'8. Gün' için özel dövüş dersleri aldım

Yarın atv’de başlayacak olan ‘8. Gün’ adlı dizide ‘Ozan’ karakterini canlandıran Buğra Gülsoy, dizinin klişeleri yıkan senaryosunu çok sevdiğini söylerek rolüne nasıl hazırlandığını anlattı: ‘Ozan’ ikinci bölümden sonra büyük bir aksiyonun içine girecek. Bu yüzden özel eğitmenlerden dövüş dersleri aldım

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 18 Mart 2018 Güncelleme 18 Mart 2018, 01:58
’8. Gün’ için özel dövüş dersleri aldım

İÇİNDEKİLER

Bu sezon üç filmde birden yer alan Buğra Gülsoy, yarın atv'de başlayacak olan '8. Gün' adlı dizide de seyirci karşısına çıkacak. Gülsoy, senaryosunu yazdığı ve başrolünde rol aldığı 'Acı Tatlı Ekşi' ve başrolünde yer aldığı 'Cebimdeki Yabancı' filmlerinden sonra Serhat Teoman'la birlikte yazıp yönettiği 'Mahalle' filmiyle de adından bahsettiriyor. Gülsoy ile hem yeni dizisini, hem de geçtiğimiz hafta gösterime giren filmi 'Mahalle'yi konuştuk...

Bu sezon oldukça yoğunsunuz. Üçüncü filminiz de vizyona girdi. Ne hissediyorsunuz?
Evet, yoğun bir sezon geçti. 'Acı Tatlı Ekşi'yle başlayıp sonra 'Cebimdeki Yabancı'yla devam eden süreçten sonra şimdi yeni bir heyecan yaşıyorum. Aslında 'Mahalle' filmi hepsinden önce çektiğimiz bir işti. Filmlerin ardından dizi heyecanı da başladı.

'8. Gün' dizisinde sizi cezbeden ne oldu?
Ben 'Aşk Yeniden'den sonra dizi çekmedim. İki sene film işlerine ağırlık verdim. Ama '8. Gün' içime çok sindi. Senaryosunu, klişeleri kırmasını ve değişik yapısını sevdim. Ay Yapım'a geri döndüm; yine Kerem Çatay'la çalıştığım için mutluyum. Eski aileme geri dönmüşüm gibi hissediyorum. Karakter de çok hoşuma gitti.

Nasıl bir karakterde izleyecek sizi seyirci?
Ben 'Ozan' karakterini oynuyorum. Dizide şöyle bir cümle var: 'Yalnız büyüdüm, korkuyla büyüdüm ama bir süre sonra korku salan ben oldum. Ta ki 8. Gün'e kadar.' Dizimizin de adı; yeni bir gün, yeni bir hayat anlamını taşıyor.

Kadro da oldukça sağlam.
Evet, çok iyi oyuncular var. Burcu (Biricik) oyunculuğunu çok beğendiğim biri, çok gerçek ve çok doğal. Burcu'nun projede yer alması diziyi kabul etme sebeplerimden biri. Musa (Uzunlar) Abi'yle de yeniden aynı projede yer alıyoruz.

Canlandırdığınız karakterin aksiyon yüklü sahneleri var. Nasıl çalıştınız, anlatır mısınız biraz?
Evet, aksiyonlu bir karakter. Özel eğitmenlerden dövüş dersleri aldım, hatta Musa Abi de aldı. Özellikle ikinci bölümden sonra büyük bir aksiyonun içindeyim.

TİYATRO OYUNU FİLM OLDU
'Mahalle' filmi nasıl ortaya çıktı peki?
Serhat Teoman, Emre Erkan ve Mert Öner'le birlikte hem sinema filmi, hem tiyatro oyunu yapmak için kurduğumuz GET Yapım diye bir yapım şirketimiz var. İlk yapımımız, 'Pragma' adlı tiyatro oyunuydu. Suçlu psikolojisinin en uç örneklerini bir seri katil hikayesiyle anlatmıştık. Oyun, iki sene kapalı gişe oynadı. Yazdığımız 'Mahalle' de aslında bir tiyatro oyunuydu. Uzun toplantılar sonrası film yapmaya karar verdik. Filmin ilk gösterimi İstanbul Film Festivali'nde gerçekleşti.

Ne anlatmaya çalıştınız bu filmde?
Suça hiç bulaşmamış insanların psikolojisini işlemek istedik. Çıkış noktamız, önyargıların insanları ne hale getireceğiydi. Filmimizin 'Herkes günahını gölgesinde taşır' diye bir lafı var. Mahalle, evrensel bir yer. Mutlu gibi görünen üç esnaf arkadaşın depoya indiklerinde hem gerçeklerle, hem kendileriyle yüzleşmelerini anlatıyoruz.

Suça dair meseleleri neden kafanıza taktınız?
İnsan psikolojisini demek daha doğru olur. O dünyaları seviyorum. Yapım şirketini kurduktan sonra hepimizin aynı pencereden baktığını keşfettik. Bu film için, hiç cinayet işlemeyen insanların hangi durumlarda cinayet işlediğini araştırdık.

