Onlar, Cehennem'e girmeksizin doğrudan Cennet'e girebilecekler midir?
Mesela: Ben müslümanım dediği ve İslâm'la iftihar ettiğini söylediği halde kişisel çıkar amaçlı siyaset ve yöneticilik yapanlar, hakları çiğneyenler, ekonomik faaliyetlerini faiz ve yanıltıcı reklamlar üzerine kuranlar, kişilerin ve toplumun mallarını tekellerine akıtanlar, eşcinsel ilişkileri sürdürenler ve zina yapanlar, fizik güzellikleri, sosyal konumları ve malları ile büyüklük duygusuna kapılıp üstünlük krizine tutulanlar, Allah'a bağlayan ana rabıta olan namazı kılmayanlar, İslâmî ölçülere aykırı giyinmeyi hayat tarzı edinenler ve benzerlerini yapanların durumu ne olacaktır?
Kur'ân ve Sünnet, Cennet'e doğrudan ancak imanlı ve salih amellilerin veya tövbe gibi salih bir amelle günahlarından arınarak kendilerini İslâmî çizgiye getirenlerin gireceğini bildirmektedir.
PEYGAMBERİMİZİN DİLİNDE DOĞRUDAN CENNET'E GİREMEYECEKLER
Sevgili Peygamberimiz, Kur'ân çizgisinde imanlı oldukları halde yaşantıları İslâm dışı olan tövbesiz kişilerin doğrudan Cennet' giremeyeceklerini açıklamaktadır.
Örneğin o, şöyle buyurur: "Allah bir kişiyi yönetici olarak bir toplumun başına geçirir, o da onlara karşı yürekten bağlılık göstermez, onlar için çalışmazsa onlarla birlikte Cennet'e giremez." "Kalbinde zerre miktarı kibir olan kişi doğrudan Cennet'e gidemez. Kibir Hakkı ret etmek ve insanları küçük görmektir. " "Komşuları/ortakları/iş arkadaşları kötülük yapmayacağı/zarar vermeyeceği konusunda kendisine güven duymadığı kişi Cennet'e giremez." "Eşini, kızını, kız kardeşini vs. erkeklerden kıskanmayan/ ailesinin pisliğini; yabancı erkeklerle düşüp kalkmasını kabullenen kişi Cennet'e giremez." "Ana-baba ve akrabasıyla ilişkileri koparanlar Cennet'e giremez." "Cimri zengin, kaba ve merhametsiz kişi Cennet'e giremez"
Peygamberimiz Hz. Muhammed bu mesajları ile sürekli olarak işlenecek bu gibi zarar verici günah işlerin, doğrudan Cennet'e girmeyi engelleyebileceğine dikkatlerimizi çekmektedir.
Ku'rân'ın açıklamalarına göre doğrudan Cennet'e giremeyecekler Cehennem'e de düşebilir Sunulan hadisler, günahların doğrudan Cennet'e girmeyi engelleyeceğini açıklarken Kur'ân da insan öldürme, zina ve faiz gibi bazı günahların Cehennem'e düşürebileceğine işaret etmektedir.
Şimdi bu âyetlerden bazılarını görelim. "Ölçüde ve tartıda hîle yapanların vay haline! Onlar insanlardan bir şey ölçüp alırlarken, tam olarak alırlar. Ancak, kendileri onlara bir şey ölçerler veya tartarlarken eksik verirler. Onlar büyük bir gün için, insanların, Âlemlerin Rabbinin huzurunda durup sorgulanacakları gün için diriltileceklerini bilmiyorlar mı? " Mütaffifîn1-6 "(İnsanların haklarını gasb edip hürriyetlerini çiğneyen) zalimlere sakın meyledip arka çıkmayın. Meyledip arka çıkarsanız (Cehennem) ateşi size dokunur. O zaman Allah'ın dışında yardımcı dostlar bulamaz, yardım da görmezsiniz." Hûd 113 "Ey İman edenler! Birbirinizin mallarını (Faiz, rüşvet ve emeği sömürü gibi haram kılınan yolları kullanarak) haksız yere yemeyin. Karşılıklı rızaya dayanan (ve helâl kılınan) ticaret yoluyla yiyebilirsiniz. Birbirinizin canına da kıymayın. Allah size karşı gerçekten merhametlidir.
Kim düşmanca davranarak ve sınırları aşarak bunu yaparsa ileride onu ateşe atacağız. Allah'a göre bunu yapmak pek kolaydır." Nisa 29-30
Görüldüğü gibi Kur'ân, meâllerini sunduğumuz âyetleriyle mümin kişilerin, işledikleri fakat tövbe etmedikleri suçları/günahları sebebiyle, geçici de olsa Cehennem'e girebileceklerini açıklamaktadır.
Sevgili Okurlar Peygamberimizin ve Rabbimizin dilinden örneklendirdiğimiz büyük ve orta ölçekli günahlar insanı bütünüyle kuşatır, kalbi tümüyle karartırsa Cehennem'e de düşürebilir.
