Avcı: Milli Takım'dan teklif aldım ama...

Benim içimde hiç büyümeyen duygusal bir çocuk var. Bu çocuksu ruhumu kaybetmenin beni her zaman mutsuz edeceğini biliyorum.. Futbola hayatımı verdim. Bu kadar rekabetin olduğu bir yerde bu sevgiyi yakalayabiliyorsak, futbolun bana verdiği şey çok değerlidir

Ben çocukları seveni de gözünden tanırım, çocukları harcadıkları değerlerin hesabına yazanları da. O yüzden Abdullah Avcı'ya yakıştırdım kimsesiz çocukları sevindirmeyi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı işbirliğindeki Mutlu Yuva Mutlu Yaşam Derneği'nin Başakşehir'deki evlerinden birine gittik. Abdullah Avcı gelmeden önce yüreğiyle bölüştürmüştü hazırladığı hediyeleri, sonra gözleriyle bölüştürdü. 12 kişilik mutluluk sofrası. O çocukların Abdullah Avcı'nın boynuna sarılırken gördüğüm manzara, sevginin yürekle çizilmiş muhteşem tablosu gibiydi. Çocuklara "size geri döneceğim çocuklar" sözünü verirken Abdullah Avcı'nın yüzüne baktım, sonsuz bir huzur vardı, sevgisi zaten dağlar kadardı.

İÇİMDE DUYGUSAL BİR ÇOCUK VAR
Evden ayrıldıktan sonra Başakşehir Kulübü'ne döndük ve söyleşiye başladık. "Çocuklara bakınca ne gördün?" "Önce hüznü sonra mutluluğu. Kaygıyı yaşamış ama mutluluğa doğru yapılan çalışmalarda verilen desteğin karşılığının alınacağını gördüm. Onlara sevgi verip hayal ettirebilmek çok güzel bir şey." Futbol; sevginin yasaklandığı zorbalık festivaline dönüşürken, "futbolun tabiatında var olan güç şiddetle palazlandı, çocuk sevgisi niye azaldı?" sordum. "Materyallerin bu kadar içine girdiği ve ekonominin bu kadar büyüdüğü yerde çocuk sevgisini kaybetmezsek bu oyunu daha güzel hale getirebiliriz." "İçinde nasıl bir çocuk var da, seni hep başarıya ve zarafete çağırıyor?" diye sordum. Bende hiç büyümeyen duygusal bir çocuk var. Bu çocuksu ruhumu kaybetmenin beni her zaman mutsuz edeceğini biliyorum. "Akşamları masal okunan çocuklarla, her gün sokaklarda acıyı dokuyan çocuklar arasındaki farkı kim anlayacak?" "İki gerçeğe de temas edenler anlayacaklar. O yüzden sevgisiz büyüyen çocuklara daha fazla dokunmamız ve onların yanında olmamız gerekiyor." Sonrasında harika bir cümleyle noktayı koydu. "Büyüklük bir borçtur ve çocuklara zamanında ödenmelidir."

