Örtünmek ibadettir

İslam ahlak dinidir. Ahlakın özü utanmaktır. Çıplaklık arttıkça utanma azalır. Örtünme ise imanın belgesi olan bir ibâdettir. Örtünme kadınımızın cihadı, örtü de hürriyet nişanıdır

Kaynak GAZETE Giriş Tarihi 10 Ağustos 2012 Güncelleme 18 Aralık 2012, 15:20
Örtünmek ibadettir

İÇİNDEKİLER

İslâm Dini ferdî ve sosyal ahlâkı yücelten Hak Din'dir. Bu özelliği sebebiyledir ki O, evlilik dışı cinsel ilişki olan zinayı ve zinaya götürücü fiilleri yasaklamıştır. Çıplaklık, arzulu bakışma ve flört gibi cinsî arzuları tahrik edici ve kalpleri şehevî heyecanlarla karartıcı davranışları haram kılmıştır. Bu yazımızda cinsî duyguları hareketlendiren, ruh güzelliğini gölgeleyen ve gayr-ı meşru münasebetlere yönelten bir ilâhî haram olarak çıplaklığı mevzu edineceğiz.
İslâm ahlâk dinidir. Peygamberimizin bildirisine göre İslâm ahlakının özü ise Allah'tan, meleklerden ve insanlardan haya etmek; utanmaktır. Haya; insanda yaradılıştan var olan ve Yüce Dinimizin inanılması gereken esaslarına imânla güçlenen ve gelişen bir iç duygusu; utanma hissidir.
Çıplaklık, yaratılış düzenimize ve de dinimizin düsturlarına göre açık bir hayasızlıktır, aşağılıktır. Hayayı billurlaştıran İslâm Dini'nin çıplaklık konusundaki ölçülerini Peygamberimiz şöyle açıklamaktadır.
«(Çıplaklıktan sakının.) Zira Allah, kendisinden utanılmaya bütün insanlardan daha lâyıktır.Aman çıplaklıktan korunun. Çünkü yanınızda ancak tuvalete girdiğiniz ve birde cinsi temasta bulunduğunuz zaman sizden ayrılan (amellerinizi tesbitle vazifeli gözcü ve koruyucu) melekler vardır.
Onlara saygılı ve hayâlı olunuz da çıplaklıktan sakınınız».
Çıplaklık tarihi asırlarda olduğu gibi asrımızda da İman Medeniyeti'nden yoksulluğun belirtisidir. İman Medeniyetinin düzeni olan İslâm'ın insanlar arası ilişkilerde yasakladığı çıplaklık şüphesiz vücudun tamamının açığa vurulması anlamındaki çıplaklık değildir. İslâm Dininin diğer insanların bakışlarından korunmasını; örtülmesini istediği vücut organlarının açığa vurulması çıplaklıktır ve biz müminlere haramdır.
a - Erkekler için göbek ve diz kapakları dahil göbekten diz kapaklarına kadar olan yerler örtülmesi gereken yerlerdir.
b - Kadınlar ve ergenliğe ermiş kızlar için örtülmesi gereken yerler eller ve yüz dışındaki bütün vücuttur.
Mevlâmız Ahzab Sûresi'nin 59. âyetinde ise şöyle buyurmuştur.
" Ey Peygamberim! Eşlerine, kızlarına ve mü'minlerin kadınlarına söyle/emret.. Cilbab'larını baştan aşağı sarkıtarak örtünsünler. Böylesi örtünmeleri (ahlâki çizgide yaşayan erdemli kadınlar olarak) tanınmalarına, (bakışla, sözle ve elle) incitilmemelerine daha uygundur. Allah çokça bağışlayan ve pek çok merhamet edendir."
