Törende aile adına bir konuşma yapan oyuncu Erol Babaoğlu, Algan'ı Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nden uğurlamanın anlamlı olduğunu belirterek, kendisiyle bu sahnede tanıştığını söyledi.
Babaoğlu, Tiyatro Araştırma Laboratuvarı'nın kurucularından Ayla Algan'ın Türk tiyatrosuna önemli katkıları olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Çok fazla insan yetiştirdiler. Bugün belki burada oturan pek çok kişi mesleklerini onlara borçlu diyebiliriz. Hem dans hem tiyatro hem de sinemada pek çok ismin yetişmesine öncülük ettiler. Ayla abla özellikle insana değer veren, insana yatırım yapan bir kişiydi. Hem sizinle çok uğraşırdı, didişirdi hem de size yardım ederdi. Hiç olmayacak dediğiniz kişiden mutlaka bir şey çıkmasını sağlardı. 'Oyunculuk atölyelerine gelen insanlardan oyuncu olmazsa yazar olur, yazar olmazsa en kötüsünden iyi bir seyirci yaratırız.' derdi. Her zaman umudu vardı."
"15 DAKİKA KONUŞTUK VE BENİM BÜTÜN HAYATIMI DEĞİŞTİREN ŞEYLER SÖYLEDİ"
Tiyatro Kare Genel Sanat Yönetmeni Nedim Saban da Ayla Algan'ın tiyatroda Muhsin Ertuğrul'un çocuklarından biri olduğuna dikkati çekerek, "Kendisiyle 1982 yılında tanışmıştım. Bir telefon konuşmamız olmuştu. Bir çocuk oyununa davet etmiştim. 'Ben Ölü Canları çalışıyorum ama Beklan gelir.' dedi. Çok garipsedim. Hakikaten Beklan Algan gelmişti. Oyun bitince onunla tanıştım. Ertesi hafta salı günü de Ayla Algan'la randevum vardı. Ben okuldan kaçtım gittim, iyi ki kaçmışım. 15 dakika konuştuk ve benim bütün hayatımı değiştiren şeyler söyledi." şeklinde konuştu.
Tiyatronun ışığını yansıtabilmeyi ve bunu paylaşabilmeyi "Muhin Ertuğrul'un çocuğu olmak" şeklinde tanımladığını ifade eden Saban, tiyatronun bir süreç olduğunu Ayla Algan'dan öğrendiğini ve kendisinin dünya çapında tanındığını dile getirdi.
"NE MUTLU ONUNLA ÇALIŞMIŞ OLANLARA"
Oyuncu Halit Ergenç ise sanatçının sevenlerine başsağlığı dileyerek, "Ayla Algan'la yan yana geldiğim zaman kendimi sanki büyük bir okyanusun yanındaymışım gibi hissediyordum. Çünkü ondan gelen bilginin ve sevginin size bulaşmaması mümkün değildi." ifadelerini kullandı.
Ergenç, Algan'ın insani ilişkilerde çok yardımsever ve yönlendirici olduğunun altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Onu çok defa aramışımdır. Televizyona uzun soluklu işler yapıyoruz. Bazen yeni şeyler yapmak zor olabiliyor. Ayla ablayı arardım. 'Bir sıkışıklık hissediyorum, ne yapayım?' diye sorardım. 1-2 cümle bir şey söylerdi. Çok uzun süre devam edebileceğim bir enerji, yeni bir fikir, yeni bir alan açardım. Ne mutlu onunla çalışmış olanlara."
Konuşmacılar arasında Mine Koyuncuoğlu, Bilge Katipoğlu, Garo Mafyan, Ayşegül İşsever, Orhan Alkaya, Ayla Uzunatağan, Sevinç Özer, Aslı Öngören, Uğurtan Atakan ve Hilmi Zafer Şahin de yer aldı.
Konuşmaların ardından, oyuncunun Türk bayrağına sarılı tabutunun başına gelen katılımcılar, karanfil bırakarak Algan'a veda etti.
TEŞVİKİYE CAMİSİ'NDE KILINAN NAMAZLA SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI
Törenin ardından usta sanatçının cenazesi, Teşvikiye Camisi'ne getirildi. Öğle vaktinde kılınan cenaze namazına İstanbul Valisi Davut Gül, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu, Erdal Özyağcılar, Orhan Gencebay, Hakan Bilgin, Alper Kul, Engin Çağlar ve Kerem Alışık'ın yanı sıra sanat dünyasından çok sayıda isim katıldı.
Sanatçının cenazesi, kılınan cenaze namazının ardından Aşiyan Mezarlığı'na defnedildi.
AYLA ALGAN KİMDİR?
Ayla Algan, 29 Ekim 1937 tarihinde İstanbul'da doğmuştur. Babası Vedat Kasman, annesinin adı modacı Nevzat Kasman'dır. Çocukluğunda piyano, bale ve şan dersleri aldı. Ortaokul eğitimini İstanbul'da Notre Dame de Sion'da, lise eğitimini ise Fransa'da Versailles Lisesi'nde bitirdi. Liseden sonra Beklan Alganile tanışıp evlendi.
New York'ta Actors Studio'da öğrenim görürken ilk sahne tecrübesini yaşadı, ardından Off Brodway'de çeşitli oyunlarda rol aldı. 1960 yılında Türkiye'ye dönerek İstanbul Şehir Tiyatrosu'na girdi, 1961'de "Tarla Kuşu" oyunuyla Türkiye'de ilk kez sahneye çıktı.
1961 yılında "Hamlet" oyununda, hem Ophelia'yı hem de erkek giysileri içinde Hamlet'i canlandırdı. 1966'da Muhsin Ertuğrul'un istifası üzerine Şehir Tiyatroları'ndan ayrıldı,LCC'de (LCC Language and Culture Center) üç yıl boyunca tiyatro ve oyunculuk dersleri verdi.
Yunus Emre'nin felsefesini ve şiirlerini, Fransızca, İngilizce ve Almanca olarak yurtdışında tanıttı.
1964 yılında Vedat Türkali'nin senaryosuyla Ertem Göreç'in çektiği "Karanlıkta Uyananlar" filminde eşi Beklan Algan ve Fikret Hakan'la başrolleri paylaşarak sinema dünyasına girdi. 1965'te Sadri Alışık'la birlikte oynadığı Atıf Yılmazimzalı "Ah Güzel İstanbul" filmiyle dikkat çekti.
1969-70 sezonunda Dostlar Tiyatrosu'nda Rosenbergler Ölmemeli adlı oyunda rol aldı. 1971 yılnda Paris'in ünlü konser salonu Olympia'da sahneye çıktı. 1978-1982 yılları arasında Fransa'da Mehmet Ulusoy'un yönettiği Théâtre de Liberté'de (Özgürlük Tiyatrosu) Nikolay Vasilyeviç Gogol'ün Ölü Canlar adlı oyununda başrollerden birini üstlendi.
1972-1979 yılları arasında Paris'te yaşadı ve müzikle ilgilendi.1973'deBulgaristan'da Uluslararası Altın Orfe Müzik Yarışması'nda "I Love You" şarkısıyla ikinci oldu. Aynı yıl, Devlet Sanatçısı ünvanı aldı ve UNICEF Onur Ödülü'ne layık görüldü.