YAZLIK SİNEMA KALD I MI!
Kabalığın el üstünde taşındığı futbol düzenini işaret ettim. "Peki, çocukları futbolun masal sinemasına çağıran oyuncular şimdi neden yok?" "Arsa futbolunun tamamen kaybolduğu, top oynamak için halı sahaya gidip para verildiği bir ortamda yazlık sinemalar kaldı mı, masal sineması kalsın!" Çocuklar ki, bağışlanmayı en çok hak edenlerdir, onları gülüşlerine kavuşturmanın mazisine uzandım. "Senin çocukluğunda çocuklara en çok kimler af çıkarırdı?" Yüzünde içindeki çocuğun gülüşü belirdi. "Mahallenin abileri ve evinin camları kırılan anneler. Denizlere atılan iyiliklerin hikayesiyle, zorbalığın dil değiştirmesi arasındaki çelişkiye uzandık.. Futbol çocukla güzel, şiddetle değil cümlesinde benimle nereye kadar yürürsün? "Sonuna kadar yürürüm. Çocuklarla büyüdüm çünkü." "Kendini saha kenarında savunmasız bir çocuk gibi hissettiğin oluyor mu?" "Geçen gün bir arkadaşım sahada 40 bin kişinin önünde çok dik duruyorsun dedi. "Bu bizim alıştığımız ortam dedim. Orda dik duruyoruz ama bazen yalnız da kalıyoruz. Baskı altında o kararları vermek kolay bir şey değil. Bazen çocuk gibi olabiliyoruz." Başkalarında eksik olanlar Abdullah Avcı'da fazlaydı ama bugünlere gelmek için ömründen neler vermişti acaba? "Hayatımı verdim. Ama futbol da bana çok şey verdi. Bugün sokaklarda, şehirlerde dolaşırken gördüğüm sevgi ve saygı benim için son derece değerlidir. Bu kadar rekabetin olduğu bir yerde bu sevgiyi yakalayabiliyorsak, futbolun bana verdiği şey çok değerlidir. Futbola karşı verdiklerimi ben sevgi olarak geri alıyorum. Benim için en değerlisi bu." "Verdiklerine karşı aldıkların helal olsun" dedim, ona karşı duyduğum saygıya ve sevgiye mahsuben. Bu söyleşinin öznesi olan çocukların hüzünleri, sevgileri ve mutlulukları bir fotoğraftan ibaret değil. Onlar sevgiyi de mutluluğu da çocukluğunu kaybetmeyen Abdullah Avcı gibi büyüklerle öğrenecektir. Ve ikimiz de biliyoruz ki omuzlardaki beyaz güvercinler dillerdeki zehri yenecektir!
ABDULLAH AVCI ÇOCUK PARKI
Çocuklar için maçlardan önce bir dakikalık sevgi duruşu yapılsın desem eşlik eder misin? Seve seve. Her neslin sevgiyi bilmesi gerekiyor çünkü.
Futbolculara çocukların ömrünü uzatma dersleri uygulansa gönüllü öğretmenliğe var mısın? Yapraksan kımılda, topraksan fışkır insansan haykır. Çocuklar için her şeye varım. Çocukların sarılmak için sıraya gireceği bir insan olmak mı, teknik direktörlüğün kralı olmak mı? Hangisini tercih edersin? Bugün çocukların gösterdiği sevgi benim tercihimi anlatmaya yeter.
Senin adını bir çocuk parkına vermek için kampanya başlatıyorum. Haberin olsun. Benim için harika bir yılbaşı armağanı olur. O parkın çocuk şarkıları da senden.
ABDULLAH AVCI'DAN İNCİLER
Çocukluk büyüklüğün harçlığı değildir!
Gözlerine iyi bakın göreceksiniz; çocuklar sevginin sözünü dinler. O yüzden sadece sevin.
Şiddete çözüm bulunacağını sadece hayal ediyorum. Hayal kurmak iyidir çünkü.
Yayıncı kuruluşta spor programları maç bittikten sonra 45 dakika sürüyor. Hızlı ve dinamik. Saatlerce pozisyonları konuşursan bu durum halkta gerginlik yaratır.
AKLIMIZ ONLARDA KALDI
O çocuklar Abdullah Avcı'dan ilk yarının yorgunluğunu aldı. O çocuklar Abdullah Avcı'dan yüreklerindeki masumiyetin karşılığını aldı. Abdullah Avcı da, o çocuklardan meleklerin gülüşünü aldı. O yüzden bu söyleşi aydınlandı. O yüzden ikimizin de aklı o çocuklarda kaldı.
Kimsesiz çocuklardan sonra futbol konulu sohbetin içine girdik. "İlk yarıyı lider bitirmenin sana verdiği ödev nedir?" Yeni emeklerin toprağını çapaladı. "Daha fazla çalışmak. Daha fazla geliştirme. "Ligin ikinci yarısı için futbol adına özel fotoğrafların olacak mı?" Samimiyetin mezuniyet fotoğrafını koydu önüme. "İnsanlar geçen hafta ülkenin alışık olmadığı bir şeyi gördü. Golden sonra Mossoro'yu sırtıma aldım. Oyuncunun sevgisi, benim ona olan samimiyetim. Bu fotoğraf bizim ne kadar iletişim ve sevginin içinde çalıştığımızı gösteriyor. O görüntünün yılın fotoğrafı olduğunu düşünüyorum."
SAHA İÇİNDEKİLER HATADIR
Büyüklerin kontrolü altında tutulan bir sistemde, bir tehlikeyi işaret ettim. "İkinci yarıda futbol dışı darbelere mazur kalma ihtimalin var mı?" "Ben saha içinde yaşananlara hata olarak bakıyorum. Bakmaya devam edeceğim. Bunlar sistemin hatası, hakemin hatası, baskısı, medyası, lobisi hepsi hata. İnsanları bozuk hale, gergin hale ve hatta darbe haline getiren bizim konuşmalarımızdır. Ben meseleye sevgiyle ve oyun gücüyle baktım. Ben oyunumu ne kadar geliştirirsem, senaryolarla değil oyunumla bunu hallederim diye baktım. Oyunumu ne kadar geliştirirsem, rakiplerimle o kadar baş edebilirim. Eğer senaryoların etkisinde kalırsam o bana kaygı getirir, çözümsüzlük getirir, gerginlik getirir. Ve ben bunlarla başarılı olamam."
HAK ETTİĞİMİZ DEĞER VERİLMEDİ
Büyük maçlarda gökkuşağının altından geçen Başakşehir gerçeğine döndük. "Son 19 maçta 4 büyük takıma karşı sadece bir yenilgi var. Medyada hak ettiğin değeri aldın mı?" Bunu ikiye ayırmak lazım. Medya tarafından baktığımda bugün artık her şey reyting üzerinden dönüyor bir tarafından hak veriyorum. Bir tarafından da bu kadar irdelenmesi, üniversitelerde tez konusu olması gereken bir kulübün de gerçek değerini görmediğini düşünüyorum." Uzaktan bakmakla yakınlaşmak arasında bir soru yönelttim bu kez. "Başakşehir'de misyonun şampiyonlukla mı biter, yoksa zamana mı ayarlısın?" "Uzun vadede çalışacakmış gibi hareket ediyorum, kısa vadede de gidecekmiş gibi çantam elimde. Ama bizim burası mıknatıs gibi." Bir örnek verdi. "Başkanım Göksel Gümüşdağ arada bana takılır. 'Eşimle 11 yıldır beraberim seninle 13 senedir beraberim!' diye." Mektup yazmanın adı mail olmuşken, küfür kıyamet kronik bir hastalığa dönüşmüşken, futbolun dil temizliğinin şart olduğunu söyledim. Abdullah Avcı topyekun temizliğe uzandı.
ZAMAN BUNLARI ÖĞÜTECEK
"Her şeyde dil temizliği şart. Hani eski bir atasözümüz var ya, tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır. Biz bir oyun oynuyoruz, bu oyunun üzerinden televizyonlarda yorumcuların kavga eder gibi konuşmasına ben anlam veremiyorum. İnsanları teknik anlamda bilgilendirme yerine kaos ortamı yaratılmasının onların beslenme alanları olduğunu düşünüyorum. Zaman bunların hepsini öğütecek." Hayat adına ilave tedbirleri olduğunu da biliyorum, büyürken alçakgönüllü duruşunu değiştirmeyen asaletini de. Verdiği emeklere konuk olmak adına sordum. "Artık vazgeçilmeyecek birisin ve bundan sonrası için neler yapıyorsun?" Kasımpaşa'da kösele ayakkabıyla top oynarken kırılan topuğunun üzerinde yürüdüğünü unutmayan adamın onurlu yolculuğu sebepsiz değildi. "Kendimi devamlı geliştiriyorum. Ama çocukluğumdan bu zamana gelen Abdullah Avcı kimliğini de hiçbir zaman unutmuyorum." Sohbetin sonunda Abdullah Avcı'ya baktım da, çocukluğunu cam kırmakla geçirenlerin romantizmi kalp kıranlarda yoktu. Onun gözlerindeki ifade; çocukların kurtarıcı fotoğrafı olarak yayılmış ışık gibi duruyordu.
MİLLİ TAKIM'DAN TEKLİF ALDIM AMA...
"Ben milli takımda çalışmış bu duyguyu yaşamış ender yakalayan teknik adamlardan biriyim. 22 aylık görev sürecim bana hayatımla ilgili mesleki açıdan çok önemli deneyler kazandırdı. Ben oradaki süreci başarısız gibi gösterilmek istenen bir kazanç olarak görüyorum. Milli takımda bir daha çalışmak gibi tabii ki hayalim var. Olma ihtimali de yüksek." "Sezon sonunda bir anlaşma görebilir miyiz?" Mektup tadında bir cevap aldım. "Milli takımdan yakın zamanda teklif aldım. Bunun şu an itibariyle doğru zaman olmadığını, bir kulüpte görev yaptığımı ve hedefleri olan bir projenin içinde yer aldığımı belirttim. Ama ilerde milli takım gibi bir hedefim var."

