ENSEYE SIKILAN KURŞUN:
Ülkenin kanını emen bir örgüte üye olmak istediğini pervasızca söylüyor. "Nerede gösterin" diyor. Git Danıştay'ın 2. Dairesi'ne orada gör. Diyarbakır'ın karanlık sokaklarına git, bir gece vakti ensesine kurşun sıkılanların izinde aradığını bulursun. Çorum'a git, Sivas'a, Kahramanmaraş'a git, Gazi Mahallesi'ne git, kanlı 1 Mayıs'ın yaşandığı Taksim'e git oralarda aradığının izlerini bulursun. Orada zaten onların üye kayıt büroları var. Hemen orada seni kaydederler. Hiç birini yapamıyorsan Dersim'e git.
'MÜBAREK YÜZÜN AYNADA...'
İNÖNÜ DARBEYE ALKIŞ TUTTU:
Utanıp sıkılmadan bizi sivil diktatörlükle, korku siyaseti ile itham ediyor. Zaten CHP, MHP, BDP ortak bir dil oluşturarak, arkalarına bazı destekçilerini alarak, sanki korku imparatorluğu kuruluyormuş gibi koro halinde kampanya yürütüyorlar. Bu yaygarayı yapanlar darbecilerin işbirlikçileridir, sivil uzantılarıdır. Özlemleri ileri demokrasi değil, vesayet rejimidir. 1960 öncesi de aynı kampanyalar uygulandı. İnönü darbeye alkış tuttu.
YAPIŞTINIZ:
Eğer diktatör görmek istiyorsanız aynaya bakın, 'Mübarek' bir yüz görmek istiyorsanız da yine gidin aynaya bakın. Bizi bazı diktatörlere benzetenlere ben soruyorum. Defalarca seçimde kaybettiniz ama koltuklara yapıştınız. Mısır'ı biz mi örnek alacağız siz mi? 30 yıldır sıcak koltuklarından bir türlü kalkamayanlar, halkın haykırışlarıyla nihayet kalktı. Peki siz halkın mesajını ne zaman okuyacaksınız?
PKK TAŞERON:
PKK ve onun uzantıları her seçim öncesi gibi yine taşeronluk üstlendi. Amaç hükümeti zora düşürmek.
NAMUSUMUZ:
Samimiyetle sesleniyorum bizi sevsin sevmesin, her vatandaşın
yaşam tarzı bizim namusumuzdur.
PERVER'E TEHDİT İHANET:
Erdoğan, bazı kesimlerin hedefi olan Kürt sanatçı Şivan Perver'e de sahip çıktı: "Sadece türkü sadece insanlık için feryat eden bir sanatçıya yönelik tehditler, bizatihi hıyanet, bizatihi ihanet, bizatihi faşizm değil de nedir?"
ACEMİ ELÇİ
Erdoğan, "Türkiye'de olan biteni anlayamadığını" söyleyen ABD Büyükelçisi Ricciardone'yi de çok sert eleştirdi: "Maalesef, hiç üzerine vazife olmadığı halde yaygaralara hariçten birileri de inanıp görüş bildiriyor. Türkiye'yi tanımaz, bilmez. Ne nedir? Hangi yasa var? Hemen tuzağa, tezgaha gelir, kalkar açıklama yapar. Dur ya önce bir araştır, sor. Yargı hangi neticeye varacak bir öğren. İşte buna acemi elçilik denir."
'DÜŞÜNCE DEĞİL EYLEM'
Başbakan, "Odatv sürecine" ilişkin de ilginç ifadeler kullandı: "Bu kadar sahip çıkma gayreti içerisinde olan medya temsilcileri niçin Orhan Miroğlu ve Mehmet Metiner için kalkıp dilini kalemini konuşturmuyor? Odatv'nin yargılananları yazıları ve düşüncelerinden dolayı değil başka bir eylemden dolayı takip altındadır ve yapan yargı. Geçmişte talimatla manşetler atılıyordu."
