Siz onları melek sanıyorsunuz ama..

Yapımcı ve yönetmenleri, bitmek tükenmek bilmez kaprisleriyle çileden çıkaranlar. Özürsüz, sete geç gidip, ekibi gün boyunca perişan edenler...

Bugün'den Şebnem ÖZCAN yazdı...

'Ali Cengiz Oyunu'yla kıskandıkları oyuncuları işten kovduranlar.

Özürsüz, sete geç gidip, ekibi gün boyunca perişan edenler...

Çekim aralarında karavana yiyen işçilerin gözü önünde Adana kebabını ağızlarını şaplata şaplata midelerine indirenler.

Canları sıkıldı mı kuaföre, makyöze fırça atanlar.

Kostümcüsüne terini sildirtenler, aşağılayıp, bağırıp çağıranlar.

Adım adım peşinizdeyim haberiniz olsun...

Elimde kırmızı kalemim, hepinizi tek tek çizeceğim bilesiniz!

XXXXXX

Abesle iştigal bütün bu hareketleri yapanların ekseriyeti genç oyuncular!

Siz onları melek yüzlü, iyilik timsali olarak görmeye devam edin, biz işin iç yüzünü iyi biliriz.

Birçoğu şımarık, disiplinsiz ve saygısızdır.

Karşılığında kazandıklarıysa, her seferinde para, çok para, daha çok para...

Dizi furyasında zirvede, parayı adeta çuvalla götüren iki ünlü kadın var.

Biri Beren Saat diğeri Tuba Büyüküstün...
FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ...

FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ...
Her ikisi de bölüm başına 30 bin TL alıyor.

Daha mı?

Özgü Namal bölüm başına 20 bin TL'yi, Cansu Dere'yse 15 bin TL'yi cukka ediyor.
FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ...

Nehir Erdoğan'ın da 25 bin TL talep ettiği öne sürülüyor.

FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ...

Kariyerlerinin çok daha başında olmalarına rağmen, bu şöhretli hanımlar, bir devlet memurunun 25 sene boyunca çalışıp hak ettiği ikramiye parasını, bir hafta gibi çok kısa bir sürede kazanıyorlar.

Sonra da dünyanın kendi etraflarında döndüğünü sanıyorlar.

Üstelik sizler tarafından da bol bol pohpohlanıp şımartılıyorlar.

XXXXXXX

Yalan mı?

Onları 'Peri Padişahı'nın kızı sanıp gözünüzde büyütüyorsunuz,

Yanlışlarını görseniz de hiçbirine laf söyletmiyorsunuz.

İçinizde, aleyhlerinde haber yaptığımızda, bizi sorgulamadan darağacına asanlarınız bile var.

Yazıktır, günahtır, bilgisiz olmayın...

Gerçekleri bilin öyle hareket edin...

Benim kızgınlığım, onların cüzdanlarının kabarıklığı falan değil,

Parayı bulduktan sonra çekmeye başladıkları mide hazımsızlıkları...

Kafdağı'na varan burunlarını birileri indirsin istemez misiniz?

İşte, kalemi elime aldım, isimlerinin altını kırmızı kalemle çiziyorum.

Gözüm hep üzerlerinde, her yanlışlarında kalın kalın çizmeye devam edeceğim!

XXXXXXXX

Hatırlasanıza, ölüp ölüp dirildiğiniz Beren Saat, Tuba Büyüküstün, Cansu Dere, Özgü Namal bugün neyse, Sanem Çelik de 3 yıl öncesine kadar öyleydi.
FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ...

Hayranları onun için deliriyordu.

Yolda yürüyemiyor, gözlüksüz şapkasız sokakta dolaşamıyordu.

2000 yılında 'Filler ve Çimenler' adlı filmle 'En İyi Kadın Oyuncu' ödülünü bile aldı,

Oturma odasında 'Altın Portakal'ı bile var yani.

XXXXXX

Keşke yakından tanısaydınız,

O zaman havasından, cakasından kimseyi yanına yaklaştırmadığını da görürdünüz.

Küçük dağları kendisinin yarattığını sanıyordu...

Malum; evli yönetmen Kudret Sabancı'yla yakalanınca her şey bir anda değişti,

Önce dizisi bitti, sonra Amerika'ya gitti, bir süre orada kaldıktan sonra dayanamayıp ülkeye geri döndü.

En son kredisini de Erol Avcı'nın 'Güldünya'sı için kullandı.

Ancak dizi yeterince izlenmedi ve birkaç hafta sonra yayından kaldırıldı.

İzleyici, Sanem Çelik'i cezalandırmıştı.

Bir zamanlar milyonlarca fanatiği olan, ona dokunabilmek, onu yakından görebilmek için çıldıran onca insan, Sanem'in değişimini özümseyememiş, yaptığı hatayı kabul edememiş ve hepten silmeyi seçmişti.

O günlerde bir efsane olan 'Aliye', şimdilerde Sanem Çelik adı ve soyadıyla 5 bin TL'ye iş bulamıyor, beş kuruşsuz evinde oturuyor.

Acı ama gerçek bu!

XXXXXXXXX

Umarım, Sanem Çelik'in başına gelenler, dizi filmlerin çok büyük (!) ama çapı küçük bazı genç oyuncularının kulağına küpe olur.

Bu camiada evet; bugün varlar ama yarın olacaklar mı, işte bunun garantisini kimse veremez.

Ezel'de Ömer'in yüzüyle birlikte sesi de değişti!

'Ezel'in senaristine duyurulur; bravo size ya, dizinin son bölümünde ne de güzel saçmaladınız!

Geçirdiği estetik ameliyattan sonra Ömer'in sesine ne oldu, bir zahmet söyler misiniz?

Ameliyattan önce Ömer'i Polat Alemdar ve Maraz Ali'nin de sesi olan Umut Dabak seslendiriyordu.

Ne zaman Ömer bıçak altına yattı, sargılar açıldı, bir baktık ki, yüzü gibi her ne hikmetse sesi de değişmiş.

Ömer'i yani Ezel'i Kenan İmirzalıoğlu seslendirmeye başlamış!

Senarist, mecazi anlamda Ömer'le birlikte Umut Dabak'ı da öldürmeyi tercih etti anlaşılan.

Benim anlayamadığım şu; bir insanın yüzü değişir tamam ama ses tonu nasıl değişir?

Bay senarist çocuk mu kandırdığını sanıyor acaba?

Böyle bir saçmalığı daha önce ne duydum ne de gördüm! Üstelik bu durum, senaryoda da doğru dürüst aydınlatılmadı.

XXXXXX

Kırmızı kalemle çizmeye devam...

Dizinin ikinci ve üçüncü bölümlerindeki geçmiş ve geleceği anlatan geçişler neydi öyle, hiç beğenmedim.

Ne kadar ayarsız ve yersiz olmuş, zamanlama anlayışınız kesinlikle sıfır.

Lütfen; senaryodaki kopuk pazılları izleyicilerin yerine koymalarını beklerken daha mantıklı ve akılcı olur musunuz?

Gün içinde yaşadığımız çeşit çeşit problemlerden zaten sulanmış olan beyinlerimizi cacığa döndürmeye hiç hakkınız yok!

Ohh! Çizdim ve rahatladım.

Hadise, Belçika'yı neden reddetti!
FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYINIZ...

Belçika, Hadise'ye "2010 yılında Eurovision'da bizi temsil etî diye devamlı bastırıyor.

Hatta kızcağıza "Heeî dedirtmek için her yolu deniyorlar. Bugünlerde onun güzel sırtını sıvazlamakla meşguller...

Belçika'nın en prestijli müzik kanallarından TMF'nin geçtiğimiz gün düzenlenen ödül töreninde Hadise'ye 'Best Urban' dalında ödül verdiler.

Ama ne jest yaparlarsa yapsınlar Hadise kararlı.

Türkiye için gittiği Eurovision'da bir kez de Belçikalı şarkıcı olarak anılmak istemiyor.

Türkiye'deki hayranlarını kırmak da istemiyor.

Bir yakınından aldığım bilgiye göre Hadise, "Türkiye için bir kez daha Eurovision'a katılabilirimî diyormuş.

Hem de 2009 yılında Eurovision için gittiği Moskova'da çektiği o kadar sıkıntı ve hastalığa rağmen.

Alkış...

Ne varsa bizim şu gurbetçi Hadise'de var.

Tarkan'mış, Ajda'ymış, geçin bir kalem!

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.