Sevabını meleklerin bile bilmediği ibadet: Oruç
takvim.com.tr
takvim.com.tr
Kaynak GAZETE

Sevabını meleklerin bile bilmediği ibadet: Oruç

İnsanın yaptığı her iyilik ve ibadet sevap bakımından 10 katından 700 katına, Allah Teala'nın dilediği sayıya kadar artar, oruç hariç. Çünkü oruçun karşılığını bizzat Allah verecektir

Oruç ibadeti Hz. Adem'le başlayan insan olmak şerefinin ayrılmaz bir parçasıdır.
Meleklerde akıl vardır nefis yoktur. Hayvanlarda ise nefis vardır akıl yoktur. Şeytanda hem akıl vardır hem de nefis. Fakat onda da itaat yoktur. İnsan bu mahluklar arasından ibadetle ve oruçla en üst mertebeye çıkanıdır. Çünkü insanda hem nefis vardır hem akıl, hem de Allah'ın emrini muhabbetle tutabilecek bir mizaç. Nefsine ve aklına rağmen oruç tutan insan Allah Teala'nın emrine itaat etmiş olur ve meleklerden bile üstün bir dereceye ulaşır. Çünkü oruç farz olan, yani Hazreti Allah'ın yapılmasını emrettiği bir ibadettir.
Birçok ibadetin karşılığı, Kur'an-ı Kerim'in ve hadis-i şeriflerin işaretleriyle az veya çok bilinir. Ve bazı ibadetlerle kulların nasıl ecir kazandığını, karşılık gördüğünü, haberdar edildikleri için melekler de bilebilir. Ama oruç hariç! Oruç, karşılığını ancak ve ancak Allah Teala'nın bildiği ve verdiği çok yüce bir ibadettir.
Oruçlunun cennete gireceği kapının bile ayrı olduğu Efendimiz'in (s.a.v.) hadisi Şerifiyle müjdelenmiştir.
Oruç insanı cehennemden koruyan bir kalkandır. Çünkü oruçlu olduğu süre boyunca kişi, Allah'ın yasak ettiği tüm şeylerden de uzak durur.
Oruç bir niyetle, belli bir zaman aralığında, kendini bazı şeylerden alıkoymayla yapılır. Bu niyet aslında Cenab-ı Allah'a karşı verilen bir sözdür.
Oruçlu kişi, iftara kadar sözünde durarak sadece Allah'ına değil, kendine ve verdiği söze karşı da saygısını ortaya koymuş olur.
Bu sebeple oruç sadece Allah'a yakınlığı değil, olgun bir kişilikte olması gereken birçok erdemi de tutana kazandıran bir ibadettir.