Rabbimiz Kur'ân'ın Nur Sûresi'nin 31. âyetinde ise şöyle buyurmaktadır:
«"Mü'min kadınlara söyle! Onlar da gözlerini cinsel amaçlı bakışlardan çevirsinler. Cinsel organlarını (gösterir ve görülür olmaktan; zinâya aracı kılmaktan) korusunlar. (Zînetleri olan) vücutlarının yalnızca doğal olarak kendiliğinden görüneni açığa vursunlar. Başörtülerini (boyunları ve göğüslerini kapatacak şekilde) yakaları üzerine örtsünler…»
Müslüman kadınların İslâmî şahsiyetlerini korumaları ve toplum ahlâkına katkıda bulunmaları için emredildikleri örtünmenin önemini vurgulayan hadislerinde Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
«... Kadın erginlik çağına eriştikten sonra ondan yüz ve ellerinden başka bir yerin görülmesi Helâl değildir.»
Dinimizin örtünme emrini uygulamış olmaları için Müslüman kadınların ve kızlarımızın aşağıda özetlediğimiz şekilde giyinmeleri gerekir.
«Eller ve yüzün dışındaki vücûdun bütün organlarım örten, vücudun tabu rengini ve çizgilerini göstermeyecek şekilde kalın ve bol olan, gayr-ı müslim kadınların kendilerine özgü olan giysilerini andırmayan, toplum örfüne göre erkek elbisesine benzemeyen, dikkatleri çekecek şekilde de süslü olmayan...»
İslâm Dininin emrettiği şekilde örtünme mümin kadınların hiç şüphesiz yegâne değil fakat ana dürüstlük kriterlerinden biridir.
Dinimizin yasalarına uygun olarak örtünmeme anlamında çıplaklık ile dürüstlük ve kalp temizliği arasında orantılı alâkalar vardır.
Çıplaklık arttıkça hâyâ azalır, erdemler yitirilir.
Vücudun tabiî güzelliklerini ve cinsî yönden çekici uzuvlarını açığa vurmak kuşkusuz kokuşmuş bir toplum geleneğinin ürünüdür. İslâmla çatışan açık giysilerini kadınlık cazibesini artırmak ve dişi olarak ilgi görmek amacıyla giymediklerini ileri süren kadınlarımız bu iddialarında doğru olabilir:
Ancak onların bu savları kabul edilse bile bu durum onların şehvet dolu bakışlara muhatap olmalarına, cinsel duyguların tatmin aracı görülmelerine engel olabilir mi? Toplum ahlâkının zedelenmesine mani olabilir mi?
Onlar, artık İslâmî örtünmenin kadının kadınlık mânasına aranması, bulunması ve erişilmesi gereken bir enginlik kazandırdığını, anlamalıdırlar.
İslâmî örtünme ahlâkî bir gaye taşıdığı içindir ki karın, göğüs, sırt ve baldırlar dışındaki vücut organlarının babalar, kayınpederler, amcalar, dayılar, kardeşler, süt kardeşler, kardeş çocukları, öz veya üvey oğullar ve erkeklik duygusundan yoksun yaşlı hizmetçiler tarafından görülmesi dinimizde yasaklanmamıştır.(Nûr 31)
***

