Mal ve servet imtihan aracıdır

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 10 Mayıs 2019 Güncelleme 10 Mayıs 2019, 07:59
Mal ve servet imtihan aracıdır

İÇİNDEKİLER

Yüce Allah, Kur'an'da birçok yerde, verdiği nimete şükredenlere daha fazla nimet vereceğini, nankörlük edenleri de cezalandıracağını haber vermiştir. Kalem Suresi'nin 17-33. ayetlerinde geçmişte yaşanmış bir bahçe olayı örnek gösterilir ve Allah'ın verdiği nimetlere şükretmeyen Mekke müşrikleri uyarılır. Rivayete göre geçmişte dindar bir kişinin her türlü meyve, ekin ve hurma ağaçları bulunan bir bahçesi vardı. Hasat zamanı geldiğinde fakirleri çağırır, bahçenin ürünlerinden onlara ikramda bulunurdu. Adam ölünce oğulları, aile fertlerinin çokluğunu ileri sürerek yoksulların payını kesmek istediler.

BAHÇEYİ SARIVERDİ
Onların başına gelen olaylar Kalem Suresi'nde şu şekilde ifade ediliyor: "Biz, vakti ile 'bahçe sahiplerini' sınadığımız gibi bunları da sınadık. Hani onlar sabah olurken kimse görmeden onun mahsullerini toplayacaklarına yemin etmişlerdi. Onlar istisna etmiyorlardı". (ayet 17-18). Bahçenin meyvelerini sabah erkenden devşirme ve yoksullara da bir şey bırakmama önerisi etrafında görüş birliğine varmışlardı. Bunun üzerine yemin etmiş, niyetlerini açıkça ortaya koymuşlardı. Kararlaştırdıkları bu kötülüğü nasıl gerçekleştireceklerini geceden tasarlamışlardı. Allah, onların tasarladıklarından farklı şeyler tasarlıyor. Hiç kuşkusuz bu, onların nimetten dolayı şımarmak, iyiliğe engel olmak yoksulun belirlenmiş payına el koymak gibi geceden tasarladıklarını planın karşılığıdır. Diğere tarafta ise, gizliden gizliye onlara bir sürpriz hazırlanıyor. "Ancak onlar uyurken Rabbinin katından gönderilen bir salgın o bahçeyi sarıvermişti de, bahçe simsiyah olmuştu" (ayet 19-20). Onlar gece kararlaştırdıkları gibi sabah erkenden uyanmışlar. Verdikleri kararı uygulamak için birbirlerine sesleniyorlar: "Sabahleyin birbirlerine seslendiler. 'Haydi ürünleri toplayacaksınız erkenden ekininize gidin'. (ayet 22). Geceden verdikleri kararı birbirlerine hatırlatıyor, birbirlerine tavsiyede bulunuyor, bu kararı uygulamaya birbirlerini teşvik ediyorlar. Sonra surenin akışı onları alaya alma hususunda bir adım daha atıyor ve onları yürürken gizli gizli konuşurken, planlarını iyice sağlamlaştırırken, bütün ürünlere el koymaya, yoksullara paylarından yoksun bırakmaya ilişkin kararlarını iyice pekiştirirken tasvir ediyor: "Derken yürüdüler ve şöyle fısıldaşıyorlardı: Sakın bugün hiçbir yoksul bahçeye girip yanınıza sokulmasın." (ayet 23-24). Ayetlerin akışı hala geceleyin gizli planlar kuran bu adamlarla alay etmeyi sürdürüyor: "Ürünleri toplayacaklarından emin olarak erkenden gittiler." (ayet 25). Evet onlar, yoksulların payını engelleyebilirler, onları yoksun bırakabilirler ama aslında kendilerini yoksun bırakmış oluyorlardı. İşte şimdi bir sürprizle karşılaşıyorlar. Burada onların şaşkına döndüklerini, afallayıp kaldıklarını görüyoruz: "Fakat bahçeyi görünce 'Herhalde biz yolu şaşırdık' dediler." (ayet 26). Burası bizim meyve yüklü bahçemiz olamaz. Mutlaka yolumuzu şaşırmışız. Fakat dönüşü iyice kontrol ediyorlar ve "Hayır, doğrusu biz mahrum bırakıldık." (ayet 27) diyorlar.

BİR DUA
"Allah'ım! Kalplerimizi birleştir, aramızı ıslah et, bize kurtuluş yollarını göster, bizi karanlıklardan aydınlığa çıkar, bizi açık ve gizli tüm türlü çirkinliklerden uzaklaştır. Bize kulaklarımızı, gözlerimizi, kalplerimizi, eşlerimizi ve neslimizi mübarek eyle."

BİR HADİS
"Öyle insanlar vardır ki (adeta) hayrın anahtarları, şerrin sürgüleri gibidir. Kimisi de şerrin anahtarları ve hayrın sürgüleri gibidir. Ne mutlu! Yüce Allah'ın, hayrın anahtarlarını ellerine verdiği o kimselere! Ve yazıklar olsun Yüce Allah'ın şerrin anahtarlarını ellerine verdiği o kimselere!" (İbn Mace, Sünnet, 19)

PROF. DR. ALİ KÖSE