir el'in yine devrede olduğunu belirtti. Güngör, eski Enerji ve Tabii Kaynakları Berat Albayrak'ın, "Nedense bu yapıların ithal kömür eylemi yaptıklarını hiç görmedik." sözlerine hatırlamada bulundu.

Giriş Tarihi 09 Ağustos 2023, 09:42 Güncelleme 09 Ağustos 2023, 18:00
Akbelen’de ’devreye giren el’! Bir provokasyonun perde arkası: Berat Albayrak yıllar öncesinden bugünleri işaret etmişti

İÇİNDEKİLER

Tam bağımsız enerji politikalarını hayata geçirebilmek adına madencilik sahasında projelerini hızlandıran Türkiye, her seferinde takoz muhalefetin provokatif saldırılarıyla mücadele ediyor. Son olarak Akbelen'de meydana gelen olaylar, bir kez daha enerji alanında 'görünmez' güçlerin kirli çalışmalarını hatırlattı. Gezi'den bu yana değişmeyen saldırıların ardından akıllara eski Enerji ve Tabii Kaynakları Berat Albayrak'ın değerlendirmesi geldi.

"BİR EL HEP DEVREDE"
Albayrak kaleme aldığı 'Burası Çok Önemli' kitabında, "Bir el, Türkiye kendi kömürünü kullanmasın diye hep devrede. Bu maden meselesinde de böyle. "Çevreci" olarak nitelendirilen bazı yapılar, kömür meselesinde sürekli olumsuz gündem yaparak bizi buradan geri durmaya ve itmeye çalıştı. Fakat ne hikmetse biz bu yapıların ithal kömüre karşı eylem yaptıklarını hiç görmedik" ifadelerini kullanmıştı.

Albayrak paragrafı,"İçimizde kalan ukde, kömürümüzün önemini insanımıza tam manasıyla anlatamamak oldu. Ama bu kaynağı, bir daha kullanılmamak üzere toprak altında bırakmayacağımıza inanıyorum. Sonuç itibarıyla bu ve benzeri politikalar ile 2018 yılında kamu ve özel sektör birlikte 100 milyon tonun üzerinde yerli kömür üretimiyle Cumhuriyet tarihi rekorunu kırdık. 2015 yılında %14 seviyelerinde olan yerli kömürün elektrik üretimindeki payını %17-18 seviyelerine çıkardık." sözleriyle tamamladı.

PROVOKASYONUN MERKEZİNDE CHP
Kamuoyunu manipüle etmek için fırsat kollayan Cumhuriyet Halk Partisi ve yandaşları bu kez 'Akbelen' üzerinden devreye girdi.

Muğla Milas'ta 1980'lerden bu yana yerli linyitten elektrik üreten Yeniköy Kemerköy termik santrallerinin maden sahasının genişletilme kararı sonrası sözde çevreci argümanlarla eyleme başlayan CHP yandaşlarına CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da eşlik etti.

Yaşadığı seçim hezimetini ve partisindeki 'değişim' kavgasını perdelemek için bölgeye giden Kemal Kılıçdaroğlu yanına CHP Grup Başkanı Özgür Özel ve milletvekillerini de aldı.

KILIÇDAROĞLU PROVOKASYONU KÖRÜKLEDİ
Termik santrali protesto eden CHP yandaşlarıyla buluşan Kılıçdaroğlu, "Sizi ve verdiğini mücadeleyi takip ediyorum. Buraya geliş nedenim davayı yeni öğrendiğim için değil, sizin derdinizi anlatmanıza imkan tanımak için. Benim Ankara'da konuşmamın bir önemi yok, sizin burada konuşmanız önemli, sizin derdinizi anlatmanız önemli. Çünkü derdi yaşayan sizlersiniz, sorunu yaşayan sizsiniz, mağdur olan sizsiniz" iddiasında bulundu.

Sözde çevrecilik nutukları atan Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
"Bu ağaç, bu çam sadece sizin ağacınız değil, 85 milyonun ağacıdır bu ağaç... Bu ağacın ömrü bizden çok daha fazladır. Ama bu ülkede ormanda ne olduğunu, ormanda yaşamanın ne olduğunu, ekosistemi, bütün bunların hepsini bilen birisiyim. Ağacı kestiğinizde suyu kesmiş olursunuz. Ağacı kestiğinizde tabiatı öldürmüş olursunuz. Ağacı kestiğinizde oksijeni bitirmiş olursunuz. Bütün dünya bunu biliyor ama bir avuç çete bunu bilmiyor."

TESADÜF OLAMAZ!
Yaşanan provokasyonu köşe yazısında değerlendiren Sabah gazetesi yazarı Dilek Güngör, bu 'organizasyonun' tesadüf olamayacağını belirterek kasıtlı engelleme çabasına dikkat çekti. Provokasyona ilişkin 'görünmez el' uyarısında bulunan Güngör, eski Enerji ve Tabii Kaynakları Berat Albayrak'ın sözlerine göndermede bulundu.

