Etten ekmeğe, tavuktan yumurtaya kadar soframızdaki her üründe yapılan hileler hayatımızı tehdit ediyor. Dr. Mustafa Nafiz Karagözoğlu
daha çok kazanç uğruna canımızı hiçe sayan sahtekarları ve yaptıkları hileleri TAKVİM okurları için anlatıyor. Bugünkü yazı dizimizin ilk bölümünde özellikle merdivenaltı üretimi yapılan süt, yoğurt ve peynirdeki oyun gözler önüne seriliyor...
Sütü soframıza getirmek için çalışanlar bilgisiz ve kötü niyetli olurlarsa bembeyaz süt kapkara hatıralara yol açar. Burada
hijyen, hayvan sağlığı, toplama, depolama, taşıma, paketleme, pazarlama kurallarına ve kanunlarına uyulmazsa acı son kaçınılmaz olur.
Süt sağılırken eliniz veya makineniz temiz değilse süte bulaşan bakteriler, virüsler kolayca çoğalabilir. Hijyen kurallarına uyulmazsa
koliform basiller, tüberküloz, şarbon, bruselloz, kuduz başta olmak üzere birçok mikroorganizma
süt yolu ile insanlara geçer. Ve tabii ki geçtiği bedenin hassasiyetlerine, bağışıklık sistemlerine göre
ishalden ölüme kadar birçok sorunlara yol açar.
ANTİBİYOTİK VERİLİYOR
Daha çok süt alabilmek için hayvanlara
büyüme hormonu veriyorlar. Bu hayvanların sütlerinde insülin benzeri büyüme faktörü denilen bir madde gereğinden fazla oluşabiliyor.
Bu madde kansere yol açıyor. Hormon verilen hayvanlarda meme iltihabının fazla görünmesine bağlı antibiyotik kullanılıyor. Ayrıca hayvanların beslenmesinde kullanılan
genetiği değiştirilmiş yem ve katkılar da sağlığımızı vuruyor.
Süt verimliliğini arttırmak adına kullanılan antibiyotik,
insan vücudunda antibiyotik direncine yol açıyor. Bu da tekrarlayan enfeksiyonlara bağlı kitlesel ölümler anlamına geliyor.
Satış ömrünü tamamlamış sütler yeniden şişelenip tazeymiş gibi satışa çıkarılıyor.
K
ıvam ve dayanıklılık arttırıcı kimyasallar kullanılıyor.
G
erçek olmayan sütler
erkeklerde kısırlığa, kemik, beyin, akciğer hastalıklarına, böbrek yetmezliğine kadar çeşitli organ ve sistemleri olumsuz etkiliyor. Öyle ki, bir ömür boyu devam edebilecek hastalıklara yol açıyor...
İÇİNDE MELAMİN BİLE VAR
Küflenmiş yoğurtlar toplandıktan sonra ayran olarak değerlendiriliyor. Yine çeşitli katkı-koruyucu maddeler ve kıvam arttırıcılarla karıştırılarak satışa sunuluyor. Yoğurda
jelatin, pektin, modifiye nişasta, karboksi metil selüloz, karragenan alginat, buğday veya mısır nişastası, soya proteini, sakızlar gibi envai çeşit katkı maddesi katılıyor. Kağıt ve
patlayıcıda kullanılan selüloz da yoğurda konuluyor. Sütteki proteini yüksek göstermek için zamk ve plastik yapımında kullanılan melamin ilave ediliyor. Streç filmde kullanılan bir toz yoğurdu katılaştırmak için kullanılıyor. Ayrıca mumda kullanılan petrolün yan ürünü parafin de yoğurda katılıyor.
ESKİ PEYNİRLER PAKETLENİYOR
Çiğ, pastörize ya da 72 derecede 2 dakika ısıtılmış sütlerin peynir mayası veya organik zararsız bir asit ile pıhtılaştırılıp işlenmesi ve belli bir olgunlaşma süresi geçirmesi sonucunda elde edilen tadı, kokusu ve kıvamı kendine özgü bir süt ürünüdür peynir. Ancak
yediğimiz peynirlerin hepsi gerçek değildir. Tarihi geçmiş peynirlerden yeni ürün yapılıyor. İçine katkı maddeleri katılıyor. Kıvam ve tat artırıcılar da hastalıklara davetiye çıkartıyor.
MEYVELİ YOĞURT MASUM DEĞİL
Çocuklara yedirdiğiniz meyveli yoğurtlar da katkı maddesi deposu. Kullanılan kimyasallar yüzünden
hücre DNA'sı bozuluyor. Meyveli yoğurtlara renk veren E-102 Tartrazin maddesinin astım, migren ve deride döküntüler yaptığı biliniyor. Bu ve benzeri maddeler sadece süt ve süt ürünlerinde değil hazır çorba, et-tavuk bulyon gibi ürünlerde de kullanılıyor.
HAZIRLAYAN: HÜLYA BALCI