Tabi bunu ikiye ayırmamız lazım.
Dayanamayan derken duygusala bağlayan erkek bir de nefret duygusuyla yaklaşanlar.
Tabii biz ikinci kısmı hoş görmeyip konumuza dahil etmiyoruz. Meselemiz birinci şıkkımız.
Ne kadar sinirli, ne kadar sert, ne kadar agresif bir erkek olursa olsun, kadının ağladığını gördüğü an da şefkat duygusunun tüm bu kötü duygularına ağır bastığı erkektir. Kadının gözündeki yaşı siler, elini tutar, ağlamasına sebep olan durum her ne ise bunu düzeltmeye çalışır mutlaka. Sebep olan kendisi olsa bile. Şefkatli ve duygulu olmaktan öte, karşısındaki kadına değer veren "değerli" erkeklerdir bunlar. Bu insanları sahte gözyaşları ile kandırmak ve şefkat duygularını suistimal etmek şerefsizliğin en önde gidenidir.
Gayet normal erkeklerdir. Yani ne yapsınlar, yavru kedi gibi bakışlarla uğraşılmaz hemen ne istiyorsa yapılır.
Neşeli bir tebessüm o an için tatmin eder ama 5 dakika sonra "derdim neydi benim" gibisinden çelişkiler doğar.
Buraya kadar benim bakış açımdı ama dışarda iki bakış açısı vardır erkek yorumu ve kadın yorumu diye. Erkeğe sorsak şu cevabı verecektir; İstediğini yaptıramayan kızlar en ufak bir şey de çocuk gibi ağlamaya başlar ve sonunda istediğini yaptırır. Olanın bitenin bir çocuğun "çikolata istiyorum" diye ağlamasından pek de farkı yoktur.
Kadınların yorumu ise; Kadını her fırsatta ağlatan, canını yakan bir erkeğin hayatındaki kadının her duyduğunda boğazını düğümleten erkeklerdir.
Yani şu sonuca varıyoruz iki ucu çoklu değnek.
Hayalet
Otelin birinde bir oda varmış ve o odada hiç kimse kalamıyormuş. Gece saat 2 felan olunca bir hayalet çıkıyormuş ortaya ve orda kalan kişi hemen kaçıyormuş.
Neyse Dursun bir gün iş için yurtdışına çıkmış ve işi bittikten sonra bu otele gidip orda yatayım demiş ve otelin sahibine:
- Bir oda lütfen Otelin sahibi:
- Buyrun efendim oda numarası 234 Dursun almış anahtarı çıkmış odaya ve yatmış. Gece saat 2 olunca bir ses duymuş:
- Ben donsuz hayalet, ben donsuz hayalet, ben donsuz hayalet...
Dursun korkudan ne yapacağını bilememiş ve hemen kaçmış.
Ve gecenin yarısı 5 gibi Temel'in evinin ziline basmış ve Temel kapıyı açmış:
- Ula ne isteysun gecenin bir yarisi zile basaysun.
Dursun anlatmış olanları ama Temel inanmamış. Sonra Dursun Temel'e:
- Ula bana inanmıyorsan cit kendin bak...
Neyse Temel dayanamamış bir hafta sonra gitmiş otele ve otelin sahibine:
- Ben 234 numaralı odada kalmak istiyorum, 234 benim uğurlu sayım demiş.
Sonra çıkmış odaya yatmış ve saat gece 2 olduğunda, bir ses duymuş:
- Ben donsuz hayalet, ben donsuz hayalet, ben donsuz hayalet...
Temel hemen cevabı vermiş:
- Al şu 10 lirayı da kendine bir don al...
Alkışlı Yorum
Konu kul hakkı. Ablam anneme kul hakkından kurtulmak için üzerimizde hakkı bulunan kişiye "Hakkını helal et!" demenin yeterli olmayacağını, açıklamada da bulunmak gerektiğini; sözgelişi birinin gıybetini yapmışsak, hangi konuda yaptığımızı da belirtmemiz ve ona göre helallik istememiz gerektiğini söylüyor ve örnek veriyor: "Mesela gelinler hakkında konuştun. Onlar için ne dediğini de söylemen gerek hakkını helal et derken."
Annemin gözleri kocaman oluyor ve çaresizce şu sözler dökülüyor dudaklarından: "Diyemem ki... Beni öldürürler."