Nefret makamında olmayalım. Başkasına haram saydığımızı kendimize helal saymayalım. Haşa dinin tek sahibi gibi hareket ederek, dini geniş çemberini daraltmayalım. Yüce Allah'ın af kapısını örtme yetkisinin kimseye ait değil, cennet hepimize yetecek kadar geniştir.
Biz bu dünyanın kadısı değiliz. Cennet veya cehenneme gönderme yetkisinde değiliz. Elimizde terazi de yok. Son kararı verecek terazi yüce Allah'ın katındadır. Biz ancak kanaat belirtebiliriz. O konuda da yanılma ihtimali taşırız. Kanaatimizi de "Hüsn-ü niyet-olumlu bakış" noktasına taşımamızda fayda vardır. Çünkü ahirette bizlere, "Neden insanlar hakkında karar vermediniz" sorusu sorulmayacaktır. "Neden insanları iyiye, güzele, doğruya, reşit olana çağırmadınız. Neden 'Kavl-i leyyin-yumuşak söz' ile gönül kazanmadınız, neden şerri en güzel şekilde savuşturmadınız, neden kirlenmiş yüzleri temiz sularla duru hale getirmediniz" diye sorulacaktır.