Yönetmen olmayı hayal ediyor muydunuz?
Serhat'la birlikte ilk kez yönetmenlik tecrübesi yaşadık bu filmde. Kafamızda aslında başka birinin yönetmesi fikri vardı. Sonra kendi kurduğumuz dünyayı kendimiz daha iyi yansıtabiliriz diye düşündük. Taşın altına elimizi sokmak istedik. Yönetmen olmaya karar verdikten sonra gerçekten keyif almaya başladık. Serhat'la aramızda büyük bir denge ve uyum var.

Yazmak, oynamak, yönetmek; sizi hangisi daha çok tatmin ediyor?
Oyunculuğu ölene kadar yapmaya devam edeceğim çünkü çok zevk aldığım bir meslek. Oyunculuğu bırakmadan yazmaya ve yönetmeye de devam etmek istiyorum. Yazdığım şeyi beyazperdede izliyor olmak çok güzel bir duygu. Hepsinin ayrı bir tatmini var. Yazmayı, bir dünya yaratmayı da seviyorum.



GİŞE MATEMATİĞİYLE YOLA ÇIKMADIK
Diğer hikayelerinizi hayata geçirebilmek adına bu filmden bir gişe beklentiniz var mı?
Biz bu filmi yaparken gişe matematiğiyle yola çıkmadık. Tabii ki izlensin diye çekiyoruz ama filmimiz; insanı sıkmayan, kara komedisi, ciddi bir mizahı olan ve bunu tip komedisiyle değil, durum komedisiyle yapan, ters köşeleri olan bir yapım. Seyirciyi sıkmadan istediğimizi anlattığımız bir film yaptık.

Bu filmle aslında sadece popüler işlerde yer alan bir oyuncu olmadığınızı da gösteriyorsunuz, öyle değil mi?
Tabii ki, benim öyle bir ayrımım yok. Bundan sonra da içinde yer almaktan memnun olacağım işlerde olacağım.

Kariyerinizin dönüm noktası neydi sizce?
'Fatmagül'ün Suçu Ne?' dizisi. 'Fatmagül'den önce Derviş Zaim'in 'Gölgeler ve Suretler' filminde oynamıştım. O filmin yeri benim için ayrı. Derviş Abi'yi çok severim. Bana rolü teklif ettiğinde, senaryoyu bile okumadan kabul ettim. O benim için uğur oldu. TV seyircisini de 'Fatmagül'le çekmeyi başardım.

ÇİRKİNİ OYNAMAK HOŞUMA GİDİ YOR
Babalığa nasıl bakıyorsunuz?
Şu an kendimi hazır hissetmesem de tabii ki baba olmak istiyorum.

'Mahalle'de oynadığınız aile babası tipi size yakışmış...
Teşekkür ederim. 'Cebimdeki Yabancı'da da aile babasıydım. Bazı karakterler vardır; karizmatik, cool olman gerekir ama özellikle bu filmdeki 'Sabri' karakterini, ilk kez nasıl göründüğümü takmadan oynadım. Bundan çok da keyif aldım. Çirkini, nasıl gözüktüğünü düşünmeyen adamları oynamayı seviyorum.

Evcimen bir adamım mahallemden pek çıkmam
Şöhretle aranız nasıl?
Kafamı şöhrete vermiyorum; kendi işlerimizi yapmaya çalışıyoruz. Benim için önemli olan şöhret değil; üretmek. Bizim işimiz egolarla ilgili; onu nerede dengeleyeceğini bilmek gerekiyor. Ben evcimen bir adamım. Mahallemden pek çıkmam.

Mahalle kültürünü özleyenlerden misiniz?
Evet ve çok mutluyum ki bunun son nesliydim. Uçurtma yapardık, misket oynardık, torpil patlatırdık. Şimdi çocuklar tabletlerde, telefonlarda; çok üzülüyorum.

Çocuğunuz olsa kendi yaşadığınız çocukluğu yaşamasını ister misiniz?
Yapılaşma buna imkan vermiyor ki. Hayatımızda teknoloji diye de bir şey var. Bunu doğru kullanmalıyız. Ama çocuğumun parkta oynamak yerine telefonla oynamasını istemem.

GORAN BREGOVİÇ 'E FENER TUTTUM
Bilmediğimiz bir özelliğiniz var mı?
Mimarlık okuduktan sonra Kıbrıs'ta Türk Devlet Tiyatroları'nda oynuyordum. Uluslararası bir sanat festivali vardı, oraya Goran Bregoviç gelmişti, konseri vardı. Onun fenerini ben tutmuştum. O karanlıkta karavanından indirip sahneye kadar eşlik ettiğim o anları unutamam.


MEHMETÇİK SAĞ SALİM DÖNSÜN!

Devam eden Zeytin Dalı Operasyonu hakkında neler söylemek istersiniz?
Şehitlerimize rahmet, ailelerine sabırlar diliyorum. En kısa zamanda bu sürecin kazasız belasız tamamlanmasını istiyorum. Daha fazla şehit vermeden sağ salim yurda dönsünler inşallah. Bu zor zamanlar da geçecek diye düşünüyorum.



SABAH
RÖPORTAJ: İLKER GEZİCİ