EMRE 40 YAŞINA KADAR OYNAMALI
"Emre bugün 20 yaşında olsa Avrupa futbolundaki değerini düşünemiyorum bile..."
"2011 yılında milli takım hocası olarak Emre Belözoğlu'nun mili takıma davet ettiğimde tepki gördüm. 2017 yılında milli takıma davet edilen Emre oyundan çıkarken ayakta alkışlandı. Emre'nin bizim takımda 3 senede geldiği nokta; inanılmaz bir karakter, iş ahlakı, takımdaşlık. Sevgiyle büyüyen duygusal bir çocuk. Kendisine futbolu bırakma dedim. 40 yaşına kadar oyna dedim. 30 maç oynama ama oyna."
AVRUPA'YI İSTEMEMEK OLACAK ŞEY Mİ YANİ!
Ağustostan itibaren 30 tane maç oynadık. Normalde lig 34 haftada bitiyor. Ve yaşlı bir takımız. Bununla beraber 4 yıldır Avrupa'da oynamak bir takımın tanınmasını vizyonunu her şeyini geliştiren bir şeydir. Avrupa'da 10 tane maç oynadım. 5 değişik rakibe 5 ayrı sistemle hazırlanmak zorunda kaldım. Bunlar hem kulübüme hem bana inanılmaz bir deneyim kazandırdı. Bugün bilimden faydalanıyoruz. Yetersizlikler var, sakatlanma riskleri var. Ulusal milli takımda çalışmış biri için Avrupa'yı istememek olacak şey mi? Kulübün vizyonu marka değeri ve ekonomisi açısından, oyuncunun uluslararası seviyede maç oynaması açısından ve benim açımdan bakarsak böyle düşünmek mümkün olabilir mi?"