Güngör'ün yazısından önemli bölümler şu şekilde:
Son günlerin en çok konuşulan meselesi Akbelen...
Aslında bölgede neredeyse 4 yıldır Yeniköy-Kemerköy Santrali'ne karşı bir direniş vardı. Ama nasıl olduysa son bir haftadır muhalefinden fondaşına, terör örgütlerinden candaşına kadar herkes işin içine girdi. Başrolü, kimin fonladığı (!) belli olmayan çevre örgütleri kaptı.

Hatta dün CHP'nin önerisi üzerine Meclis Genel Kurulu olağanüstü toplandı. Kemal Kılıçdaroğlu grup toplantısında Akbelen Ormanı için direnen İkizköylüleri getirdi. İkizköylüler diğer partileri de ziyaret etti.

Bu kadar organizasyon herhalde tesadüf olamaz!

YENİ GEZİ KALKIŞMASI
Elbette yöre halkının samimi mücadelesine diyecek lafım yok...
Fakat buradan Gezi kalkışması çıkarmak isteyen marjinal örgütlere, ithal kömür lobilerinin fonladığı kesimlere karşı da uyanık olmak gerekiyor.
Niye mi böyle diyorum...

REKOR BEDELLE ÖZELLEŞTİRME
Esasında bunu anlatmak için belki de Yeniköy ve Kemerköy santrallerinin hikâyesine baştan başlamak gerekiyor. İki santralin kuruluşu çok eskiye gidiyor. 1970'lere... O tarihte Türkiye'de ne kömür ne doğalgaz ne yenilenebilir enerji kaynakları var. Evdeki elektrik fuel-oilden ya da motorinden, hidroelektrikten sağlanıyor. 1973'te Arap-İsrail savaşı sonrası petrol fiyatları yükselince, bu ürünleri ithal eden Türkiye büyük bir enerji krizine giriyor.

Arkasından siyasi ve toplumsal olaylar... Ve o dönemde yerli kömür rezervlerini seferber ediyor. Soma, Afşin-Elbistan, Yatağan, Çayırhan ve Yeniköy Santrali gibi birçok santral kuruluyor. 1994'lerde ise Kemerköy Santrali... Devlet iki santrali de 20 yıldan fazla çalıştırıyor. O dönemde ithal kaynak bağımlılığı yüzde 20'lere kadar düşüyor. Bu durum ekonomiye de olumlu yansıyor. 2014'te ise iki santral de özelleştiriliyor. Hem de rekor bir bedelle...

15 BİN KİŞİNİN GEÇİNİYOR
Bugün yerli kaynaklardan elektrik üretiminin yüzde 60'a yaklaştığı Türkiye'de, kritik tesislerin başında geliyor Yeniköy- Kemerköy Termik Santralleri... Her gün 2 milyon hanenin elektrik ihtiyacına denk gelen üretim yapılıyor. Her 40 haneden 1'nin elektriği bu iki santralde üretiliyor.

Büyük çoğunluğu bölge halkından oluşan 3 bin 100 kişi istihdam ediliyor. Dolaylı 15 bin kişinin geçimi sağlanıyor. Üretim yüzde 100 yerli kömürle yapılıyor. (Bu sayede geçen yıl 1 milyar dolarlık kaynak yurt içinde kaldı) Türkiye'nin elektrik üretiminin yüzde 2.5'i, Güney Ege'nin ise yaklaşık yüzde 62'si buradan karşılanıyor.

Daha önce bölgeye gittim. Kömür üretiminin sona erdiği maden sahaları rehabilite edilip ağaçlandırılıyor. Zeytin ağaçları verim kaybına uğramadan taşınıp tarımsal üretime kazandırılıyor.

Velhasıl, 'kapansın' denilemeyecek kadar büyük bir işlevi var. Üstelik de yerli kaynak...

CHP'YE SORULAR
Diyeceksiniz ki, bunları eylem yapan sözde çevreciler, oraya üşüşen muhalefet partileri bilmiyor mu?

Bal gibi biliyorlar.

O yüzden CHP'ye şu soruyu sormak istiyorum.
Santral bugün kapansa ve bölgede elektrik kesilse ne olacak?
Siz iktidara gelseydiniz bu santrali kapatır mıydınız?
Eğer 'kapatırdık' diyorsanız elektriği nereden sağlamayı planlıyordunuz?

ALBAYRAK'IN SÖZLERİ
Bu sorulara samimi yanıt verebileceklerini zannetmiyorum.

Fakat şunu iyi biliyorum,
Bir kesim uluslararası işbirlikçileriyle Türkiye'deki her tür yerlileşme hamlesine karşı... Yerli kömür stratejisini çizen dönemin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın 'Burası çok önemli' kitabında dediği gibi; "Bir el Türkiye kendi kömürünü kullanmasın diye hep devrede... Nedense bu yapıların ithal kömür eylemi yaptıklarını hiç görmedik."

TAKVİM UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN