Sanat dünyasının büyük bir çoğunluğu solcu kesimden oluşuyor...
Ben, solcuyum diyen kesimden çok daha devrimci biriyim. Çok daha devrimci işler yaptım. 'Uzun Hikaye' filmimin Strasbourg'daki gösterimden sonra ekiple yemeğe gittik. Çok sevdiğim arkadaşım Reis bana, 'Abi, biz sosyalist sinemacılar olarak hiçbirimiz böyle güler yüzlü bir sosyalist karakterin filmini yapamadık. Bunu yapmak da bir faşist olarak sana düştü' dedi. Ben de 'Ne güzel Reis, demek ki ben sizden daha devrimciyim' dedim. Yalnız Kurt'ta Uğur Mumcu, Gaffar Okan hikayesini yaptım. Hrant Dink'i de yapacağım. Bence bu isimler Türkiye'nin yalnız kurtlarıdır. Bu ideolojik bir söylem değil, Türkiye'nin kaderiyle ilgili. Günümüzde Türkiye artık bağımsız olmayı seçti ve tam bağımsızlık yolunda da gidiyor, buradan da dönmeyecek. 7'den 70'e bunun farkındayız.
Milliyetçiliği faşist olarak algılayan bir kesim de var. Düşünceleriniz neler?
Ben milliyetçi biriyim. Milliyetçilere faşist diyenlerin bence kendileri faşisttir. Özgürce düşünmeyi kapatmak için faşist damgasını yapıştırıyorlar. Tam da bu damgalama tavrı faşizmdir. Herkes özgürce düşünmeli ve fikirlerini söylemeli.
'KAHRAMANIM BAYRAKTAR'
Tam bağımsızlık yolunda gidiyoruz dediniz. Savunma sanayimizi bu açıdan nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye, savunma sanayide bağımsızlığını ilan etme noktasına geldi. Bu çok önemli bir aşama. Eskiden yüzde 70-80 oranında dışa bağımlıyken şimdi yüzde 70 oranında savunma alanında bağımsız bir ülke konumuna geldik. Benim de bir kahramanım var. Kahramanım Selçuk Bayraktar. Dizide savunma sanayimizle ilgili konuyu Metehan'a bağladım. Metehan ıslıklı oku icat etmiştir. Bunu icat ettikten sonra da Türkler imparatorluklar kurmuştur. Bugün de savunma sanayide yapılan her atılım bence Metahan'ın ıslıklı oklarından biridir.
Dizide FETÖ'yü de anlatıyorsunuz...
Sabah'ta yer alan habere göre, dizide 'Keskin feraset keramete nal toplatır' sözüne her bölümün bitişinde yer verdiklerini belirten Sınav, "Bu dedemin sözüdür. Ferasetle davranarak, bir yerlerden keramet bekleyenlere büyük bir tokat indirildi. Türkiye ferasetle baktı ve bu FETÖ belasından kurtuluyor. Amerika, Gülen'i verse bu terör örgütü bitecek mi? Öcalan'ı verdiler, PKK bitti mi? Hayır bitmedi. Bunlar yeniden ve başka bir biçimde yapılanmaya çalışacaklar. Önemli olan ferasetle yaklaşmak. Dizide bunu anlatıyoruz." dedi.
SANATÇI ÖZGÜR OLMALIDIR
'Sanatçı muhalif mi olmalı?' tartışması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sanatçı bence muhalif olmalıdır ama bundan daha doğru olan sanatçı özgür olmalıdır. Özgür olsun ki, toplumların düşüncesini tetikleye bilsin. Ülkede yaşayan insanların algısını değiştirip, geleceğe taşısın. Ama sanatçının emperyalizmin hizmetine girmesini de asla düşünemem. Ben de muhalifim. Bu ülkede toplumu çok ciddi şekilde etkilemiş bir hareketin neye mal olduğunu 15 Temmuz'u gördükten sonra bile tam olarak anlatamamıştık. Zaten bunu haber programları ile anlatamazdık. Yalnız Kurt ile bunu anlatmaya çalışıyoruz.
MÜHİM OLAN DERİNLİK
Diziye kıyasla sinemaya daha az yoğunlaştınız. Neden?
Dizi ve sinema filmi yapmanın arasındaki farklılıkları uzun uzun konuşuruz. Metin Erksan benim hocamdı. Onunla da bunu konuşmuştuk. Hocam çok önemli bir şey söyledi: 'Elinizde senaryonuz varsa, teknik ekibiniz varsa, oyuncularınız varsa zaten bu yaptığınız sinemadır. Hikayeyi ister televizyonda aktarırsın, ister beyaz perdede, fark etmez.' Her hafta bir sinema filmi çekiyoruz aslında. Mühim olan bunu ne kadar derinlikli yaptığındır. Biz de her hafta anlam derinliğini kaybetmeden dizi çekiyoruz. Bu da kolay değil elbette.
'HER ZAMAN AKILLA HAREKET EDEN BİRİYİM'
Toplum olarak 15 Temmuz için bile ortak noktada buluşamıyoruz...
Bu toplumsal ayrışmanın bir sonucu. Bu ayrışma ülkemize büyük zarar verir. 15 Temmuz'un gerçekliğini gölgeliyor. FETÖ yıllarca Allah ile aldatmaya çalıştı insanları. Feraset ile bakarak bunun üstesinden gelmeliyiz. Akılımızla hareket etmemiz gerekiyor. Ben hayatım boyunca böyle davranmaya özen gösterdim. Kardeşimin, başından geçen bir olayı anlatmak istiyorum. 28 Şubat sürecinde kardeşim GATA'da doçentti ve gerekçe gösterilmeksizin atıldı. Akşamına bana telefon etti, çok üzgün ve sinirliydi. Biraz konuştuk, tam telefonu kapatmadan ondan bir ricada bulundum ve şöyle söyledim: 'Ait olduğun kuruma sakın buğuz etme, kötü bir şey söyleme. Hatta kırgın olsan bile kalbinden de buğuz etme. Senin kovulma kararını veren makamda oturan bir paşa. O koltukta oturan kişi TSK demek değil. TSK gibi 2000 küsur yıllık bir tarihe sahip bir kurum. Peygamber ocağıdır. Kalbinden bile kötü bir düşünce geçirme.' Orhun Abideleri'ni okuduysan, Metehan'ın yaptıklarına baktıysan zaten bunu görürsün. Bunu kaybetmemeliyiz. Yalnız Kurt'a da bu yanımızı hatırlatmaya çalışıyoruz.