İslâmî örtünme iman alâmetidir. Ruhumuz gibi vücudumuz üzerinde de Allah'ın hâkimiyetini fiilen kabul ediştir; imanın belgesi olan bir ibâdettir. Örtünme; çağımızın zalim nitelikli erkek egemenliğine karşı kadınımızın cihadı, örtü de hürriyetnişanıdır.
Yazımızı bir örnekle bitirelim:
İslâm saflarında savaşırken şehit düşen oğlu hakkında sormak için örtülerine sımsıkı sarılmış olarak Hz. Peygambere gelen Ümmü Hallâd isimli Müslüman kadına sahabilerden bir zat şöyle der:
- Ne o, ölen oğlundan sormak için böyle örtülerine bürünmüş olarak mı geldin? (Hayret!)
O da kısa ve Müslümanca şu cevabı verir:
- Oğlumu kaybetti isem hâyâmı kaybetmedim.

* Şüphesiz kadınların ve kızların eller ve yüz dışındaki bütün vücutlarını örtme mecburiyeti yabancı erkeklere karşıdır. Yabancı erkekler ise kadının bekârken veya dul iken kendisiyle evlenebileceği erkeklerdir.

* Kadınlar kadınlık/dişilik cazibesini artırmak için çıplaklığa yönelirken insanların cinsel zaaflarından yararlanmak isteyen sömürücüler de kadının çıplak vücudunu sermaye edinirler.

* * *
KADINLAR TOPLUMDAN DIŞLANAMAZ
* Örtünmenin Amacı, Kadını Toplum Hayatından Dışlamak mıdır?
Örtünmede amaç, yaratılış sebebimiz olan ibâdeti, giysiye ilişkin ilahi emirleri yerine getirerek de yapmaktır. Böylece Rabbimizin egemenliği önünde eğilmek, Cennetlerine girebilmektir. Bu ana gaye çizgisinde içgüdüleri aklın ve İslâm'ın kontrolüne alarak özgün bir şahsiyet oluşturmak, aileyi koruyarak genel ahlâka katkı sunmaktır. Kadını toplum hayatından dışlamak, Allah'ın iradesine karşı çıkmaktır. Kadınların rûhî ve bedenî duyarlılığı sebebiyle ilgi duymadıkları alanlar vardır. Ama Kur'ân ve Sünnet yasalarıyla erkeklere açık, fakat kadınlara kapalı alanlar yoktur. İstisnalar da pek azdır. Erkeklerin yükümlü kılındığı îman, namaz, zekât ve hac gibi görevlerle, içki, kumar ve zinâ gibi yasaklarla onlar da yükümlüdür. Erkekler gibi onların da eşlerini seçme, yargı kararıyla boşanma ve ekonomik görevleriyle uyumlu mîras alma hakları vardır. Onların da üretime katılma, ticaret yapma, siyasî ve hukûkî yönden kendilerini ve diğer Müslümanları temsil ve onlar adına tasarrufta bulunma hakları, gereğinde savaşlara katılma görevleri vardır. Hz. Peygamberin uygulamalarına aykırılıkla kadınların İslâmî kurallara bağlı olarak yapabilecekleri sosyal atılımları bir tarafa, Cuma ve Bayram namazlarına katılımlarını bile engelleyen yaklaşımlar, İslâm'ı değil sahiplerini bağlar. İnsanı en güzel kıvamda erkek ve kadın olarak yaratan ve onlara müşterek görevler yükleyen Allah'ın ve bütün insanlara gönderdiği Elçisinin kadınlar aleyhine ayırım yapması mümkün müdür? İslâm'ın kadınlar için ev merkezli ve siyasal atılımlar dahil sosyal aktiviteli bir toplum hayatını önerdiği söylenebilir. Bu öneri düşünebilen insanlığın büyük bedeller ödeyerek doğruluğunu kavrayabildiği bir hakikattir. Birilerinin İslâm adına, diğerlerinin de laiklik adına haklarını ve hürriyetlerini kısıtladığı İslâm kadını, İslâmî çizgiden ödün vermeden ayağa kalkmaya çalışmalıdır.

* * *
BİR AYET
"Kudretimizi kullanarak kendileri için değerli nice hayvanlar yarattığımızı görmezler mi? Bir kısmını binek olarak kullanıyor, bir kısmının etlerini yiyorlar. Onlar için bu hayvanlarda daha bir çok faydalar ve içilecek (süt)ler var. Bütün bunlara rağmen hâlâ şükretmeyecekler mi?" (Yâsîn Suresi 71 -73)

* * *
BİR HADİS
* "Peygamberimiz her hangi canlı bir varlığı silahlı atışa hedef yapan kişiyi lânetledi." (Müslim, 6/73)