Ancak ne derece çok günah işlenirse işlensin ve ne derece büyük günahkâr olunursa olunsun, günahlarımızı eritebilecek ve kalbi aklatabilecek ve böylece Cehennem'e girişi engelleyecek imkânlarımız vardır. Asla ümitsizliğe kapılmayalım, çünkü bizi seven ve affetmek isteyen merhameti sınırsız Rabbimiz vardır. Başta tövbe etmek olmak üzere Rabbimizin sunduğu bu imkânları kullanarak hayatımıza beyaz bir sayfa açarak Cennet yolculuğumuzu yeniden başlatabiliriz
SORULARINIZ VE CEVAPLARI
Çin'de üretilen bir mal, ünlü bir markanın ürünü imiş gibi satılabilir mi? Çin'de üretilen bir malı Avrupa'da veya Türkiye'de üretilmiş gibi satmak helâl midir?
Çinde veya bir başka ülkede üretilmiş kalitesiz bir malı ünlü bir markanın ürünü imiş gibi pazarlayarak satmak halkı aldatmaktır. Marka sahiplerinin haklarına tecavüzdür. Bunun gibi, Çinde/Korede üretilmiş bir malı Avrupa'da veya Türkiye'de üretilmiş bir mal gibi reklam ederek satmak da insanları aldatmaktır.
Dolayısıyla caiz /helâl değildir.
Allah Kurân-ı Kerîm'de bize "doğru sözlü olmayı ve işlerinde doğru olanlarla birlikte bulunmayı" emretmiştir. (Ahzap 10-71,Tevbe 119) Mal alırken gösterdikleri duyarlılıkları satarken göstermeyen kişileri de sarsıcı/ürpertici bir dille yermiştir. (Mütaffifî 1-6)
Peygamberimiz de "Bizi aldatanlar Bizim çizgimiz üzerine değildir." buyurmuşlardır.(Tirmizî Büyû' 74) -Allah şanını artırsın- O, ticaret adamlarına yönelik bir söyleminde ekonomik faaliyetlerin dosdoğru yapılması gereğini de şöylece açıklamışlardır: "Ticaret adamları Kıyamet Günü aşağılık günahkârlar olarak diriltileceklerdir. Onlardan (Peygamberler ve diğer yüce şahsiyetlerle birlikte mutlu olacaklar) ancak günahlardan korunanlar, yeminlerinin gereğini yaparak iyiliklerini artıranlar ve doğruluk çizgisini sürdürenlerdir." (İbn Mâce, Ticârât: 3; Ebu Davud, Büyû', 1)
Kişiler ve kurumların kendi öz markalarını kullanarak üretim sorumluluğunu üstlenecekleri malları, her hangi bir bölge veya ülkede üretmeleri hiç şüphesiz caizdir/ helâl dir.
Eşlerin cinsel davranış biçimlerini, sevişme tekniklerini, uyguladıkları fantezileri veya ilişkilerini yazılı, görüntülü veya sözlü olarak arkadaşlarına veya yayınlatmak amacıyla medya mensuplarına açıklamaları helâl/caiz midir?
Değildir. Anlatımların ahlâkî yönden en az zararlısının yakın çevreye ve sözlü aktarım olabileceği gerçeğini hatırlatarak sorumuzun cevabını Peygamberimizi bir hadisleri ile verelim. Kadın sahâbilerden Yezîd kızı Esma,bizzat şahit olduğu olayı şöyle anlatıyor: Bir cemaat namaz sonrasıydı.
Çevresinde erkekler ve kadınlar ayrı ayrı oturuyorlarken Peygamberimiz soruyu içeren bir üslûpla şöyle buyurdu: - Galiba içinizde karısı ile yaptıklarını açıklayan erkeklerle, kocası ile yaptıklarını anlatan kadınlar var? Topluluktan bir cevap çıkmayınca şöyle dedim: - Evet, var Ya Resûlallah! Allah'a yemin ederim ki erkekler de bu şekilde konuşuyorlar. Kadınlar da böyle laflar ediyorlar. (Benim bu açıklamam üzerine) Allah'ın Resûlü Peygamberimiz şöyle buyurdu: - Cinsel hayatınızı açığa vururcasına konuşmayınız. Bu şekilde konuşan erkek ve kadın, erkeği dişisine rastlayan ve insanlar kendilerine bakıp dururken, erkeği dişisinin işini bitiren erkek ve dişi şeytan gibidir. (M.Zevaid 4/294,Ebû Davud Nikâh 49)
BİR AYET
Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hu¨kmettiğiniz zaman adaletle hu¨kmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne gu¨zel öğu¨t veriyor! Şu¨phesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. (NİSA 58)
BİR HADİS-İ ŞERİF
Allah'a ve ahiret gününe imân eden kimse, komşusuna eziyet etmesin. Allah'a ve ahiret gününe imân eden misafirine ikramda bulunsun. Allah'a ve ahiret gününe imân eden kimse, ya hayır söylesin veya sussun.