GÖNÜL SAHİFESİ
Evliyaullahın büyüklerinden Hasan-ı Basri rahmetullahi aleyh Hazretleri'nin talebeleri, Hasan Basri Hazretleri'ne şeytanın vesvesesinden şikayet ederek; "Ya Şeyh! Şeytandan çok incindik. Hep bizi günaha ve hayırsız olan işlere teşvik ediyor. 'Elinize geçen dünyalığı sıkı tutun, size lazım olacak' diyor ve bizi hayırdan ve Allah yolundan alıkoyuyor" dediler. Hasan-ı Basri Hazretleri tebessüm ederek buyurdular ki: Şeytan, şimdi buradaydı. O da sizden şikayet etti. Dedi ki: "Şu Ademoğulları'na nasihat eyle de benim hakkıma tamah etmesinler. Kendi haklarına razı olsunlar. Allah-u Teala beni huzurundan kovduğu zaman, dünyayı ve cehennemi bana mülk kıldı. Cenneti ve kanaati ise onlara verdi. Şimdi bunlar kendi haklarına razı olmayıp bıraktılar, benim mülküme tamah ediyorlar. Ben de onların imanlarını almayınca, dünyayı kendilerine vermiyorum." Eğer şeytanın vesvesesinden emin olmak isterseniz, dünyayı terk edin ve endişesini gönüllerinizden çıkarın.
ORUÇ SABIR İMTİHANI OLMASIN
Ramazan'da şeytanlar bağlansa da, iki yanımız arasındaki nefsimiz bizi her zaman olduğu gibi bir an bile terketmez. Bu sebeptendir ki, başka zamanlarda şeytanı sebep gösterdiğimiz birçok fiil işlenmeye devam eder.
Bunlardan en bariz ve Ramazan'da en muzdarip olduğumuz muhakkak ki öfkedir.
Öfke anında insanın aklı adeta durur, tek bir noktaya kilitlenir.
Bu anda yapılması gereken en etkili şey ise hiçbir şey yapmadan bir müddet beklemektir.
Bir kişi bir işi yapmadan önce veya bir sözü söylemeden önce, daha sonra pişman olup olmayacağını tartacak kadar en azından beklemeli, yine de söyleyecekse öfkesi yatıştıktan sonra söylemelidir.
Öfkeyi yenmek için Efendimiz'in (s.a.v.) mübarek nasihatlerini tutmaya çalışmak, müminin en güçlü silahıdır.
İŞTE ONLARDAN BAZILARI:
Biriniz bir gün oruç tutacak olursa kötü söz sarfetmesin, bağırıp çağırmasın.
Birisi kendisine yakışıksız laf edecek veya kavga edecek olursa, 'Ben oruçluyum' desin.
Biriniz öfkelendiğinde abdest alsın, ayakta ise otursun, öfkesi yine gitmezse uzansın.
Gerçek yiğit güreşte güçlü olan değil, öfkelendiğinde nefsine hakim olandır.
HZ. MEVLANA VE MESNEVİ'DEN SOHBETLER
"Ben yaşadığım müddetçe Kur'an'ın bendesiyim, Ben Hz. Muhammed Mustafa'nın (SAV) ayağının tozuyum. Her kim, benden bunlardan başka bir şey naklederse, iki cihanda ondan da şikayetçiyim, o sözden de."
Hz. Mevlana İslam yolunun en güzel şahsiyetlerinden birisidir. Hem kendisine muhabbet edenleri Kur'an ve Efendimiz'e yöneltir hem de bundan başka bir yolu takip etmenin beyhude bir arayış olduğunu çok güzel özetler. Ayrıca Cenab-ı Pir'in yukarıdaki sözle, Kur'an'la Peygamber'in birbirinden asla ayrı olmadığına vurgu yaptığını da görürüz. Veli veya evliya demek salih ameller işleyen ve kalbi, hali, hareketleri bizzat Allah Teala tarafından muhafaza olunan kişi demektir. Bir insan, Kur'an-ı Kerim ve Efendimiz'e (s.a.v.) elinden geldiği kadar tabi olmaya çalışmakla adeta Allah Teala'dan bu korumayı talep eder. Sonunda Cenab-ı Hak kendisine bu denli muhabbetle talip olanları peygamberine yakın eder. O kişi artık hep Efendimiz'in (s.a.v.) izini takip ederek doğru yolda ilerler. Hatalar, yanlışlıklar ve günahlar ona çirkin olarak gösterilir yahut gözüne bile görünmeyecek derecede perdelenir. Güzel ameller, ibadet ve taatlar ise bütün cazibesiyle gösterilir, üzerindeki engelleyici perdeler kalkar. Gayet tabi ve muhabbetli bir halde Allah Teala'nın razı olduğu ameller, güzellikler ve güzel kullarla buluşmak nasip olur. İşte o zaman kişi o Kur'an'ın ahlakına bürünen canlı bir kitap gibi peygamberin ahlakıyla ahlaklanır. Hem kendisi nurlanır hem irtibatta olduğu bütün yaratılmışlara feyiz ve nur kaynağı olur.
AYET-İ KERİME
(O sayılı günler) Ramazan ayıdır ki, Kur'an; insanlara hidayet (doğru yol) rehberi, doğru yolun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak onda (ki Kadir gecesinde) indirildi. Sizden kim (mazereti olmaksızın) bu ayın ilk hilaline erişirse/görürse hemen orucunu tutsun, kim de hasta veya seferde olup da yer ise, tutmadığı günler sayısınca (câiz olan) başka günlerde orucunu kaza etsin. Allah sizin hakkınızda kolaylık ister, zorluk istemez. Bu da, o sayıyı (kaza ile) tamamlamanız ve size yol göstermesine karşılık Allah'ın yüceliğini tanımanız içindir. Olur ki düşünür de şükredersiniz. Bakara - 185
HADiS-İ ŞERİF
Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmaz. (Tirmizi)
Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur. (Müslim)
SORDUM ÖĞRENDİM
SORU: Unutarak yemek içmek orucu bozar mı?
CEVAP: Bir kimsenin oruçlu olduğunu unutarak bir şey yiyip içmesi orucu bozmaz. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), "Bir kimse oruçlu olduğunu unutarak yer, içerse orucunu tamamlasın, bozmasın. Çünkü onu, Allah yedirmiş, içirmiştir" buyurmuştur (Buhari).
DUA: ''Allahümme yâ muhavvilel havli vel-ahvâl havvil hâlenâ ilâ ahsenil hâl'' Manası: Yarabbi, kendimi iyiyim zannetme hallerimi, kötülük hallerimi sen al. Sen halleri hallere çeviren Allahsın, benim halimi de en güzel hale çevir.

GÜNÜN DİĞER HABERLERİ İÇİN TIKLAYIN