Olaydan sonra gözaltındayken kötü muameleye uğradığını, baskı altında ifade verdiğini, medyanın olayı farklı yansıttığını iddia eden Hikmet, "Yaptığım doğru değil ama hala bunu nasıl yaptığıma inanamıyorum. Olay gününden itibaren ifademi değiştirmek istedim ama türlü sebeplerle değiştiremedim." diye konuştu.
Savunmasında maktuleyi üniversiteye başlamasının ardından tanıdığını, bir süre sonra duygusal ilişkileri olduğunu, maktulenin bunun okulda bilinmesini istemediğini iddia eden Hikmet, 6 ay sonunda maktuleden ayrıldığını ve bunun üzerine ondan baskı gördüğünü öne sürdü.
Ceren Damar Şenel'in sınavlarda herkesin kopya çektiğini gördüğü halde sadece kendisini yakaladığını söyleyen Hikmet, olay günkü sınava ilişkin, "Herkes kopya hazırladı. Bende de vardı." dedi.
Kopyaları maktuleye göstererek, müsamahalı davranmasını istediğini savunan Hikmet, "Sınavda kopyayı çıkarıp çekmeye başladım. Aniden yanıma gelerek kağıdımı ve kopyalarımı aldı." diye konuştu.
Sonrasında maktulenin "intikamını aldığına, mezuniyeti unutması gerektiğine, annesine de FETÖ'den işlem yaptırdığına" ilişkin sözler söylediğini iddia eden Hikmet, "FETÖ ile ilişkimiz yok. Özellikle annem hakkında söylediklerini unutamadım. Annem bir iftira sonucu görevden alınmıştır." ifadesini kullandı.
Kopya çekerken yakalanmasının ardından konuştuğu arkadaşının, "Bunlar benim başıma gelse onu öldürürüm" sözlerinin de kendisini tahrik ettiğini söyleyen Hikmet, eve giderek babasının silahını aldığını anlattı.
Okula döndükten sonra maktuleyle karşılaştığını, ona "annesine FETÖ ile ilgili iftira atılmasında ilgisi olup olmadığını" sorduğunu kaydeden Hikmet, maktulenin, "Evet var. Sana daha kötüsünü yapacağım." dediğini öne sürdü.
Hikmet, akşam saatlerinde maktulenin odasına gittiğini ifade ederek, şu savunmayı yaptı:
"Bana, 'Hasan, annenin FETÖ'den ihracıyla ilgim yok. Eşim Levent'in işidir' dedi. Eşiyle tanışmıyordum. 'Senin hiç onurun, gururun yok mu?' dedim. Bana bağırdı, 'Aileni de seni de harcayacağım' dedi, yüzüme tükürdü, tokat attı. Ceren'i bıçakla yaraladım. Daha sonra silahı kafama dayadım, ateş edeceğim sırada odaya birkaç kişi girdi. Kapıya bakarken silah ateş aldı. Cinnet getirdim, olayın vahametiyle korkup kaçtım. Arabama binmeden intihar mektubunun bir kısmını zaten yazmıştım. Annemi aradım, 'Hakkını helal et' dedim. Annem intihardan vazgeçirdi. Olayda kullandığım bıçağı her zaman yanımda taşırdım. Silahı ise intihar etmek amacıyla yanıma almıştım."
BABA DAMAR SAVUNMA İÇİN "SENARYO" DEDİ
Sonrasında beyanı alınan maktulenin babası Mustafa Damar, sanığın savunmasından "senaryo" diye bahsetti. Kızının çok değerli bir evlat ve bilim kadını olduğunu söyleyen Damar, olayın ardından polisin yürüttüğü soruşturmaya yönelik eleştirilerde bulundu.
Sanığın anne ve babasının olaydan sonra emniyette rahatça davrandıklarını savunan Damar, sanığın olay günü kullandığı ve savcının aranması talimatı verdiği otomobilin aranmadan sanığın annesince "kaçırıldığını" ve tutanakla alındığı söylenen cep telefonunun olay gecesi farklı yerlerden sinyal verdiğini öne sürdü.
Damar, "Bir gün sonra intihar mektubu torpido gözünden çıkıyor. İntihar mektubunda 'Bilerek, isteyerek öldürmedim, o anki sinirlerimle oldu' yazıyor. Olaydan önce intihar notu yazıyorsun. Nasıl biliyorsun isteyerek öldürmediğini?" diye konuştu.
Sanık Hikmet'e, "Sen kimsin? Kızımın odasına görevi dolayısıyla zorunlu olarak giren birisin" diyen Damar, "Anne 2016'da FETÖ'den ihraç ediliyor. Kızım FETÖ'den polis ihraç ettirmiş. Savunma hakkı kutsal ama 4 ay sonra tüm Türkiye'nin bildiği bir insana iftira atmak, artık insanlığın en alçak seviyesidir." dedi.
"ACIM MEZARA GİDECEK"
Anne Feyzan Feyzan Damar ise "(Sanığın) Annesini ve babasını göremedim. Görseydim, 'Helal olsun' size diyecektim. Davacıyım ama önce 40 katır, sonra 40 satır verilsin, ardından da cımbızla eti yolunsun. Benim içimdeki acı benimle mezara gidecek. Ölmüş insanın arkasından yaptığı saygısızlık, iftiralar, onun haysiyetsiz olduğunu gösteriyor. Benim kızım süt kadar temizdi. Çok güzel senaryo, çok güzel Türk filmi olur." diye konuştu.
Maktulenin eşi Levent Şenel de şunları söyledi:
"Eşim karşıma çıktığında kendi kendime 'Bu dünyada çok az mucize var ama Allah'ın bir mucizesi de bana geldi' dedim. 2018'de hayatlarımızı birleştirdik. Ceren bana sayısız mutluluğu yaşattı. Bugün bile eşime duyduğum aşk, sevgi, saygı ve güven devam etmektedir. Sanık, kendisinden biyolojik olarak güçsüz bir insana sırtından saldırıyor. Ağzından çıkanlar, şahsım nezdinde hiçbir kıymet taşımamaktadır. Söyledikleri tamamen yalandan ve iftiradan ibarettir. Ceren Hoca'nın hayalleri vardı, doktorasını bitirmek, çocuk sahibi olmak, bu ülkeye bilim kadını olarak hizmet etmek, haysiyetli öğrenciler yetiştirmek, haysiyetli… Ceren, bu zatın yaptığı kopya işlemini görmezden gelebilirdi, hayatına devam ederdi ve hayallerini yaşardı ya da işini ve vazifesini yapardı. Ceren hayatına mal olmasına rağmen ikincisini seçti. Canını vererek, son dersini Türkiye'ye vermiştir."
Şenel, sanık Hikmet'e, "Yargıyı yanıltamayacağın gibi son nefesini verdiğinde Allah'ı da yanıltamayacaksın. Ahirette seni ilk kimin karşılayacağını biliyorsun. Ceren Damar Şenel orada seni bekliyor olacak" dedi ve sanığın en ağır şekilde cezalandırılmasını istedi.