ADEBAYOR BÜYÜK İNSAN BÜYÜK FUTBOLCU
Yazın bütün futbolculara çalışma programı veriyoruz. Togo'ya giden Adebayor'a da idman programını verdim, Türkiye'ye döndüğünde 'nasıl geçti, antrenmanları yaptın mı?' diye sordum. 'Toprak sahada 7 tane maç oynadım' dedi. Niye 7 maç diye sordum, çok fazla değil mi? 'Hocam' dedi 'Togo'daki insanların evlerinde televizyon yok. Beni televizyonda göremiyorlar, onlarla beraber top oynadım.' Adebayor'un çocuksu bir yanı da var. Bir gün antrenmanda onu çok mutlu gördüm. İdman sonrası kahve içerken bugün seni çok pozitif ve enerjik gördüm" diye sordum. 'Hocam' dedi. 'Kaç zamandır takip ettiğim Nike top ayakkabısı vardı onu aldım da o yüzden çok mutluyum. Bizim takıma transfer olduğunda bana dedi ki, "Bir gün buradan giderken sen de bana teşekkür edeceksin, ben de sana"
BENDE ŞARKILAR UYUMAZ
Hüznü de neşeyi de şarkılarda seviyorum. Ben maç günleri bile mutlaka evimde müzik dinlemeyi severim. Bende şarkılar hiç uyumaz. O yüzden bazen "Şarkılar da olmasa" dediğim olmuştur.
TEHLİKE
En tehlikeli şey, insan beynidir. Yanlış bilgiyi, yanlış algıyı oluşturduğun zaman, bunun dönüşleri de gecikmeli ama ağır oluyor"

RÖPORTAJ: Hakkı YALÇIN
FOTOĞRAFLAR: RAŞİT ATEŞ
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.